Ne badireler atlattık. Defalarca kopmaya çalıştık. Ancak çok ihtişamlı bağlar ile bağlanmıştık. Yüzlerce kez düşünülüp yüzlerce kez olamayacağını anladık. Yılmadık etmedik olur dedik… Ben bu raddeye kendim gelemezdim. Binlerce defa şükrettim; sen sayesinde olur dedim. Yanımda yürü dedim. Yanında olmak için her şeyimi seferber ettim. Aklım ruhum duygum bedenim senindi çünkü. Ben kimin yanındaydım? Kiminle geçirmek için uğraşıyordum en efsunlu anlarımı? Neden böyle yaptın? Neden en ihtiyacım olduğu anda “siktirolup gidelim hayatlarımızdan” dedin? Razıyım her halinden. Razıyım bana öğrettiklerinden. Ve ben en yalnız kaldığım anda güçlü durabilmek için tüm enerjimi harcasam da içimden gelmiyor kimseyle tek kelam etmek. Geçecek derdin bu günler hep böyle huzursuz hissetmeyeceksin. Geçecektir elbette… Lakin kim bilecekse benim bu halimi neye yarayacaksa ne hikmeti varsa hepsinin anasını sikeyim… !
Muharrem Dayanç:
"Türk edebiyatında en çok ilgimi çeken bahislerden biri “yazarlar ve anneleri”dir. Konu bu kadar genel değil elbette bahsi biraz daha daraltarak söylemek gerekirse “küçük (hatta çocuk) yaşta annesini kaybeden yazarlar”dır. Başlangıçta Tevfik Fikret (12), Ahmet Hâşim (7), Yahya Kemal (13), Ahmet Hamdi Tanpınar (14), Ziya Osman Saba
Hani o iki kişilik dünyalar bizimdi
Hani sen iyiydin
Halden anlardın
Hani sen git demeyecektin bana
Ve ben her şeye rağmen gelecektim
İçimde bir umut
Ellerimde olgun meyveler
Dünya nimetleri
Gözlerimde yanıp yanıp sönen bir pırıltı
Ama ne sen gel dedin
Ne de ben gelebildim her şeye rağmen
Aşkımız ayrılıklarla başladı
Aşk lafını ağzına almazdı Yakamoz. Nerede aşık görse garipser, aşk acısı gördü mü dayanamaz, gülerdi. Çok ketumdu, kimseye hiçbir şey söylemezdi. Bir kadının onu seveceğine inanmazdı, gerçek aşkın onu bulacağına ihtimal bile vermezdi. Sonra bir gün onu gördü, onu Papatyasını bakmaya kıyamadığı o narin çiçeğini hayatında hiç böyle hissetmemişti.
👇👇👇👇👇👇👇👇👇
Peygamber Efendimiz Evlilik İçin Ne Demiştir ?
Ebû Hüreyre'den ( Radiyallahu Anh ) Nakledildiğine Göre,
HZ. Peygamber
( Sallallâhu Aleyhi Vesellem )
Şöyle Buyurmuştur :
ŞEHİR
"Bir başka ülkeye,
bir başka denize giderim," dedin,
"bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet.
Her çabam kaderin
olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya;
- bir ceset gibi - gömülü kalbim.
Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?
Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam,
kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün,
Ümit Yaşar Oğuzcan
Hani o iki kişilik dünyalar bizimdi
Hani sen iyiydin
Halden anlardın
Hani sen git demiyecektin bana
Ve ben herşeye rağmen gelecektim
İçimde bir umut
Ellerimde olgun meyvalar
Dünya nimetleri
Gözlerimde yanıp yanıp sönen bir pırıltı
Ama ne sen gel dedin
Ne de ben gelebildim herşeye rağmen
Aşkımız ayrılıklarla başladı
Dedin ki. Eğer alnımıza yazılmışsa. kader kavuşturur yine bizi. Gerçekten o kadar saf mısın diye düşündüm bir an. İnanıyor muydun sahiden kaderin cilvesine. Sanki gökyüzünde oturup bize bakıyormuş. Sanki beş parmağı varmış da piyon gibi sürüyormuş bizi. Sanki bizim seçimlerimiz değilmiş gibi. Kim öğretti sana bunu. Söyle. Kim kandırdı seni. Sana bir kalp verilmiş, bir de akıl ama sen değilsin kullanacak olan. Kendi eylemlerin değil başına gelecekleri belirleyen.
Avaz avaz haykırasım var: her şey bizim elimizde aptal! kavuşmak sadece bizim elimizde. Oysa susmuş oturuyorum. Titrek dudaklarımla gülümsüyorum, düşünceli. Ne hazin değil mi? sen her şeyi böyle apaçık görürken karşındakinin görmemesi..
Öldükten beş gün sonra geldin rüyama. Babaeski’deki eski evin oradasın. Hayır gelin çıktığın ev değil, diğeri. Biz çocukken her yazları kardeşlerinle, kuzenlerimle bir araya geldiğimiz eski mezarlığın oradaki ev. Evin bahçesine çiçekler ekilmiş. 20 li yaşlarındasın. Sanırım hiç evlenmemişsin. Bahçedeki çiçekleri suluyorsun. Çok mutlusun. O kadar
(1)
Güldü. Sen kendini ne sanıyorsun, dedi. Kimseyi lanetleyemezsin. Baksana şu haline. Siyahsın, fakirsin, çirkinsin, kadınsın. Kahrolası dedi sen bir hiçsin.
(...)
Bir ses, dinleyen her şeye dedi ki, fakirim, siyahım, çirkin olabilirim, yemekte pişiremem belki. Ama buradayım.
(2)
Çok mutluyum. Aşkı buldum, işim var, param var, arkadaşlarım ve
Ellerimde olgun meyveler
Dünya nimetleri
Gözlerimde yanıp yanıp sönen bir pırıltı
Ama ne sen gel dedin
Ne de ben gelebildim herşeye rağmen
Aşkımız ayrılıklarla başladı
Sayfa 61 - Everest Yayınları, 29. Basım, NE MUTLU TÜRK ÜM DİYENE!Kitabı okuyor
"Daren!" dedim coşkuyla harfleri uzatarak, "Beni kurtarmaya nu geldin?"
"Burada ne işin var demek istiyorum," dedim daha tutarı bir tonda. Bu kahkaha kusmuğunu görmek bile beni bu kadar mutlu ettiyse durumum olduk çavahim olmalıydı.
"Geçiyordum, şöyle bir uğrayayım dedim."
"Sen," dedim alttan