Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.7
Gökhan
Gökhan
@munzevi_okur
1612 okur puanı
Mart 2014 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
52 syf.
·
Puan vermedi
Genelde dergi okuyan biri değilimdir. Uzun zamandır kitap okuyamıyorum. Genelde bozuk olan ruh halim her geçen gün daha kötüye gidiyor. Gün geçtikçe olumlu şeyler olsun derken daha büyük olumsuzluklarla karşılaşıyorum. Durum böyleyken elime bu dergi geçti. Kapakta Mustafa Kemal Atatürk'ü de görünce okuyayım dedim. Farklı farklı yazarlardan yazılar var. Başlarda Atatürk'ü görürken sonraları farklı farklı konularda yazılar vardı. Bazı isimler tanıdık. Bazılarını ilk kez duyuyorum. Zaten geçen yıla ait bir sayı.
Hoşuma da gitti. Ara ara dergi okusam iyi olur.
240 syf.
·
Puan vermedi
Yazarın 3. Kitabı. Her kitabında olduğu gibi sanki karşımızda oturmuş bizimle konuşuyor gibi. Youtube videoları ile başlayıp kitapları ile devam ettikçe kendimi, çevremdeki insanları daha iyi tanır, anlar oldum. Hepimizin farkında olmadığımız travmaları var. Kimine göre anlamsız gelen şeyler kimine göre çok büyük geliyor. Empati kurma olayını pek
622 syf.
·
Puan vermedi
“Ya şimdi ya hiçbir zaman!”
Sizde her zaman her konuda “hallederiz ya” diyenlerden misiniz? O zaman bu kitabı okumalısınız. Önsözde dediği gibi “Bu kitapta önemli olan Oblomov değil, Oblomovluktur”. Bilinçli bir tembellik hali diyebiliriz. Hayatımızda hep bir kararlar alırız. Bazen erteleriz hatta öyle bir erteleriz ki aylar geçer, yıllar geçer.
Okur Takip Önerileri
125 syf.
·
Puan vermedi
Ah bu fakirlik... Ülkemizin önceden bir kısmının şimdilerde ise büyük çoğunluğunun bildiği kelime... Sahip olamayacağımız şeylerin hep hayallerini kurarız. Büyük şeyler değildir aslında bunlar. Ama bir çoğu paranız yoksa zordur. Kimisi bir araba ister kimisi küçük müstakil bahçesi olan bir ev, kimisi atanıp memur olmak :) Daha nice nice hayaller... Bu kitapta da hayali olan iki karakterin hikayesi anlatılıyor.
Birbirlerine zıt iki karakterin çıkarsız arkadaşlıkları anlatılmaktadır. George ve Lennie yaşamlarını sağlamak için çiftliklerde çalışırlar. George akıllı olan, Lennie ise güçlü kuvvetli fakat saf olan karakter. George'un bu saflığı zaten başlarını hep belaya sokmaktadır. Kitabımız güzel diyaloglara yer veriyor. Trajedik bir şekilde bitmesi beni üzdü. Lennie sevdim. İstediği tavşanlara bakıp sevebileceği bir çiftlikti öyle...
Kitapta daha farklı karakterler de vardı. Mesela Crooks, siyahi ve bu yüzden ayrımcılığa maruz kalıp tek başına yaşayan bir karakter. Onun konuştuğu bir bölüm çok etkiledi beni. Hepsinin kendine ait özellikleri var. Kısaca okunulması gereken bir kitap diye düşünüyorum...
Bu kitapta okulda okuma saatlerinde öğrenciler ile birlikte okuduğum bir kitap.
172 syf.
·
Puan vermedi
Okulda okuma saatlerinde öğrenciler okuma yaparken okuduğum bir kitap oldu. Lakin ortaokul seviyesinde bir kitap olduğunu düşünmüyorum. Çok beğenilen bir kitap ama ben o kadar da beğendiğimi söyleyemem.
