Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Nasıl oluyor da, kolsuz ve bacaksız doğan insanlardan faydalanmayı akıllarından bile geçirmeyen dürüst ve duyarlı kişiler, düşük bir zeka düzeyiyle doğanları istismar etmekte bir mahsur görmezler?
“Ah Tanrım! Yarattığın insanların başına nasıl da talihsizlikler, felaketler geliyor, acılarla dolu hayatımızda güzel olan şeylerin ömrü ne kadar da kısa sürüyor!"
Reklam
«Nasıl ki ' bir kemeri, köprüyü, kubbeyi ayakta tutan şey kilit taşıdır, toplumların, ailelerin kilit taşı da kadınlardır. Cesur, güçlü, azimli kadınlar... Kilit taşı olmazsa kemer, köprü çöker, kadın olmazsa toplum...»
Sayfa 388Kitabı okudu
Fıkrayı duymuş olanlar vardır. Bir aile, Nasreddin Hoca’ya gelerek şikayette bulunurlar. “Evimiz çok küçük, nüfus da arttı, evimize bir türlü sığamıyoruz.” Nasıl sığmadıklarıyla ilgili daha başka detaylar da verirler, Hoca Efendi dikkatlice dinler. “Oda sayımız az, mutfak dar, bir lavabo yetmiyor…” gibi birçok şey söylenir. Bununla da kalmazlar,
Şu insanoğlunu bir türlü anlayamıyorum, nasıl oluyor da kendini bu kadar bayağılaştırıyor!
Bir ağacımız olsa. Bir meyve için nasıl da bir yıl beklemek gerektiğini anlasak.
Sayfa 41
Reklam
"Ah uzaktan nazik görünen aşk Nasıl da acımasız ve kaba denendiğinde!"
Sayfa 11 - BENVOLIOKitabı okudu
Hemen değil ama. Öncelikle Avrupalılar hüküm sürmekte­ dir: çoktan kaybetmiştir ama bunun farkında değildir; yerlile­ rin sahte yerli olduğunu henüz bilmemektedir: onlara eziyet etmiştir ama -sözüne kulak verecek olursak- içlerindeki kö­ tülüğü yok etmek ya da bastırmak için bunu yaptığını söyler; üç kuşak sonra bu zararlı içgüdüleri artık bir daha ortaya çık­ mayacaktır, Hangi içgüdüler? Köleleri efendiyi katletmeye yöneltenler mi? Efendi, kendi zulmünün kendine karşı dön­ düğünü nasıl olur da anlayamaz? Bu ezilen köylülerin vahşe­ tinde, bir sömürgeci olarak uyguladığı vahşeti nasıl görmez? Bu vahşetin onların İçlerine devasızca işlediğini nasıl anla­ maz? Nedeni basittir: Kendi mutlak erkinden ve bu erki yitir­ me korkusundan deliye dönmüş bu zorba, bir zamanlar insan olduğunu hatırlamakta zorluk çekmektedir; kendisini bir kamçı ya da tüfek sanır; “aşağı ırklardın ehlileştirilmesinin onların reflekslerini koşullamaktan geçtiğine inanmıştır. İn­ san belleğini, silinmez anıları görmezden gelir; ayrıca, her şeyden Önemlisi, belki de hiç bilmediği bir şey var: ancak baş­ kalarının bize yaptıklarım derinden ve kökten yadsıyarak şu an olduğumuz kişi oluruz. Üç kuşak, öyle mi? Daha İkincide, oğullar gözlerini açar açmaz babalarının dayak yediğini görduler
"Cahilliklerini bilmemin utancı içindeydiler ve bilgisizliklerini nasıl açıklayacaklarını da bilemiyorlardı."
-İnsanın huzuru ve memnuniyeti dışarıda değil içindedir? -Nasıl yani? - Sıradan bir insan iyi ya da kötüyü dışarıdan, yani bir atla arabadan ya da bir çalışma odasından bekler. Düşünen bir insan ise kendinde bulur.
Sayfa 37 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.