Yaşam ve ölüm 2
Ölümün farkında olmadan yaşadığını anlamak olanaksız, diye düşündü. Yaşamanın ne muhteşem ve garip bir şey olduğunu düşünmeden ölümü düşünmek de olanaksız. Jostein Gaarder, Sofi’nin dünyası
Ölmekten korkuyoruz; ama asıl problem "bir yaşamımız var mı?" Bir yaşama sahip olmak ne demektir, bunu biliyor muyuz? Yaşamın ufkuna ve derinliğine sahip miyiz? Yaşam kadar yalın, yaşam kadar olduğu gibi olma cesaretine sahip miyiz? Ölmekten korkuyoruz; çünkü tıpkı ölüm gibiyiz.
Reklam
Yaşam ne denli gecikirse geciksin, Ölüm hep zamanında gelir- ölüm gecikmez. .............. Yaşayabileceklerimiz, eninde sonunda, doğum günlerimizdir-ölüm günlerimiz değil. oruç aruoba
Dünyalar arasında bir ruh taşıyan Rahibe Siren. MÖ 480 dolaylarında Xanthus, Türkiye'den Likya mezar kabartması. Ölüm Kapısı Ölüm anında, insan ruhu ters bir gebelik yolculuğuna başlar, gebelik aşamalarından geçerek bilinçsiz dişil zihnin en derin ilkel köklerine iner ve bu sayede Büyük Ana'nın Dünya Rahmi ile tekrar birleşir. Oradan,
Hastanede ölümle yaşam arasında bocalarken ve soğuk tavanlara boş boş bakarken hayatın ne kadar anlamsız olduğunu fark ettim. Meğer bizler dünyanın dertleriyle boğuşurken ölümü ve tanrıyı çok sık unutuyormuşuz. Oysa tanrı varken çaresizliğin, ölüm varken hayatın hiçbir önemi kalmıyor. Artık anlamsız şeylerle dertlenmek ve başkalarını dertlerimle boğmak yerine içime sinmese bile yaşamda bana biçilen rolü en iyi şekilde oynayıp ulaşamadığım arzular için üzülmeyi bırakacağım. Ne kadar zorlasanız da bazı şeyler olmayınca olmuyor.
Maksim Gorki
“Neden yaşıyorsun? Hiç sordun mu? Şu anda neden yaşıyorsun? Neden her sabah kalkıyorsun? Neden tüm güne yeniden başlıyorsun? Ve sonra yeniden, yeniden? Bu tekrar neden? Sebep ne? Şu anda, neden yaşadığına dair bir sebep bulamıyorsun. Bir şey bulsan da geleceğe dair olacak… Bir şeyin olacağına dair bir umut; bir gün ‘bir şey’ olacak. O günün ne zaman geleceğini bilmiyorsun; ne olacağını bile bilmiyorsun… Ama bir gün ‘bir şey’ olacak ve bu yüzden yaşamaya devam ediyorsun, hayatını sürdürüyorsun. İnsan yalnızca umut içinde yaşar ve bu yaşam değildir; çünkü umut demek düş demektir. Burada ve şu anda yaşamadığın sürece canlı değilsin. Sen, Ölü bir ağırlıksın ve bil ki! Tüm umut ettiklerini yerine getirecek o yarın asla gelmeyecek. Ölüm geldiğinde, ancak o zaman artık yarın olmadığını, artık erteleyemeyeceğini fark edersin; o zaman hayal kırıklığı yaşarsın, aldatıldığını hissedersin… Ama kimse seni aldatmadı; bütün bu kargaşanın sahibi sensin...Yaşamdaki bütün kargaşanın evet, insanın kendi eylemsizliğinde olduğunu ikinci aşamanın ancak karşı bir eyleme geçmekle olacağını söyler büyük bir tahrikkarlıkla..."
Reklam
Dialog
Dialog Nasıl net gözlem yapa biliriz? Olanları bir birinden nasıl ayıra biliriz? Doğru,yanlış nasıl kolay anlarız? Nasıl nura ulaşıb yalnışdan arınırız? Derler insan çözülmez kutu bağlı. Açılmaz bu kutunun hiç bir zaman sırları.
Sensizken( Kendimden)
Senden başka her şeye kör gözlerim Seninleyken bile seni özlerim Resmine dalıp giden gözlerim Yüreğimden kan akıyor sensizken Vuslatın gönlümde bahar yelidir Hasretin gözümün akan selidir İlin köyün gönlümün başkentidir
Doğum, yaşamın başlangıcıdır. Bir insanın dünyaya gelmesiyle birlikte, yaşam serüveni de başlar. Yeni doğan bir bebek, dünyayı keşfetmeye, büyümeye ve öğrenmeye başlar. Yaşam, keşiflerle, deneyimlerle, sevinçlerle ve zorluklarla dolu bir yolculuktur. Her anıyla öğrenir, büyür, değişiriz. Yaşam, bazen bize güzellikler sunar, bazen ise bizi sınar. Ölüm ise yaşamın doğal ve her canlının yaşam döngüsünün bir parçasıdır. Ancak ölüm, sadece bir son değil, aynı zamanda yaşamanın devamıdır. İnsanların ardında bıraktığı miraslar, hatıralar ve etkiler, onların ölümsüzlüğünü sağlar. Ölüm, her hikayenin son cümlesidir. Ama ölüm, yaşamın sonu değil, hikayenin sonudur; ve fakat hikaye, ölümsüzdür. Ancak ölümün ardında bıraktığı anılar, izler ve etkiler sonsuzluğa uzanır. Ey kara toprak, şimdi aldın onu? Yüreğimizde yangın, gözlerimizde yaş oldu. Güneş düşerken ufuklara, o bir daha doğmayacak mı? Sesini duyamayacak mıyız artık, o güzelim tınıyı? İnsanın ruhu, bir şekilde yaşamaya devam eder; sevdikleriyle, hatıralarıyla, eserleriyle. Her ne olursa olsun, ölümün karanlığıyla yüzleşmek insana yaşamın değerini hatırlatır. Çünkü ölüm, yaşamın ta kendisidir; ikisi birbirini tamamlayan, birbirine karışan birer parçadır. Ve belki de ölüm, insanı gerçekten yaşamaya davet eden en derin sırdır... Keşke hiç kimse ölmese.... 😔
''Yaşam ne denli gecikirse geciksin, ölüm hep zamanında gelir ölüm gecikmez.''
Oruç Aruoba
Oruç Aruoba
Reklam
''Yaşam ne denli gecikirse geciksin, ölüm hep zamanında gelir-ölüm gecikmez.''
Bence hayata sonuç odaklı bakmamak lazım. Bana göre akış ve yolculuk hayatın özüdür. O an orada ne yaşıyor ne hissediyorsan mesele odur. Yaşam ve ölüm dengesi için de durum aynıdır. Hayatını huzur ve güven içinde yaşayamadıktan sonra cennetle ödüllendirilmişsin, ne anlamı var...
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.