Konu olarak da karakterimizin serseri olarak başladığı macerasında yakalanıp belli bir psikolojik işkenceye maruz bırakılıp ıslah edilmeye çalışılması ve bundan sonra yaşananları ele alıyor. Argo bir dile sahip. Aslından günlük hayatta insanların konuştuğu bir dil. Anlatılan her şey hayattan. Dünya üzerinde bir çok yer her gün yaşanan şeyler.
Psikolojik olarak karakterimiz Alex'e yaşatılanlara bakıldığında aslında bir insanın seçim hakkının elinden alınmasını bir nevi robotlaştırılmasını görüyoruz. Artık robotlaştırma demek de pek etkili bir kelime olmayabilir. Artık yapay zeka dediğimiz şey öyle bir hızlı gelişiyor ki kendi kendine müdahale olmadan seçimler yapabilecek seviyeye geliyor.
236 syf.
·
Puan vermedi
Beyhan Budak ile ilk youtube videoları ile tanıştım. Sonra sosyal medyadan takip etmeye başladım. İlk kitabı çıktığında PDR okuyan bir arkadaşım kitabını hediye etmişti. Böylece yazıları ile de tanışmış oldum. O kitabı beğenerek okudum. Her sayfada kendimden bir şeyler buldum. Aslında çok da sağlıklı psikolojimin olmamasını ve bunun nedenlerini gördüm.
Bu kitabı da aynı şekilde tüm bunları tekrar hatırlattı. Hem de fazlasıyla.
Anlıyorum ki bu karamsar kişiliğe bürünmem, hiçbir ilişkide başarılı olamayışımın sebepleri çok daha eskilere dayanıyor.
Bu kitabı da yine PDR yeni adıyla RPD bölümünde okuyan arkadaşım hediye etti.
Diğer kitapta gördüğüm şeylerin bir tık daha fazlasını öğrendim. Eğitim Bilimleri derslerinden bildiğimiz bazı kavramları da kitapta görüyoruz.
Borderline konusuna da değinmiş birazcık.
352 syf.
·
Puan vermedi
Türk Milleti olarak onu tam manasıyla anlasaydık, onun yolundan ilerleseydik bugün bu acıları çekmezdik...
Kitabı okuyalı bir süre oldu. Bu yazıyı o zaman yazmıştım. Sonra görev yaptığım ile gelip okula başlayacağım derken bir anda güne deprem haberi ile uyandım. Sonra aklımdan çıkıp gitti. Şuan bile hâla haberlerin başından ayrılamıyorum. Halk
208 syf.
·
Puan vermedi
Öğretmenlik yapmak ile öğretmen olmanın farkına varmamızın istendiği bir kitap olmuş. Her öğretmen adayının, öğretmenin hatta velinin okuması gereken bir kitap.
MEB'de ilk yılını doldurmaya yakın bir öğretmen olarak kitabı çok faydalı buldum. Kendimi sorgulamamı, eleştirmemi sağladı. Kendimde olan bazı eksiklikleri farkettim. Zamanla bunları da oturtacağımı düşünüyorum.
Kitapta tanımlar var. Fakat gözünüzü korkutmasın çünkü iki kişinin farklı mekanlarda konuşmaları şeklinde gidiyor. Sohbet havasında tatlı, bilgi dolu bir kitap olmuş. Yoğunluktan dolayı geç bitirdiğime bakmayın. Başına oturulursa hemen bitecek bir kitap.
Kitabın sonunda konuşulan tüm konuların özeti var.
Kitap içinde başka yazarlardan da bir çok alıntı görebilirsiniz.
Örnek hikayeler var.
Öğretmen olmak bu devirde zor bence. Biraz dert yanayım. Yeni olsam da benim bile enerjimi sömürüyor sistem. Yine de elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Branşım aslında çok önemli ama gereken önem verilmiyor. Öğrencilere sadece temel kazanımları kazandırmakla vakit geçirmiyorum. Farklı etkinlikler,hayattan kesitler sunuyorum. Sadece anlatmaktan ziyade etkileşim kuruyorum. 1 saat anlatımsa 1 saat uygulama yaptırıyorum. Fakat öğrenci ilgisi yine de istediğim gibi değil. Derse karşı birkaç ilgili öğrenci olsada büyük kısmı çekemiyorum. Bunu da kendimden kaynaklandığını düşünsem de çevre etkisi olduğunu da biliyorum. Taşımalı eğitim olmasının dezavantajı da olabilir. Teknoloji ile etkileşimin düşük olması.
