Hayat
Hayat ne fazla gülmek, ne de yasa girmektir, Mevzuatı çiğnemek, talihi devirmektir... Dünyayı parmağının ucunda çevirmektir... Yaşamak, yatağından seller gibi taşmaktır. İnsan ki gelip geçer dünyadan nefes gibi; Ne büyük ıstıraptır yaşamak herkes gibi?.. "Yükseksin!" Tatlı bir ses olamaz bu ses gibi yaşamak; Kartal gibi göklerde dolaşmaktadır. . . .
Ne bir gözetleyen ne buyurgan bir duyuru, çaydanlığın fokurtusu ve saatin dostça tiktakları dışında ne bir ses ne bir nefes.
Sayfa 108Kitabı okudu
Reklam
136 syf.
10/10 puan verdi
CARPE DİEM ~ ANI YAŞA
Hemencecik biten ama güzel izler bırakan bir kitap . "CARPE DİEM" der susarım . Otoriter ebeveynlerin baskısı altında yetişen öğrencilere , yepyeni bir kimlik kazandırmaya atfen yazılmış bir eser . Sevilmek , saygı duyulmak , kabul görmek , umursanmak . . . Çoğu mecrada insanların ihtiyaç duyduğu olmazsa olmazlarından . Etrafımızda bize yol gösterme cürretinde bulunan bir sürü ses vardır . Konu komşu , eş , dost , akraba . . . Aman benden büyüktür der susarız , kırmayız . Yaşayacağımız hayatı , kuracağımız hayalleri dahi bazen yapamıyoruz , korkuyoru . Kanıtlama çabası gütmeden kendi kendimize konuşup konuşup 'keşke' diyoruz . Demeyin ! Yaşamak istediklerinizi , yapmak istediklerinizi söyleyin , yapın ! Onlar değil siz yaşayacaksınız . Alıp verdiğiniz nefes sizin olduğu sürece kendi fikirlerinizi , isteklerinizi söyleyin . Başkalarının engelleri ile yıkılacağınıza kendi hatanız kendi yanlışınız ile kendi çukurunuza düşün . Kim ne derse desin sözcükler ve fikirler dünyayı değiştirecek güce sahiptir .
Ölü Ozanlar Derneği
Ölü Ozanlar DerneğiN. H. Kleinbaum · Bilge Kültür Sanat Yayınları · 201649 okunma
Gönül heybesi
Uzun bir yolcusuyuz... Ne yürümek mümkün Ne koşmak... Be de konuşmak... Sadece susmak..! Ve ...! Sukut-u edeb ile...! Aşkın tadına varmak ... O Aşk ki...! Tek Bir Ses..! Tek Bir Nefes...!
"Hayırdır kızım bir şey mi oldu?" diye direk bana sordu Ahmet Amca. "Biz şey, şey oldu," aşağı işaret ederek konuştum ama ne diyeceğimi bilemedim. "Ses duyduk ve restorana hırsız girdi zannettik," diye tamamladı Kenan. Derin bir nefes alıp rahatladım. "Hırsız kaslarını görürse kaçar diye düşündün galiba evladım," dediğinde Kenan'ın çıplak göğsünü işaret etti.
Sayfa 316 - Müptela YayınlarıKitabı okudu
Furkan ve Tarıg, ateşten bir kor alıp biraz ileriye gittiler. Karşılıklı uzanıp ortada küçük bir ateş yaktılar ve küçük siyah pipolarını çıkardılar. Esrarı parmak uçlarıyla ağır ağır parçalamaya başladılar. O kadar ağırdan alıyorlardı ki, sanki aslında parmaklarının ucuyla, dokunarak içiyor gibiydiler. Adamlar pipolarını doldurdular. Ağır ağır yaktılar, sadece gözleri aydınlandı. Bir-iki nefes çekene kadar ses çıkarmadılar. Fakat sonra sanki bir gece önceden yarım bıraktıkları bir meseleyi tam ortasından konuşmaya başladılar. “Kitap der ki 'İnsan neden yaratıldığını düşünsün. Sence biz neden yaratıldık Tarıg?” diye sordu Furkan. Tarıg hiç bekletmeden cevap verdi: “Kitap der ki “Rabbiniz kendine sevgiyi ve merhameti faz kıldı.” Biz de O'nun nefesi isek, bize de farzolan budur Furkan. Düşünmek değil merhamet etmek ve vicdanlı olmak! Bu nedenle yaratılmış olmalıyız.” Durdular. Tarıg sakince Alag suresinden okudu: İnsanı sevgiden, ilgi ve alakadan yarattı.” Furkan yine huzursuzdu: “Fakat Kitap diyor ki Heva ve hevesini tanrılaştırana bak. O vakit sevgiyi heves olmadan mümkün kılan nedir?” Düşündüler beraberce. Tarıq konuştu: “Hevesin üzerinden örtüleri kaldır Furkan. Altında ne var iyice bak. Fakat önce kaybol. Sen karanlık ve aydınlığı ayıran çizgidesin şimdi. Keskin yerindesin ömrün. Kaybol genç kardeşim. Cevherine ulaşıncaya kadar kaybol.”
Reklam
1,000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.