Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Şayet Müslümanlar tek haftalığına (vakitlerin az bir kısmını) Rablerinin emirlerini uygulayıp Filistin için cihad alayı oluşturma konusunda şeriatın hükmünü yerine getirselerdi, Filistin nihaî olarak yahudilerden temizlenecekti. Afganistan için de aynı şeyler söylenebilir.
Müslümanların ilahi rehber kabul ettiği Hazreti Muhammed, İbrahimi geleneğin son tek tanrıcı büyük dini olarak yayılan yeni bir dinin temellerini attı. Başından beri Müslümanlar arasında "ehlikitap" olarak özel bir statüye sahip olan Museviliğin ve Hıristiyanlığın vahiyle gelen mesajlarının İslamla aşıldığı iddia edildi. Öyle de olsa, yeni oluşan Müslüman cemaatin ya da ümmetin kendisi, Hazreti Muhammed'in 11/632 yılında ölümünden sonra Müslümanlar bir dizi temel konuda anlaşamayınca kısa sürede sayısız rakip hizbe ve küçük gruba bölündü.
Reklam
Batı devletleri birer birer Filistin devletini tanıyor, İsrail'le olan ticari ilişkilerini azaltıyor, İsrail'e silah satışını tamamen durduruyor (Amerika dahil şantajda bulundu), tüm büyük üniversitelerde protesto yürüyüşleri hız kesmeden devam ediyor. Bu başarı sivil toplumun başarısıdır, insanlığın adına merhamet denen içgüdüsünün galibiyetidir. İnsanın kötücül doğasına rağmen iyiliğin de bazen kazanabileceğine dair bir umuttur. Ekim'den itibaren batı medyasının yaptığı yalan haberler sosyal medyanın gücü sayesinde tutmadı. İlk aylarda Hamas saldırısı bahanesiyle manipüle edilseler de sonradan tüm İsrail gerçeği açığa çıktı hamdolsun. Kafasını kuma gömenler (İslamofobikler ve geçmişteki soykırımlarının utancıyla bir ömür İsrail'e biat etmek zorunda olan Almanlar) dışında herkes her şeyin farkında. İslam'la hiçbir ilişiği olmayan insanlar bile İsrail ürünlerini boykot ediyor, sanattan spora her yerde İsrail savunucularını cancel'lıyor. Her şey çok daha güzel olacak, İsrail'in geçmişten günümüze yaptığı zulümlerin cezasını tarihte soykırımcı olarak anılmak başta olmak üzere her şekilde ödeyecek. Yahudiler için artık çıkış yok. 1 eylülden sonra nasıl Müslümanlar yıllarca"Müslümanım ama terörü desteklemiyorum" defansında bulunmak zorunda kaldıysa Yahudiler de yıllarca "Yahudiyim ama valla billa siyonist değilim abi" açıklamasını yapmak zorunda kalacak.
Nüfus baskısı
Daha büyük nüfuslar daha fazla kaynağı gereksinim duyar ve dolayısıyla yoğun ve veya hızla büyüyen nüfuslara sahip toplumlardaki insanlar ülke dışına çıkmaya toprak fethetmeye ve demografik olarak daha az dinamik olan haklara baskı uygulamaya eğilimli olur. Dolayısıyla Müslüman nüfusundaki artış İslam dünyasının sınırları boyunca Müslümanlar ile diğer halklar arasında çıkan anlaşmazlıklara katkı sağlayan önemli bir etkendir.
İslam insanların yaşam emniyetini, mal-mülk edinme haklarını, düşünce ve akıl özgürlüklerini, nesil hürriyetlerini ve din özgürlüklerini korunması gereken en temel değerler olarak kabul etmiştir. Bu çerçevede Hz. Peygamberin, Medine de yürürlüğe koyduğu birlikte yaşama modelinde Müslümanlar, Yahudiler, Hıristiyanlar ve dahi müşrikler bir “ümmet” olarak nitelenmiştir. Sonraki dönemlerde bu birlikte yaşama örneği tarihsel süreçte de sonraki uygarlıklar için farklı inanç ve kültür gruplarıyla bir arada yaşamanın referansı olmuştur. Enes TARIM
"Bismillâhirrahmânirrahîm. Bu nâme müminlerin emîrini Necran ahalisine verdiği ahiddir. Bu ahaliden emredilen yerlere gidenler, Cenâb-ı Hakk'ın emane ile emin olarak, Resûlullah [sallallahu aleyhi ve sellem] ve Ebû Bekir-i Sıddîk'ın kendilerine verdiklerine ahidler yerine getirilsin. Müslümanlar onlara zarar vermekten sakınsın. Şam ve Irak taraflarına geçtiklerinde, oradaki idareciler tarafından mahsuluttan ne varsa kendilerine verilsin, hayvanlarına yükletilsin. Onlara verilecek bu erzak Allah katında sadakadır."
Reklam
“Bu yeni siyasal kültürün oluşumunun bir parçası olarak daha oluşumunun başlangıç aşamasında olan ‘katılımcı vatandaşlık kültürü’nün inşası ile liberalleşme ve demokratikleşme süreçlerine geçişin, ancak sivil toplumun canlanması ile mümkün olacağına inanılmaktadır.”
DİN-YOBAZLIK: Atsız ilk olarak 1932 yılında, "Aynı tarihî yanlışlığa düşüyoruz” başlıklı yazıda din konusuna temas eder. Konuya bir tespit ve bir soruyla girer: "Bugün din hayatta birinci safta bir rol oynamıyor. Devlet dini bit kenara atmıştır. Fakat din, halk yığınları üzerindeki büyük nüfuzunu yapmakta devam ediyor. Ve Bolşevik Rusya
Çocuğunuzu okula göndermemeniz bir çare değil; o da başka sorunlar üretecek. Cepheden kaçamazsınız. Bu bir cihattır. Bizim asrı- mızın imtihanı budur. Okul seçin. Okula salmayın, gönderin. Her dönüşünde dezenfekte edin, kötülük ortamına karşı iyilik evi olun. Bir tür, şeytanı öldürmeyi isteyerek imtihandan kurtulmaya benziyor, düşünceniz. Kesinlikle yılmayacaksınız; ashabı kiram, şirk bataklığından kendilerini kurtardılar. Biz de bizim dönemimizin bataklıklarından kurtularak ecir kazanacağız. Müslümanlar olarak henüz okulun alternatifini oluşturabilmiş değiliz. Allah yardımcımız olsun Dua edelim, çalışalım.
Öğrenilmiş çaresizlik olarak tanımlanan psikoloji hal,bireyleri ve kitleleri bürümüştür. İstilâ sırasında Moğol davranışları karşısında sadece Türkler ve Müslümanlar değil, diğer milletlere ve dinlere mensup olanlar da afallamışlardır.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.