Bu kitapta yazarımız Falih Rıfkı Atay'ın birinci cihan harbinde, 4. ordu kumandanı Cemal Paşa 'nın özel kalemi olarak görevde bulunduğu sırada Filistin ve Kanal cephesinde yaşadığı olayları, aldığı duyumları, arkdaşlarının yaşadığı olayları anlatıyor. Ayrıca imparatorluğun o çaresiz, son dönemindeki içler acısı durumları, Filistin ve Kanal cephesinde araplara verilen imtiyazları, Almanların bizimle savaşa girmedeki bazı planlarını gibi daha bir çok soruya bir özel kalem subayı ve gazeteci gözüyle bizlere anlatıyor.
Kitapta beni en çok etkileyen şey ise "Benim Ahmed'i gördünüz mü?" hikayesi olmuştur. O dönemi, anadolunun çocuklarının bir bir o cepheden bu cepheye sıcakta, soğukta, kumda kışta sürüklendiği durumu çok iyi özetliyor.
---
"Biz Kudüs'te kirada oturuyoruz. Halep'ten bu tarafa (Kudüs) geçmeyen şey, yalnız Türk kağıdı değil, ne Türkçe ne de Türk geçiyor. Floransa ne kadar bizden değilse, Kudüs de o kadar bizim değildi."
Osmanlı imparatorluğunda itibar, azınlığın imtiyazı olduğu için ve Türk unsuru imtiyazsız olduğu için herhangi bir Müslüman azınlığın çocuğu olmak, Türk olmaktan daha faydalı idi.