120 syf.
·
Puan vermedi
802.701 yılı. Acaba yazar neden zamanda yolculuk için bu yılı seçmiş.
H.G. yani Herbert George Wells'in yazdığı bu kitap, dönem olarak bakıldığında çok iyi. Teknlojinin pek de gelişmiş olmadığı bir dönemde zaman makinesi hayalinden yola çıkarak bir eser vermek bence basit bir şey değil. Okulda okuma saatlerinde öğrencilerle birlikteyken okudum. Sürekli sorularla bölündüğüm için okumam zaman aldı. O yüzden akıcı gelmedi bana.
149 syf.
·
Puan vermedi
Kitabın kapağında "Atatürk'ün askeri okullarda okutulması emrettiği kitap" diye belirtilen bu kitabı uzun zamandır okuyacağım diyip erteliyordum. Kesinlikle daha önce okumayı hakediyormuş. Fin halkının bataklıktan cahillikten nasıl güneşli uygar bir halk olduğunu anlatan bu kitabı bu topraklarda yaşayan her vatandaşın, gencin okuması gerekiyor. Ders alması gerekiyor. İstedikten sonra her şeye daha güzel olabilir. Alıntılar çok hoşuma gitti. Şuan ki istikrarsız ekonomi, eğitim sistemi, bozulan çarkı gördükçe kitaptaki alıntılar daha bir anlamlı geliyor.
224 syf.
·
Puan vermedi
Öncelikle kitapta erkekler çok ezilmiş :) Sebeplerini okuyunca anlarsınız. Kitabın adından bir çok şey tahmin edilebilir. Bilim ve mizahın harmanlanması ile ortaya çıkan bu kitap çok hoşuma gitti. Sıkılmadan, akıcı bir şekilde ilerleyen arada google açıp araştırma yapma ihtiyacı hissettiren bir kitap. Beynimizin de bir cinsiyeti olduğunu söylüyor. Kadınları anlamadığımı söylerdim. Şimdi niye anlamadığımı daha iyi anlıyorum. :) Bir kere baştan genetik olarak farklılıklarımız var. Bu farklılıklarda öyle az bir şey değilmiş. Evriminde bazı noktalarda etkisi varmış. Görmemiz, duymamız, düşünme şeklimiz hep farklı. Bizim gördüğümüz dünya ile onların dünyası çok farklı. Biz daha çok sağ küreyi kullanırken onlar sol küreyi kullanıyor. Erkekler üstünlük, rekabet gibi konuşmalarla kendini belli ederken kadınlar eşitlik konuşmaları yapıyorlar. Erkekler olarak neden bir çok şeyi unutuyoruz. Renk konusunda kadınlar neden daha bilge gibi konuları da görüyoruz. Birçok ilişkide çıkan sorunlara da değinilmiş. Beyin çok farklı inanılmaz bir organ. Daha kim bilir bilmediğimiz neler var.
147 syf.
·
Puan vermedi
Sıradan bir martı değil Jonathan. Yazarımız Martı Jonathan yoluyla bizlere güzel mesajlar vermiş. Kitap 1 gün içerisinde bitirilebilir. Kitabın bir kısmı Martı fotoğrafları ile doldurulmuş.
Kendi türüne, sabitliklere, standartlara karşı çıkan, meraklı, düşünen, sorgulayan ve boyun eğmeyen bir martının gelişim yolculuğuna tanıklık ediyoruz. Otoriteye karşı çıkan bir yapısı var. Başkalarına nasıl ilham verdiğini görüyoruz. Ve tabi sona doğru yine standart canlıların standart düşüncelere döndüklerini gördük. Çalışmayı zor görüp kendilerini bir şeye inanmaya, bir şeyleri yüceltmeye, bir şeylere tapma moduna giren canlıları gördük.
