Mustafa Kemal'e göre İslâm dini her şeyden önce akla, mantığa dayanan tabii bir dindir. Onun içindir ki, insanlık için son din olmuştur ( 1922 ve 1923'teki beyanları ). Ona göre, gerçek İslâmiyet, dine sonradan bulaşmış inançlardan, hurâfelerden arınmalıdır ( 1923 yılı Mart ayındaki beyânı ). Hükümdârlar " akvâmın cehlinden ve taasubundan istifade ederek, bin bir siyasi ve şahsi maksat ve menfaat temini için dini âlet ve vâsıta olarak kullanmak teşebbüsünde " bulunmuşlardır. İslâmiyet'te mümin ile Tanrı arasında aracı bir ruhban sınıfı yoktur. Din ve ibâdet kişinin bir vicdan işidir.
Sayfa 38 - Kronik kitapKitabı okudu
Mustafa Kemal’in yarattığı tarih, yurtiçindeki İslam görüşüyle ve dışardan gelen küçültücülüklerle çatışmanın oluşturduğu bir sonuçtu. Mustafa Kemal tarih anlayışının halkına özgüven duygusu vermenin yanı sıra, onları ülkenin İslamiyet öncesi dönemlere ait kültür mirasını koruyacak, daha iyi ve daha bilgili insanlar haline getireceğini umuyordu. Belirli dereceye kadar bunun sağlandığı söylenebilir.
Sayfa 566 - Remzi KitabeviKitabı okudu
Reklam
Hindistanda gerek Müslüianlar, gerek Hindular, İngiliz koloni idaresine karşı özerklik ve bağımsızlık hareketlerinde, Türkiye'de gelişen olaylardan ilham almışlar ve Türkiye ile da­ yanışma halinde bulunmuşlardır.Mustafa Kemal, Asya memle­ ketlerini emperyalizme karşı ortak mücadeleye çağırmıştı. (8 Eylül Beyannamesi) Hindistan-Türkiye
Mustafa Kemal'e göre İslam dini, her şeyden önce akla, mantığa dayanan tabii bir dindir. Onun içindir ki, insanlık için son din olmuştur.( 1922 ve 1923'teki beyanları) Ona göre gerçek İslamiyet, dine sonradan bulaşmış batıl inançlardan, hurafelerden arınmalıdır.( 1923 Martındaki beyanı)
Esasen lâiklik Mustafa Kemâl Paşa'nın da fazla önemsediği bir kavram değildi. O, Tevfik Fikret'in, Ziya Gökalp 'in, bazı materyalist çevrelerin ve o zaman "Maarif Vekâleti"nce tercüme edilen inkârcı kitapların etkisiyle "dinde reform" taraftarı idi. Yâni İslâmiyet var denilsin fakat bütün niteliği değişmiş olsun. Bilinen İslâm dini değil de Batı'nın da hoş göreceği, kendisine fikir verenlerin tasarladığı gibi olsun, arzusunda idi.
Yunanca “kutsal bilgeliğin kilisesi” anlamına gelen Ayasofya, yıllarca depremlerden önemli ölçüde zarar gördü. Başlangıçta Bizans imparatorunun şahsi kilisesi olan Ayasofya, Osmanlılar’ın Konstantinopolis’i 1453 yılında fethetmesinden sonra camiye dönüştürüldü. İnsan resimlerinin İslamiyet tarafından yasaklanmasından dolayı figüratif mozaiklerin üzeri alçıyla kapatıldı. Bugün hâlâ bina içinde görülebilen kaligrafik süslemelerin yanı sıra yapıya dört tane de minare eklendi. 1936’da Mustafa Kemal Atatürk döneminde bina ibadethane olmaktan çıkarıldı ve modern İstanbul’un en fazla turist çeken yerlerinden biri olan Ayasofya Müzesi’ne dönüştürüldü.
Reklam
Papa, Mustafa Kemal'e mektup yazdı. "Anadolu Hristiyanlarının korunmasını" rica etti. Mustafa Kemal mektupla cevap verdi. "Irk ve mezhep ayırmaksızın, bütün halkımızın emniyet ve refahını sağlamak zorunluluğu, insanlık hislerimizin ve doğruluğu gösteren İslamiyet'in bize emrettiği dini görevdir. Sınırlarımız içinde herhangi bir yabancı ordunun öldürme ve yıkım getirmediği yerlerde, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin hakimiyetinin olduğu yerlerde, Hristiyanlar güven içindedir. " dedi.
Sayfa 303Kitabı okudu
"Ziya Gökalp'ın etkisiyle Türk millî kimliği, İslâm kimliği karşısında öncelik kazanmıştır. Atatürk'ün din fikirleri kuşkusuz bu fikrî akımın etkisi altındadır. Mustafa Kemal'e göre İslâm dini her şeyden önce akla, mantığa dayanan tabii bir dindir. Onun içindir ki, insanlık için son din olmuştur (1922 ve 1923'teki beyanları). Ona göre, gerçek İslâmiyet, dine sonradan bulaşmış bâtıl inançlardan, hurâfelerden arınmalıdır (1923 yılı Mart ayındaki beyânı). Hükümdarlar "akvâmın cehlinden ve taassubundan istifade ederek, binbir siyasi ve şahsi maksat ve menfaat temini için dini âlet ve vasıta olarak kullanmak teşebbüsünde" bulunmuşlardır. İslamiyet'te mümin ile Allah arasında aracı bir ruhban sınıfı yoktur. Din ve ibâdet kişinin bir vicdan işidir."
Mustafa Kemal, Mustafa Suphi ve Sultan Galiyev Çok fazla bilinmeyen bir konu ise Kemalist hareketin Galiyevcilikle bağlantısıdır. Galiyev üzerine araştırmalar yapan ve bir de belgesel roman yazan Renad Muhammedi’ye göre, Sultan Galiyev, Kemalistlerle sürekli bağlantı halinde idi, Sultan Galiyev 1923 yılında tutuklandığında Türkiye’deki Sovyet
Osmanlıca diye bir yerlerini yırtanlar, acaba osmanlıca ile ne okuyacaklar :)
Mustafa Kemal ise Türk tarihinin İslam'dan önceki, o güne kadar bir bilinmeyen olarak kalmış, Osmanlı İmparatorluğu'nun araştırmaya zahmet bile etmediği bir dönemin kapısını açar. Osmanlı'da Türk milletinin tarihinin ancak hanedanın tarihi ile başlamış olduğu kabul edilirdi. İnsanlar yüzyıllar boyu güç ve üne ancak İslamiyet'in kabulü ile ulaşılmış olduğuna inandırılmıştı. Bu nedenle de milletin gözünde imparatorluğun başarılarının kaynağı hanedan idi. Türklerin daha önceki tarihi ise Osmanlı'nın ders kitaplarında yer almazdı.
Sayfa 219 - Alfa Yayınları
194 öğeden 121 ile 130 arasındakiler gösteriliyor.