Ne kilit, ne kafes, ne de gü vensizlik karılarımızın, kızlarımızın namuslu kalmalarını sağlamaz; onları doğru yoldan ayırmıyan şeref kaygusu olmalıdır, gösterdiğimiz şiddet değil.
192 syf.
·
Not rated
Paulo Coelho'nun "Simyacı" adlı eseri, 1988 yılında yayımlandığından beri dünya çapında büyük bir ilgi görmüş ve klasikleşmiş bir romandır. Kitap, Santiago adında genç bir Endülüslü çobanı takip eder ve onun kişisel efsanesini keşfetme yolculuğunu anlatır. Basit dili ve derin felsefi mesajlarıyla "Simyacı", pek çok okurun
Simyacı
SimyacıPaulo Coelho · Can Yayınları · 2023207.8k okunma
Reklam
Birisinin bir daha gelmeyecek olması, bir şey söylemeyecek olması, asla tek bir adım atmayacak olması, ne yakınımıza ne uzağımıza doğru -bize bakmayacak, gözlerini başka yöne çevirmeyecek olması... Kim bilir buna nasıl dayanıp sonrasında bunu atlatıyorız? Gel zaman git zaman nasıl olup da unutuyoruz, sessizliğe gömülen onlardan nasıl uzaklaşıyorız, bilmiyorum.
Sayfa 9
Thane bir iniltiyle yana doğru kaymaya başladı. "Thane," diye bağırdı Layala, onu dik tutmaya çalışıyordu ama adam çok ağırdı. Birlikte kaydılar ve sertçe vere düştüler. Lavala dizlerinin üzerine çöktü ve gözyaşları yanaklarından süzülürken Thane'in üzerine eğildi. “Çok özür dilerim," dedi hüngür hüngür ağlayarak. "Seni terk ettiğim için özür dilerim. Bunu yapmamalıydım. Yalan söyledim. Sana gerçekten âşığım." Kollarını boynuna doladı. "Sana âşığım, Thane Athayel."
Layala bıçağını çekip adamın karnına sapladı, metal zırhını delip geçti. Bıçağı muhafızın bedeninden çıkarmadan önce adamın ciğerlerinin boşaldığını duydu. "İşte izahatım." Başka bir muhafız Layala'ya doğru koştu; Layala da dönüp adamın boğazını kesti. Elf vere düserken etrafa kan fışkırdı. “Hepiniz eşime yaptıklarınızın bedelini ödeyeceksiniz!" Layala'nın o âna dek varlığından haberdar bile olmadığı bambaşka bir yönü ölümcül bir öfkeye kapıldı.
Layala bıçağını çekip adamın karnına sapladı, metal zırhını delip geçti. Bıçağı muhafızın bedeninden çıkarmadan önce adamın ciğerlerinin boşaldığını duydu. "İşte izahatım." Başka bir muhafız Layala'ya doğru koştu; Lavala da dönüp adamın boğazını kesti. Elf vere düserken etrafa kan fışkırdı. "Hepiniz eşime yaptıklarınızın bedelini ödeyeceksiniz!" Layala'nın o âna dek varlığından haberdar bile olmadığı bambaşka bir yönü ölümcül bir öfkeye kapıldı.
Reklam
Thane bir iniltiyle yana doğru kaymaya başladı. "Thane," diye bağırdı Layala, onu dik tutmaya çalışıyordu ama adam çok ağırdı. Birlikte kaydılar ve sertçe vere düştüler. Layala dizlerinin üzerine çöktü ve gözyaşları yanaklarından süzülürken Thane'in üzerine eğildi. "Çok özür dilerim,” dedi hüngür hüngür ağlaya- rak. "Seni terk ettiğim için özür dilerim. Bunu yapmamalıydım. Yalan söyledim. Sana gerçekten âşığım." Kollarını boynuna doladı. "Sana âşığım, Thane Athayel."
“Seni seviyorum Jasper Gervais.” “Ben de seni seviyorum Sloane Winthrop. Ama ne hoşuma gitmiyor biliyor musun?” “Ne?” “Soyadın, Sunny. Soyadın gerçekten hoşuma gitmiyor. Sloane Gervais kulağa daha doğru geliyor, ne dersin?”
Sayfa 399
Doğru, çok yorgunum, hayatım altüst. Doğru, hayallerim kırık, ümitlerim tükenmeye yüz tutmuş. Ama bütün bunlara sebep ne, kim bütün bunların sorumlusu?
İnsan ne istediğini bilmeyen bir var olandır. Hatta ne istediğini “bilme şansı olmayan” bir varlıktır. Buna engel olan ise kendi doğasıdır. Kendi doğası yani var oluşunu mümkün kılan arzusu, var oluşu gibi sürekli bir değişkenlik göstermesinden mütevellit, zorunlu olarak kendisine yabancılaşan bir varlıktır. İnsanın tek mutlak değeri, sürekli sıfır sayısına denk gelir. Artı bir değer olduğunu düşünürken daima sıfıra doğru geriye atar kendisini. Doğa gizlenmeyi sever, demişti Heraklieos; yanlış, doğa ortadadır, insan bunu bilemez halde bulur kendisini. Çünkü doğası gereği sürekli bir var oluşun döngüsünde bulur kendisini. Doğal biçimde kendisini bir noktaya sabitleyip kendisini mutlak anlamda çözemez.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.