Kitapta geçen ve İslam coğrafyalarının Avrupa ülkeleri karşısındaki maddi zayıflığını anlatan şu cümle çok manidar. "Siz zengin olduğunuz için biz fakiriz" Bu cümle içinde Kapitalizm var, sömürgecilik var, emperyalizm var bir cümle ne kadar çok şey barındırabilirse işte hepsi bu cümleye sığabilir.
Manidar bir cümle…
Çiçeğin kıymetini balarısı bilir. Her arı çiçek kıymetini ne bilir!
Reklam
Gerçeklere güvenmiyorum yalanlara güvendiğim kadar.( Ne kadar manidar bir cümle…)
Önce yoldaş hakikatini bir de Musa(as) penceresinden bakalım
KUR’ÂN-I HAKÎM’DE EN GENİŞ ŞEKİLDE zikredilen kıssa, Hz. Musa’nın kıssasıdır. Birçok sûreye yayılan bu kıssanın en mânidar kesitlerinden birini ise, Hz. Musa’nın ilk vahye ve ilk mucizeye mazhar olduğunda yaptığı dua teşkil eder. Rabbinin hitabına muhatap olup asâ ve yed-i beyzâ mucizelerine mazhar kılındığı anda, yani Hâlik-ı Zülcelâl tarafından
Devrindeki Düvel-i Muazzama diplomatlarının Sultan II. Abdülhamid'in ustalıklı dış politikası hakkında sarf ettikleri sözlerin yüzlercesi arasında bir cümle son derece manidar gelir bana: Abdülhamid kurtlarla birlikte ulumayı bilen bir hükümdardı. İngilizcedeki ‘Kurtlarla birlikte ulumak' (Howling with the wolves) deyiminin kaynağı
Reklam
Wendel Johnson dermiş ki: “Lisaniyat lisanın ne olduğunu öğrenmekle başlar.” Kelâm, nutuk ve beyan kabiliyeti, öyle bir mevhibei ilahidir ki harflerden mürekkep birtakım şekillerde, kelimelerde veya gramerde değil, o lisanı konuşanların ruhunda, kelâm şuurunda gizlidir. Bir lisanı bihakkın bilmeksizin o lisan ile yazılmış cümleler, yahut fikirler anlaşılamaz; cümleler anlaşılmadıkça da kelimeler anlaşılamaz. Elbette bir lügatte kelimelerin birçok ma'nâsı bulunur; ancak, kelimeleri lügatlerde yazılmayan mecazi ma'nâlarda kullanma imkânları sınırsızdır. İnsanlar bir cümleyi birtakım yabancı kelimeler ile yazıldığı için anlamadıklarını zannediyorlar; aslında o cümle ile ifade edilen fikri anlamıyorlar; önce kelimeleri degil cümleyi anlamak gerekiyor. Cümle muhtelif kelimelerin farklı ma'nâlarındaki kesreti top yekün ve mânidar bir vahdet içre cem eden bir bütündür; bir nizamdır; yalnızca birtakım unsurların cümlesini bir araya toplayan bir topluluk değil, bütün unsurları kalbin rü'yeti ile bir mani-i vahdete irca eden yani bir ma'nâsı olan bir bütündür. Müfid bir ma'nâdan mahrum olan kelimeler bir cümle teşkil etmezler. Ma'nâsı anlaşılmayan bir cümlenin içindeki kelimeler dahi, biz kelimeleri bildiğimizi farz etsek dahi, bize yabancı kelimelerdir; onları anlayamayız. Tabii anladığımızı zannedebiliriz; bölük pörçük ve sathi bir anlayış, anlamak sayılırsa...
KURTLARLA BİRLİKTE ULUMAK
Devrindeki Düvel-i Muazzama diplomatlarının Sultan II. Abdülhamid'in ustalıklı dış politikası hakkında sarf ettikleri sözlerin yüzlercesi arasında bir cümle son derece manidar gelir bana: "Abdülhamid kurtlarla birlikte ulumayı bilen bir hükümdardı." İngilizcedeki 'Kurtlarla birlikte ulumak' (Howling with the wolves) deyiminin kaynağı
Sayfa 99 - Timaş Yayınları, 25. Baskı
Önsöz
2000 yılının Şubat ayıydı. Soğuk hava kararmış, sulusepken yağan kar, tipiye dönmüştü. İstanbul’un Cihangir’inde, ikinci romanım Cimri Kirpi üzerinde çalışıyordum. Telefon çaldı. Arayan Metin Kurt’tu. İtalya’da oynanacak Roma-Galatasaray, Avrupa Şampiyon Kulüpler Şampiyonası maçını seyretmek için Şişli’de bir birahaneye davet ediyordu. Maç
12 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.