Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Eğer dayanamıyorsan terk-i diyar et. Aşkın çaresi ya tahammül ya sefer" dedi.
Sayfa 47
Yanan Ormanlarda Elli Gün
Arkadaşım Mustafa’yı buldum Diyar da Mustafa inanmış çocuktur,yiğit. çocuktur,yiğit çocuktur.Mustafa Kemal der,Atatürk’ün inkilapları der de başka bir şey demez.Mustafaya Rufailere nasıl girdiğimi ,tarikata nasıl girdiğimi, şiş sokan adamı anlattım güldü.
Sayfa 17 - YkyKitabı okudu
Reklam
Sefer de tahammül de içimde ..
“Alnımıza ya tahammül ya sefer yazılmış. Bize sefer düştü.” diyerek eskinin omzunda sazı diyar diyar gezen âşıkları gibi kendini tozlu yollara vurdu.
Biz Kızılderili diyorduk, halbuki derileri sarı-siyah renkteydi. Amerikalılar da Indian (Hintli) diyorlardı. Bu da yanlıştı, Kristof Kolomb’un hatasıydı. (…) Sandviç’in tarihi de ilginçti; 18. yüzyılda yaşayan İngiliz lordu Earl of Sandwich, kumarbazın biriydi. Kumara öylesine düşkündü ki, yemek yemeğe oturacak vakit bulamıyordu. Bir yandan kumar
Sayfa 165Kitabı okudu
Dil konusu gelince Mustafa Hoca'nın ilgisi hemen artıyor. Bu meseleyle az uğraşmamış, defterler doldurmuş. İşte küçük bir deftere Türkçedeki beş yüze yakın kelimenin nereden geldiğini yazmış: • Diploma; Yunancada iki kere katlanmış anlamına geliyor. • Defter de aynı dilde 'diphteria' yani yüzülmüş hayvan derisinin değişik bir
Sayfa 166 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Gözleri görmeyen bir adam... Yine de umutlu. "Cumhuriyet" diyor... "Mustafa Kemal" diyor.
Sayfa 273 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
BAŞTA SEVDA KALPTE NÂR OLMAYINCA
1. Bir adam hasmını utandıramaz Elde külliyetli var(ı)'olmayınca Pervâne şem'ini uyandıramaz Bașta sevda kalpte nar olmayınca 2. Nice mertler durur mert ülkesinde Adam heveslenir eğlenmesinde Diyâr-ı gurbetin han köşesinde Eğleşilmez kisb ü kâr olmayınca 3. Karac'oğlan der ki sözün yetmişi Tedbirle görül(müşt)ür Mevlânın işi Ne etsin n'eylesin âlemde(ki) kişi Felek Mustafa'ya yâr olmayınca
Sayfa 63
"Alnımıza ya tahammül ya sefer yazılmış. Bize sefer düştü" diyerek eskinin omuzunda sazı diyar diyar gezen âşıkları gibi kendini tozlu yollara vurdu.
İzmir İktisat Kongresi, 17 Şubat 1923'te Gazi Mustafa Kemal tarafından açıldı. Kongre Başkanı, Kâzım Karabekir idi. Çağrılan yaklaşık iki bin temsilciden 1135'i gelmişti. Gazi'nin açış konuşmasında temas ettiği noktalar şöyle özetlenebilirdi: "Sizler, halk sınıfları içinden seçilerek geliyorsunuz. Halkın sesi, hak'ın
Sayfa 13 - Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Velhasıl, belgelere bakıldığında bu cihan devletinin mutfağındaki gizli kadronun Rumiler olduğu anlaşılıyordu. “Rum” genel olarak eski Roma İmparatorluğu topraklarında yaşayan kişi veya halk, demekti ve bugün bildiğimiz Helen kökenli Ortodoks mezhebine mensup Osmanlı tebası anlamından çok daha geniş bir bağlamda kullanılıyor, onunla özellikle Anadolu ve Rumeli topraklarında oturanlar kastediliyordu. Yani Mevlâna, Anadoluda (diyar-ı Rûmda) yaşadığı için Rumi olarak adlandırılıy
SAHAFLAR ÇARŞISI Bugün, günlerden salı... Usuldan usuldan bir kar serpeliyor. Sulu sepken. Bir soğuk var ki, deme gitsin... iki genç kız, on yedişer yaşlarında gösteriyorlar, büzülerek, birbirlerine sokularak çarşıya girdiler. Başkaca çarşı ıpıssız, in cin top oynuyor. Başka günler yırtık pırtık kitaplar kaldırımdan taşardı. Kar altında kalacak
"Deyimleri inceleyince de olmadık durumlarla karşılaşıyor insan: 'Sıfırı tüketmek' derken, aslında sıfırla filan ilgili bir şey söylemiyorsunuz: 'Zafir'i (soluğu) tüketmişsiniz. 'Ana gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz. Burada 'Ana' bildiğiniz 'anne' değil, bir yerin adı. 'Atlı karınca' da aslında 'atlı karaca' olacak. Her şey zamanla değişiyor: 'Beş aşağı, beş yukarı' ne demek? Olmaz öyle şey. 'Beş aşağı baş yukarı dolaşır insan. 'Darısı başıma' mı? Hayır. 'Darusu (ilacı) başıma'. Saçı dökülenler için söylenmiş olacak. İşler 'eni konu' karıştı. Hayır, işlerin önü sonu' karıştı; değil mi beyler?"
Sayfa 168
"Eğer dayanamıyorsan terk-i diyar et" dedi. "Aşkın çaresi ya tahammül ya sefer..."
Sayfa 47 - DergâhKitabı okudu
241 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.