Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Çocuklukta ne kadar çok acı çekildiyse, yetişkinlikte bu acıyı yeniden yaşayarak üstesinden gelme itkisi de o denli güçlü olur.
"barbarsın sen," dedi bana hiç bakmadan. "tek kelime etmeden, tek karşılık almadan onca yolu seni kucağımda taşıyorum hala söyleniyorsun." Dudaklarım can sıkıcı bir "o" şeklini almıştı. "Beni kucağında taşımadın ki," dedim şişeden bir yudum su içerken. Ağzının içinde kıkırdadı. "Taşımamı mı
Sayfa 388Kitabı okudu
Reklam
Her sanatçının her yapıtı daha mükemmel olabilir. Dikkatli okunduğunda, en büyük şiirlerde bile daha iyisi yazılamayacak pek az dizeye, daha yoğun hale getirilemeyecek pek az epizoda rastlanır ve hepsinin toplamının eriştiği kusursuzluğun daha üstünü mutlaka vardır. Günün birinde bunun farkına varıp da düşünmeye koyulan sanatçıya ne kadar yazık! O andan itibaren işinde neşe, uykusunda huzur haram olur. Gençliği anlayamadan elden gider, tatminsizlik içinde yaşlanır. Hem ayrıca, niye konuşuyoruz ki? Söylediğimiz şu üç beş kelimenin dile dökülmemiş hali, çok daha iyidir. Dünyaya sırt çevirmenin güzelliğine kendimi bir ikna edebilsem, ıstırap içinde, sonsuza dek mutlu olurdum !
Sayfa 400Kitabı okudu
"Kavanozlardan birini eline aldı. Gövdesine iliştirilmiş yapışkanlı sarı kağıda baktı. "Kanı az olanlar için. (: Tıp Bayramın kutlu olsun. (:" yazıyordu. Yüzü, bir insan ne kadar gülebiliyorsa o kadar çok güldü.
Sayfa 165 - Pukka Yayınları, OzanKitabı okuyor
...ne kadar çok severseniz sevin, insanın hiç görmediği bir yüzü yavaş yavaş unutacağını da anladım.
Reklam
Hayatınızın sorumluluğunu ne kadar alırsanız, o kadar çok kendinize saygı duyarsınız
" -Papaz Yitbercest bu kongrede(kahire misyonerler kongresi) serdettiği Yeni İslam konulu konuşmasında Avrupai tedris(eğitim)sisteminin müslümanları Hıristiyanlığa yaklaştırdığını anlattı. Bu satırlarda,Haçlı emperyalizminin müslümanlar arasında yanlış yol tutan şahısları yakalayarak hareketlerini övmek suretiyle şöhrete kavuşturmaya ve
Sayfa 141
Ne kadar hızlı yürürsek yürüyelim gene de ilerlemiyor gibiydik. Uzaklık kavramımı yitirmiştim. Düşününce, burası yürüdüğümüz ilk düz yoldu. Bu yüzden çok uzaktaki nesneler bile elini uzatsan dokunabilecekmişsin gibi yakın görünüyordu.
Doğan KitapKitabı okuyor
Sıradışılık arıyor insanlar, sıradanlıktan bıkmışlar çünkü. Peki sıradan addedilen şeylerin gerçekte ne kadar sıradan olup olmadıkları hiç düşünülüyor mu acaba? İki başlı bebekler doğduğu zaman hayret ediyoruz; bir insanın dünyaya gelmesi çok sıradanmış gibi... Bungee-jumping gibi uç sporları yapanlara hayret ediyoruz; tavanda yürüyen sinek basit bir iş yapıyormuş gibi... Belgesellerdeki hayvanlara hayret ediyoruz; sanki sokaklardaki kediler ve köpekler sıradanmış gibi... .. Ölüme hayret ediyoruz; yaşamak çok sıradan bir 'hak'mış gibi...
Reklam
yirminci yaşıma özel
ne çok şey biliyordu. yirmi yaşında bir genç kızın dünyası nasıl bu kadar geniş olabilirdi?
"Tanrım bu gece çok güldüm, En son ne zaman bu kadar eğlenmiştim acaba?" dedi.
Türkçedeki Kudüs'e dair metinlerin birçoğu "Kudüs'ün kutsallığını" ya da "Siyonizm'in ne kadar kötü olduğunu vurgulayan içeriklere sahip. Bunlar zaten üzerinde ihtilaf yaşadığımız meseleler değil. Kudüs'ün kıymetine veya Siyonistlerin imza attığı zulümlere dair hepimizin fikri aynı. Oysa, okuyacağımız metinlerin bize vermesi gereken şey, meselenin tarihsel arka planı ve "Nasıl başardılar?" sorusunun cevabı olmalı. Ki böylece bize de bir yol harita- sı çıksın ve yapmamız gereken şeylere ve tamamlanamız gereken eksiklere dair zihinlerimiz olgunlaşsın. Ömrümüz kısa, vaktimiz az, sorumluluklarımız çok.
Dünya onun için bir konak yeridir; daima kalacağı bir yer değildir. İlk konağı ana rahmi, son konağı mezar olan bir yolcudur. Ömründen geçen her yıl, her ay ve her gün, hakiki istirahat yerine kendisini yaklaştıran birer merhaledir. Herkes bu köprüden geçecektir. Hayat köprüsünü kurmakla zaman geçirip, gidilmesi icabeden yeri unutan akılsızdır. Akıllı o kimsedir ki, geçici olan bu dünyada yol azığından başka bir şeyle uğraşmaz, dünyadan ihtiyacı ve zarureti kadarına kanaat getirir. Bundan fazlası öldürücü zehirdir. Öleceği zaman bütün hazinelerin toprak altında olmasını ister. O halde dünya malı ne kadar çok toplanırsa, derdi ve ayrılık elemi o kadar çok olur. Kendi nasibi ise, kendine yetecek olandan fazla değildir. Diğerleri ise öbür dünya için günah ve vebâl olur. Ölüm zamanında can vermesi de o kadar zor olur. Bu, kazandıkları helâlden olduğu zamandır. Eğer haramdan mal ile para toplamışsa, bunun azap ve cezası çok şiddetli olur
Sayfa 367 - Bedir Yayınevi - 2015 OcakKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.