Onlar bilir ki, şehit olmak için önce şehit gibi yaşamak gerekir…
Onlar, güne sabah namazı ile başlarlar. Ve her sabah önce minarelerden yükselen namaz çağrısına icabet ederler. Çünkü onlar bilirler ki, namaz çağrısına icabet edemeyenler, ezanı duyduklarında mescitlere koşamayanlar, çağırıldıklarında da şehadete koşamazlar…
Dillerinde sürekli
Mutluluk, tembel tembel cennette göğsü yeni tomurcuklanmış yaşıt kızlarla şaraplar eşliğinde birlikte olmak için bir sonraki namazı beklemek değil, hayattan, yaşadığı her dakikadan insan gibi tat almaktan geçtiğini, aklın ortaya koyduğu yaşamı anlamlı ve değerli yapacak değerleri geliştirmek ve doğal olarak yaşamak olduğunu anlamanızı istiyoruz. Bunun içindir bizim mücadelemiz. Akıl ve sevgi olduğu sürece de sürecektir bu mücadelemiz.
''Üsluba dikkat et!'', ''İnançlara saygı duy!'' aklını kullanmayan ve kullanmak istemeyen, yobazları şımartmaya giden yolları açan bunlardır. Yobazları şımartmak yerine; üslubunuza dikkat etmeyin! Gerçekleri kendi kaynaklarından yobazın yüzüne haykırın. Yoksul halka din gerçeğini, yoksulluğunun ezilmişliğinin sebebinin din olduğunu anlatın. İnanmıyorsan saygı duy demek; kurcalama, işimize karışma, foyamızı, yalanlarımızı meydana çıkarma, insanları uyandırma, denizi bulandırma demektir.
Kitap hakkında hiçbir olumlu eleştirilerim olmayacaktır. İlk defa bir kitap hakkında inceleme yazacağım. Çünkü kitabı görünce bu konuda bir şeyler yapmam gerektiğini hissettim. “Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle düzeltme