Sadakat çölde bir inci tanesidir.
Ömür boyu seni seveceğim diye yola çıkanlar, Göz açıp kapayıncaya kadar yoldan çıktılar. -Aşk bizim neyimize kalk gidelim gönül, ne kadar az sadakat var...!- . Bu hayatta bitmeyen bir şey olduğuna, kimse beni inandıramaz Bir faniye inanırsın: önce göklere çıkarırsın, uğruna ölesin gelir. Sonra inandığınla sınanırsın, kumlara gömesin gelir.
Kardan Atlar Çekiyor Buzdan Tabutları
bazen vatan… bazen bir gaye-yi hayâl uğruna kardeş kardeşi vurmuş, insan insanı boğmuş insan kanında. henüz bıyığı terlememiş bir oğul getirmişler bembeyaz kefeniyle, elleri ayakları yok, kurşun yarası kızıl karanfil gibi açmış alnında delikanlılara ölümü hiç yakıştıramadım…! . hiroşima ne ki, bütün gönderip parçaları gelen oğlu yerine ölmek isteyen ana yüreğinin yanında düşündüm, şu deniz hangi ananın gözyaşı, bu insan çölünün ortasında . hangi buluta baksam çığlık yağıyor hangi ananın kapısını çalsam… acı biriktiriyor, ölüm sağıyor oysa hangi ana günahkârdır, cennet ayağının altında? analara ölümü hiç yakıştıramadım…!
Reklam
Elinde ne varsa harcıyor. İnancı uğruna Fedakarlığa hazır. Zenginler yoksulluğa razı Nâzım’sa kararlı: “Her şeye hazırım Gerekirse hapiste yatarım.
Gerçekten acı çekmiş olabilirsiniz, ancak kendi acılarınıza hiç de saygı duymazsınız. Samimiyetiniz var olabilir,ama tevazudan eser yok; ufacık bir gösteriş uğruna gerçeği şova, utanca dönüştürüyor, piyasaya sürüyorsunuz... Gerçekten bir şey söylemek istiyor, ama korkudan son sözünüzü saklıyorsunuz, çünkü bunu ifade etmeye yönelik bir çözümünüz yok, sadece korkak bir yüzsüzlüğünüz var. Bilincinizle hava atsanız da sadece tereddüt ediyorsunuz, çünkü aklınız çalışıyor olsa da kalbiniz, ahlaksızlıktan kararmış, oysa temiz bir kalp olmadan tam ve doğru bir bilinç geliştirme olmayacaktır. Üstelik ne kadar mudahaleci, ne kadar ısrarcı ve ne kadar da şebeksiniz! Yalanlar, yalanlar ve yalanlar!
Yeryüzü Aşkın Yüzü
Aşksız ve paramparçaydı yaşam bir inancın yüceliğinde buldum seni bir kavganın güzelliğinde sevdim bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek! Aşk demişti yaşamın büyük ustaları
Kötü ne? İyi ne? Neyi sevmek, neden nefret etmek gerekiyor? Ne uğruna yaşanmalı ve ben neyim? Yaşam ne? Ölüm ne? Hangi güç her şeye hükmediyor? Bütün bu sorulara verilecek tek bir cevap vardı ve oda hiç mantıklı değildi: Öleceksin ve her şey bitecek, Öleceksin ve her şeyin cevabını öğreneceksin, ya da soru sormayı bırakacaksın . . . 
Sayfa 518 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları Hasan Ali Yücel Klasikleri VI Basım 1.CiltKitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.