ağaç duruyor.
yol da, ot da.
duran bir şey var bende,
ağaç gibi.
onu ayaklandırıp, oradan oraya
gitmem zor.
bende bir ağaç duruyor, bir ot
eserse arada rüzgar
ağacın saçlarını o tarıyor.
aşk ayaklandırmıştı bir kere
hatırlıyorum, ama...
şimdi rüzgar şimdi güz
ağacın dallarını zorluyor.
insanın dosdoğru güneşin ortasına uçmasına gerek yok ki, ona tek gereken şey güneşin yeryüzünde arada sırada ışıyıp biraz sıcaklık verdiği küçük bir yere giden yolu bulmak.