Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Para? Para müstekreh şeydir. Ya iktidar mevkii? Mevkii iktidar? Kumanda etmek, buyurmak imkânı?
Sayfa 10 - Cem yayınevi II Kitap
Meselâ cıgara içişinden. Her Alaman zaferinde kalbi bir Prusya piyade alayının davulu gibi vuruyor. Hitler'de benim affedemediğim şey: satılabilmek imkânını verip Nuri Cemil gibilere, müthiş arzular yüklemesidir yüreklerine onların. Müthiş, taşıyamayacakları kadar. Zaten bundan dolayı belli ediyorlar, böyle aptal, hayâsızca. Hayâsızın öztürkçesi? Çağataycadan uydururlar yine. Bizim Türkçemizle «utanmaz», «sıkılmaz» desek? Hayır, «hayâsız»da çok daha çıplak, daha yüzsüz bir şeyler var. Ne yazık, dimdik, yumuşak ve avuçlarımı hayâsızca dolduran bir çift kadın memesini okşayamadım, hepsi pörsük ve ölüydüler... Baş parmak boyundaki adamım, açık konuşalım seninle: Satılabilir misin? Hayır. Ayda beş yüz verseler? İmkânı yok. Yedi yüz? Tehlikesiz, kırmadan haysiyetini?
Sayfa 8 - Cem yayınevi II Kitap
Reklam
Sen de çoktan unutmuşsundur bir sefil, bir umutsuz ve perişan gece yarısı, tepemizde, çok yukardaki yıldızlara karıştırıp yalnızlığımızı, .....
Sayfa 5 - Cem yayınevi II Kitap
Ressam Mahmut bile beş bin lira aldı bir portreye. Senden daha tembel, daha sarhoş. Kıskanıyor musun? Belki. İtiraf et Evet: hepsinin gebermesini isteyecek kadar, bir günde, apansızın, bir grip salgınıyla meselâ. Halbuki sen onlardan önce öleceksin. Böbreğinin bir teki çoktan çürüdü. Bahar geldi, Hasan Şevket, dallara su yürüdü. Kuş bile yuva yaptı, kuş kadar olamadın...
Sayfa 4 - Cem yayınevi II Kitap
Şimdi nasıl küstah ve muzaffer dokunuyorlar kadınlara. Onlar çoktan unuttular kahredici hicabını yamalı donlarının. Bütün nimetleriyle dünya onların artık. Artık edebi tefrika yazmaya mecbur değiller lise talebeleriyle genç subaylar için; iki liraya tefrikası, elli yaşında. Ama neden, Hasan Şevket? Ama niçin? Senden akıllı mıydılar? Hayır. Bilgili mi? Hayır. Senden daha az mı müzevvir, daha az mı yalancı, daha az mı kendini beğenmiştiler? Hayır, daha çok.
Sayfa 3 - Cem yayınevi II Kitap
Hasan Şevket, sen mahvolmuş bir insansın. Nasıl bu hale düştün? Seni kimler bu hale soktu? Ne zamandan beri bu haldesin? Halbuki nasıl yol aldı bazıları. Şimdi onlar eski bir hatıra gibi sıkıyorlar elini senin. Namussuz bir merhametle bakıyorlar yüzüne.
Sayfa 3 - Cem yayınevi II Kitap
Reklam
Belki de başka bir romanda bu macera...
Sayfa 2 - Cem yayınevi II Kitap
510 numaralı üçüncü mevki vagon. Birinci bölme. Konuşuyor jandarmalarla mahkûmlar. Mahkûm Melahat sordu jandarma Haydar'a: « Çocukları sever misin?» « Sevilmez mi. Allahtan büyük ne var, demişler çocuk var, demiş. Öyle ya çocuk Allah korkusunu bilebilir mi? Bilemez. Kim kimden korkmazsa, o ondan büyüktür. Senin çocuğun var mı abla?» « Var. Annemin yanında bıraktım. Üç yaşına yeni bastı. Gelecek yıl getireceğim.» « Mahpushaneye mi?» « Evet» « Olur. Çocuk için hepsi bir. Bir çocuk için, bir de kediler için, ha mapushane ha cenneti âlâ...
Sayfa 90 - Cem yayınevi II
Ve kalbinin şekvası ah... Ve altın gözlüklü, altın bıyıklı. Hayali-bi- kararında geçip bir susuz badiyeyi bekler zumumu intizarla Adalar sahilinde serian Şadiye'yi. Ve der ki: «nerde o mis kokulu leylaklar?» der ki: «sararıp solmak üzre yapraklar,» der ki: «bana mesken olunca topraklar, beni şad et Şadiye başın için... » Ne tuhaf şey şimdi sipsivri şapkasıyla 510 numaralı üçüncü mevkideki Şadiye konuşmasına rağmen çocukları öldüren uçaklardan bir hayli hüzünle hatırlatıyordu insana Adalar sahilinde bekleyen Şadiye'yi. Öyle edalı ve nazenin. Ve yüzünde gölgesi varmış gibiydi ajurlu bir şemsiyenin Bu şemsiye sola yatmıştır biraz mahmuru safa kalpten tarafa...
Sayfa 80 - Cem yayınevi II
Biz kuşlara emanet ettik yüreğimizi; kendi vicdanında özgür. Kendi gökyüzünde göçebe.
Reklam
İnsan yarınını bilebilir mi ki?
Sayfa 60 - Cem yayınevi II
510 numaralı üçüncü mevki vagon. Koridor. Bir adam birinci pencereden toprağı seyrediyor: durmadan gelip durmadan giden toprağı Toprakla beraber ve aynı hızla şunlardır aklından geçenler: «Ne tez gidiyor toprak.
Sayfa 59 - Cem yayınevi II
Bizim iktisatçılar da şair olmalı biraz. Ne demiş Engels: (Şairler istikbali sezerler) gibi bir şey. Demek ki iki mısra yine birdenbire geldi aklına. İyi ki gelmiş. Alay etmiyorum. Biraz şairane ama, çok güzel söylemişsin: (Ölümün son meydan harbidir bu; zafer aşkın ve hayatındır...)»
Sayfa 41 - Cem yayınevi II
Memetçik, Memet. Memetçik, Memet. Keklik ki dağdan dağa seker, keklik yara yiyince olduğu yere çöker. Yıldı keklik takati olsa da gayrı uçamaz...
Sayfa 34 - Cem yayınevi II
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.