Yüzlerce veda 31 EKİM 2016 ‘Bana bir hikâye anlat’ dedi adam. Sesi, yaşamaktan yorulmuşların bezgin tınısını taşıyordu. ‘Bana bugüne dek duymadığım bir modern zaman hikâyesi anlat’. Durmuş kalp için bir elektroşok. Ona içinde nefes alacağı bir hikâye sunabilir miydim? ‘Veda etmeyi biliyor musun?’ dedim, ‘hiç vedalaşamadan bir sevdiğini toprağa
Neden?
İşlerin nasıl bu noktaya geldiğini inanın hatırlamıyorum. Anımsadığım son şeylerden biri, orta halli bir otel odasında, beyaz ince bir çarşafla sarınıp öylece karşımdaki duvara baktığımdı. Aylardan ocaktı. Yılın ilk ayı… Ve ben soğuk havaya aldırış etmeden camı aralamış ve buz gibi havanın odaya nüfus etmesine seyirci kalmıştım. Üstümdeki incecik
Reklam
Kırağıdan nem kapan bir hava var dışarda. "Bu havada şort giyilmez, kalk da uzun bacaklı bir şeyler giy oğlum" diyerek öğleden beri yapıştığım koltuktan kalkarak üzeri sigara yanığı bir eşofman altı giydim. "Bana ne lan senin giydiğin heşofmenden" diyebilirsiniz. Tabi hakkınız, diyin anasını satayım. Zaten alt katımdan
Ne bir ses, ne de bir tını ister bazen insan. Ve müthiş bir sessizlik, nefesinin sesinden başka bir şey yok. Kendini dinlemek, farkındalık, yeniden nefes alabilmenin ön koşulu gibi. Kendini dinlemeli, kendin olmak için. Unuttuğumuz benliğimiz gözlerimiz kapalı sadece biz olmak. Küllerinden yeniden doğmalı insan.
İŞTE ORASI BİR YERDE
Bir ses vardı, Ufak bir gürültü bayağı bir neşe. Saatlerce bakıp geçerdi, Kolunda saati, Bir nefes vardı işte orada. Bazen sinirleniyorum, Hiç bir şey ellemeden.
KARANFİL KIZ
O zamanlar dünya gerçekten de bir öküzün boynuzlarında durmaktaymış ve Karanfil Kız'ın bu aşırı gelişmiş iribaşa söyleyecek bir çift sözü varmış. Ama dur bak, en iyisi baştan başlayayım. Şimdi bu Karanfil Kız babasını fazla görememekten şikâyetçiymiş. Çünkü adamcağız haftanın her günü, hatta bazen haftasonları bile geç saatlere kadar çalışır,
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.