Genel anlamı itibariyle Morisko tabiri, yıkılmış bir devlet ve darmadağın olmuş bir toplumdan “geriye kalan” Müslümanlar için kullanılıyordu. 1492’de Endülüs’ün yıkılışıyla başlayan bozgunculuk ve asimilasyon faaliyetlerine rağmen Müslümanların büyük çoğunluğu vatanını terk etmedi. Bundan dolayı İspanyollar tarafından Hıristiyan olmaya zorlandılar. Onlara başka seçenek bırakmıyorlardı. Hıristiyanlaştıkları zannedilse de gerçekler öyle değildi. Etkileri iki yüz yıla uzanan sürgün, işkence ve ölümleri göze alarak vatanında kalmaya çalışan Moriskolar dininden vazgeçmedi. Krallığın baskılarıyla Hıristiyanlaşmış gibi gözükseler de Müslüman kimliklerini hem amel hem de itikâdî açıdan sürdürmeyi başarmışlardı. Avrupa fikri, insanlığın Avrupalılar sayesinde ilerlediğini iddia eden bir ideolojidir. Bu iddia ile dünya tarihinin kritik dönüm noktalarındaki büyük değişimleri bütün insanlığa mâl ederek kendilerini merkeze almış oldular. Çeşitli çarpıtmalarla Endülüs, Amerika ve Afrika kıtasındaki yerlilere yapılan akıl almaz insanlık suçunu hafifletmeye çalıştılar. Esas olarak bütün bunlar, Avrupa’nın Müslüman devletler karşısındaki zayıflığının bir tezahürüdür. Yüzyıllar süren mağlubiyetlerin içlerinde biriktirdiği öfke, Amerika, Afrika, Endülüs, Hindistan ve daha pek çok coğrafyayı işgal ve talan etmelerine neden oldu. Bu işgallerde tercih ettikleri yöntemleri büyük bir öfkenin dışavurumundan başka nasıl izah edilebiliriz?