140 syf.
·
Puan vermedi
Uzun zaman sonra bir kitabı bitirebildim. Livaneliye ait bir kitap okumayalı da uzun süre olmuştu. Fakat eskiden okuduğum o Serenad gibi bir tat alamadım. Kitabın adı akıllara hemen Ernest Hemingway'ın Yaşlı Adam ve Deniz kitabını akıllara getiriyor. Kitaba başlarken de ona ait bir söz görüyoruz. Kitabın sonunda yer alan söyleşide zaten ondan ilham aldığını, çok sevdiği bir yazar olduğunu belirtiyor.
Gündem konularını kitabın konusu olarak seçmiş. Mülteci, göç, maden gibi sorunları işlemiş.
Balıkçı olan karakterimiz bir gün ava çıkarken insan cesetleri bulur. Bir tane bebek vardır. Ölmemiştir. Onu alır. Kendi ölen çocuğunun adı olan Deniz ismini verir. Evlat ediniz. Sonra olaylar gelişir. Öyle kolay olmayacaktır bu çocuğu evlat edinmek.
72 syf.
·
Puan vermedi
2021 yılının bitmesine az kalmışken yılın son kitabı da bitti. Güzel bir kitaptı. Güzel şeylerin sonu da zaten mutlu bitmez. Sonuna geldiğimde üzüldüm. "burada hep yalnızım. Yalnız olunca insan acı düşüncelere saplanıyor. Ama iyi olacağıma inancım büyük." diye bitiyor mektup. Fakat zaman gösterdi ki inanç büyük olsa da dünya adil bir yer değil. Adaletli davranmıyor kimseye. Karamsarlığım bugün yine üzerimde. Geçmişe daldım gittim. Ondan böylece yazıyorum belki de.
Tezer Özlü erken diyebileceğimiz bir yaşta kanserden kaybettiğimiz, kendine has edebiyat anlayışı olan bir yazarımız. Kitaplarını okumadan önce ilk bu kitabı okumak diğer kitapları hakkında daha iyi fikir sahibi yapacaktır. Kitabın girişinde Leyla Erbil'in onun hakkındaki düşüncelerini görüyoruz.
Yazmak istediğim şeyler var , okurken notlar almıştım. şuan ki kafam cümle kurmama biraz engel oluyor. Unutmazsam sonra toplarım burayı.
50 syf.
·
Puan vermedi
Savaş mı? Aşk mı? Karakterimiz Ferdinand bu ikisi arasında bir seçim yapacaktır.
Kendisiyle konuşmaları ve eşiyle konuşmalarından oluşan bu kısa kitapta insan psikolojisini tıpkı diğer kitaplarında olduğu gibi mükemmel bir şekilde aktardığı için Zweig yine beni kendine hayran bıraktı. Bu kısa kitabın her sayfasını çok beğendiğim cümlelerle doldurmuş. Yazarın savaş karşıtlığını iyice hissettirdiği bir eser olmuş. Karmaşa ve huzuru biz de Ferdinand ile birlikte arıyoruz. Vatan nedir? Vatan neresidir? Vatansever kimdir? gibi sorulara da cevap arıyoruz.
Ferdinand’ın konuşmaları insanı biraz çileden çıkarabiliyor. Ama yazar vermek istediği mesaj için mecbur karakteri bu şekilde tasarlamış. Eşi ile onların gücü hakkında konuştuğu kısımları göz önüne alırsak bunlar zaten hayatın gerçekleri değil mi? Hepimiz bu sistemin kölesiyiz… Birçoğumuz sevmediğimiz şeyleri yapmak zorunda kalıyoruz.
İnsan Paula gibi zeki ve desteğini eksik etmeyen bir eş bulduk da biz mi evlenmedik demeden de edemiyor.
