Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İleyda

İleyda
@mylifemywords
•Kitaplarımla baş başa, insanlardan uzakta... instagram.com/mesafesizmatematik
BARÜ || Math Teaching
Hatay, 3 Mayıs
1088 okur puanı
Kasım 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
"İnsan kendi memleketinden başka hiçbir şehre sığmıyormuş, sığamıyormuş..."
Reklam
"İnsanların ne kadar kötü olduklarını görmek beni hiç şaşırtmıyor, fakat bu yüzden hiç utanmadıklarını görünce çok şaşırıyorum." Goethe
"Gitmekle gidilmiyor ki. Gitmekle gitmiş olamazsın; gönlün kalır, aklın kalır, anıların kalır."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Nasıl bir özlem bütün bir yaşamı etkileyebilir? Nasıl bir insan bir insanın müptelası olabilir? Nasıl bir yaşam bir başka yaşama bağlı olabilir? Nasıl deyip nasılı anlayamam ama; bu sevmek, bu yürekten sevmek, bu candan özlemek, her insanın yapacağı iş değildir."
"...gerçek mutluluk yavaş yavaş, azar azar gelir ve bu bizim hayata bakış açımızla, çevremizle, çevremizdekilere karşı davranışımızla doğrudan doğruya ilintilidir. Mutluluk, birbirini tamamlayan ufak tefek şeylerin birikmesinden doğuyor." Toprak Ana, Cengiz Aytmatov
Reklam
"Ben bütün bu manasız iç sıkıntılardan, senin var olduğunu hatırlayarak sıyrılıyorum." Ahmed Arif
"İnsan; hiçbir şeye karşı ilgisi, hiçbir şeyden umudu kalmayınca, hayatın her gün değişmeyen tekrarı altında ezilir." Gustave Flaubert
"İnsanoğlu böyle geçicidir. Kendi varlığına en çok inandığı, sevdiklerinin anılarında ve kalplerinde derin izler bıraktığını sandığı yerlerde bile hızla silinip gider."
Bilge Karasu bir kitabında şöyle bir anektod paylaşır: Adamın biri bir deniz balığı tutmuş günün birinde, o kadar sevmiş ki yanında hep kalsın istemiş. Her gün suyunu tazelermiş, denizden kova kova çekip taşıyarak. Bir süre sonra usanmış deniz suyu taşımaktan, musluk suyunu denemiş. Balık biraz tedirgin olmuş ama alışmış sonunda tatlı suya. Gel zaman git zaman adamın içine merak olmuş, tatlı suya alışan balık havaya da alışır mı diye... Balık önce boğulayazmış, debelenmiş, sonunda havaya da alışmış. Günlerden bir gün adamın denize gideceği tutmuş. Balığı da yanında. Koymuş onu çakıllığın gölgeli bir köşesine, kendi de denize girmis.Çocuklar geçiyormuş oradan o ara. Balığı görmüşler. Nasılsa, acımışlar, bu balık karaya vurmuş, yazık, denize atalım, demişler. Adam deliler gibi yüzüp yetişesiye balık boğuluvermiş denizde. Ve eklemiş Bilge Karasu: ''Tuhaf değil mi, kurtarmak istediği şeyi kurtarmak için ne gerekiyorsa yaptığını sanan kişinin, ömrünün sonunda o şeyi boğmakta en büyük payı kendi eliyle getirmiş olduğunu anlaması?"
"...yaşamak, karanlık bir denizin kıyısında yürür gibi kaybolmanın kıyısında yürümekmiş; insanın kendisiyle mesafesi, dünyanın geri kalanıyla arasındaki mesafeden daha büyükmüş. Yalnızlık, hayatın içindeki küçük bir parça değil, hayatın kendisiymiş.."
Tarık Tufan
Tarık Tufan
Reklam
Öyle ölüler vardır ki, Ben onların öldüklerini düşündükçe, Vakit olur, Yaşadığımdan utanırım.
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet Ran
İnsanlığın, mutluluğun, merhametin olduğu dünyayı özledim.
Hayatınızdaki iyikiler keşkelerden çok olsun...
Çocuk babasına “Hayatın Değeri Nedir?” diye sorar. Baba cevap vermek yerine “Al bu taşı ve markete satmaya götür, fiyatı soranlara İki parmağını kaldır ve bir şey söyleme” der. Çocuk markete gider ve bir kadın sorar; “Bu taş ne kadar onu bahçeme koymak isterim” diye sorar. Çocuk iki parmağını kaldırır. Kadın “İki dolar mı, alıyorum” der. Eve dönen çocuk babasına “Bir kadın iki dolar paha biçti” der. Babası bu sefer çocuğa, taşı alıp bir müzeye götürmesini ve fiyatı soranlara da sadece iki parmağını kaldırmasını söyler. Çocuk müzeye gider ve bir adam taşı almak istediğini söyler. Çocuk iki parmağını kaldırır. Adam, “200 dolar mı alıyorum” der. Çocuk şok olur ve eve koşar. Babasına “Bir adam bu taşı 200 dolara almak istiyor” der. Babası oğlum son olarak bu taşı değerli taşlar satan dükkana götürmeni istiyorum. Dükkan sahibine göster fiyatı sorarsa da yine iki parmağını göster der. Çocuk değerli taşlar satan dükkana girer taşı gösterir. Dükkan sahibi “Bu taşı nereden buldun. Bu nadir görülen taşlardan bunu almalıyım, ne kadar?” diye sorar. Çocuk iki parmağını kaldırır. “200 Bin dolar mı, alıyorum” der. Çocuk ne diyeceğini bilemez ve babasına koşar. “Baba bir adam bu taşı 200 bin dolara almak istiyor” der. Baba oğluna döner ve şöyler der: “Nereden geldiğin, nerede doğduğun, teninin rengi, ne kadar zengin bir ailede doğduğun önemli değil; önemli olan kendini nerede ve nasıl konumlandırdığındır. Bir şeyin kıymetini ancak onun değerini bilen anlar ve onun değeri, bilenin yanında kıymetlidir.”
İnsan; Denizin olmadığı yerde, Umut adına, Martı olmalı.
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet Ran
1.836 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.