Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Tanrım, sana inanıyorum, inançsızlığıma derman ol. Tanrım, inanıyorum, inanıyorum; inançsızlığıma derman ol." Nafileydi, tamamen nafileydi. Sözleri sarf ederken bile beyhudeliklerinin farkındaydı ve hareketinden dolayı kısmen utanç duyuyordu. Kafasını kaldırdı. Tam o anda burnuna sıcak, kötücül bir koku geldi; son sekiz ayda unutulan
Sayfa 324 - Can YayınlarıKitabı okudu
Deli Kurt'ta Dil ve Üslup: Atsız'ın diğer tarihî romanlarında olduğu gibi bu romanda da dil son derece sade, üslup çok akıcıdır. Eserde kısa cümlelerle çok açık ve anlaşılır bir tahkiye üslubu kullanılmıştır. Tabii olarak diyaloglara da sık başvurulmuştur. Diyaloglar uzatılmaz, kısa konuşmalarla devam eder. Tasvir ve tahliller çok
Reklam
Bana bir yerden tanıdık geldi
Gerçekten de insanlar, genel kabul gördüğüne inandınidıkları bir fikri ne kadar saçma olursa olsun, kolayca benimserler. Emsal, hem düşüncelerini hem de eylemlerini etkiler. Çoban nereye götürürse oraya giden koyunlar gibidirler: Onlar için ölmek düşünrnekten daha kolaydır.
Sayfa 58 - Sel YayınlarıKitabı okudu
Çoğu zaman yorgun argın bir şekilde işten çıkıyoruz. Gündelik hayatın koşuşturmacası bizi hırpalıyor. Kendimizi değersiz hissediyoruz. Değersiz hissinin yanında bir de başarısız ve yetersiz görmeye başladığımız zaman ne kadar enerjimiz varsa bitip tükeniyor. Artık tek istediğimiz bir an önce eve gidip yatağın içine girmek ve oradan çıkmamak oluyor. Yatağa yattığımız anda düşünceler üşüşmeye başlıyor zihnimize. Başarısız olduğumuzdan, hatalar yaptığımızdan ve beceriksizliğimizden, herkes hızla yol alırken bizim bir arpa boyu ilerleyemeyişimizden bahsedip duruyor. İyice büzülüyoruz. Gerçekten değersiz hissediyoruz. Hissetmekle kalmıyor buna inanıyoruz. Hoş geldin depresyon... Bu durum bize bir yerden tanıdık geldi mi? Geldiyse şaşırmıyoruz çünkü depresyon artık grip kadar sıradan ve yaygın bir ruh hali. Hepimiz isteksiz, hepimiz düşük bir enerjiyle güne başlayıp günü bitiriyoruz. Kafamızda sürekli bizi eleştiren ve hiç susmayan sesler var. Onlara inanıyoruz. Mesela otobüsü mü kaçırdık. Bunu hep yaparız zaten çünkü beceriksizin biriyiz. Değersizin biriyiz biz. Bir şeyi hak etmiyoruz. Herkes ne güzel mutlu mutlu
Kitup
İlk ziyaretimde, aynı duyguları yaşamıştım⚘️
Şems-i Tebrizi'nin türbesi, daha evvel mezarlık olduğunu duyduğum Şems Parkı'ndaki Şems Camii'nin içinde yer alıyordu. Mevlana Hazretleri'nin türbesini gezdikten sonra burası, ne kadar da ihtişamdan uzak, sade ve mütevazı geldi. Gözlerden ıraktı, sanki saklanmıştı. Bahçe kapısından içeri adımımı atar atmaz, sebebini anlayamadığım değişik bir ruh haline büründüm. Daha evvel hiç görmediğim halde, çok tanıdık bir yerde gibiydim.
Tanıdık geldi mi?
Otoritelerden herkes korkuyordu çünkü özellikle itaatkârlığından şüphe ettiklerine karşı ellerinin ne kadar ağır olabildiğini bizzat görmüştük. Otoriteler korku salmıştı ve bu şöhretten besleniyorlardı. Kimse ne olduğunu görmüyormuş ya da kimin neden yaptığını hatırlayamıyormuş gibi pis işlerine devam ediyorlardı.
Sayfa 221 - İletişim Yayınları & 6. Baskı & 9. İlk GeceKitabı okudu
Reklam
Çok tanıdık geldi kıskanç insan da yerinde duramıyor ne kadar yazık...
Zombinin korkutuculuğu şuursuzluğundan geliyor; şuursuzluğun en belirgin işareti ise duramamaktır. Durup bir "ben ne yapıyorum?" diye düşünememek.
Haset, yıl olmuş kac hâlâ nasıl kudurtuyor yazık.Kitabı okudu
"İnsanlara merhamet eden beyler de vardı,adını bile anmaya değmeyecek köpek gibi zalimler de. Ancak hepsinden kötüsü köylülükten gelip de patron kesilen, pislikten çıkıp da prensliğe soyunanlardı! En çok böyleleri yüzünden kararırdı insanların yaşamı!"
MÜTHİŞ BİR TREN Kıraathanenin camları önüne oturmuşlardı. İki arkadaştılar. Nargilelerinin marpuçlarını emerek susuyorlardı. Zayıf olan, lülenin ateşini nargilenin kehribar ağızlığıyla düzeltti. Bir-iki nefes daha çekti. Marpucu sardı. Nargileyi önünden itti. Bu, yüzü karanlık, karışık bir adamdı. Kalın kaşları vardı. Bu kaşların altında
HAVUZ BAŞI Beyazıt Havuzu'nun kenarındaki kanepelerden birine oturmuş sizi bekliyorum. Yaşını almış bir adamın yirmi yaşındaki çocuk kederlerini, sevinçlerini yaşaması ne demektir, diye düşünüyorum: Belki, bir geç olma hadisesi. Belki de bir çeşit hazları, kederleri, çocuklukları uzatma temayülü. Ama bu uzayan yaz, kışın gelmeyeceğine alamet
360 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.