Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Hayır, özgür değilsin," dedi. "Senin bağlı bulunduğun ip, öbür insanlarınkinden biraz daha uzun; hepsi bu kadar! Senin patron, uzun ipin var, gidip geliyor, kendini özgür sanıyorsun. İpi koparmadın mıydı da..." Zorba'nın sözleri, içimdeki açık bir yaraya dokunup acıttıkları için inatla, "Bir gün koparacağım!" dedim. "Güç, patron, çok güç! Bunun için delilik gerek, delilik, duyuyor musun? Ya hep ya hiç! Ama sende beyin var ve seni bu yiyecek. Aklın bakkal senin, defter tutuyor, bu kadar verdim, bu kadar aldım; kâr şu kadar, zarara bu kadar diye yazıyor. Yani, iyi bir sahip, her işi sermiyor, her zaman arkayı kolluyor. Hayır, ipi koparmıyor rezil, onu sıkı sıkı elinde tutuyor, kaçırırsa mahvoldu demektir zavallı, mahvoldu demektir! Ama, ipi koparmadıkça, hayatın ne tadı vardır, söyler misin bana? Papatya papatyacıktır; rom değil ki dünyayı altüst etsin!"
Sayfa 336 - Can YayınlarıKitabı okuyor
Günebakan Tarlası
Dedesinin büyük ayaklarına bakıp böylelerine ne zaman sahip olacağını hayal etmeye çalışırdı. Bilmezdi onlar büyüyünce kalbinin küçüleceğini.
Sayfa 43 - Dergah YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Santur mu? Demedik mi patron? Santur keyif ister. Bir ay sonra, iki ay, iki yıl sonra çalacağım belki; ne bileyim ben!.. O zaman da, bir daha buluşmamacasına ayrılan iki insanın şarkısını söyleyeceğim.
Sayfa 335 - Can YayınlarıKitabı okuyor
"George dikkatlidir. Başına hiçbir iş gelmez. Bugüne kadar hiç yaralanmamış, çünkü çok dikkatli." "Her neyse, sen yalnızca öyle olduğunu farz et, dönmeyeceğini düşün. O zaman ne yaparsın?" Lennie'nin yüzü korkuyla büzüldü. "Bilmiyorum," dedi. Sonra, "Hey, söylesene sen ne yapmaya çalışıyorsun?" diye bağırdı. "Bu doğru değil ki. George'un yaralandığı doğru değil." Crooks onun üstüne gitti. "Ne olacağını söyleyeyim mi? Seni tımarhaneye koyarlar. Boynuna da köpeklerinki gibi bir tasma geçirirler."
Irmaklarından şaraplar akacak' diyorsun Cennet-i alâ meyhane midir? 'Her mümin'e iki huri' diyorsun Cennet-i alâ kerhane midir? Beni özene bezene yaratan kim? Sen Ne yapacağımı da yazmışsın önceden Demek günah işleten de sensin bana O zaman nedir o cennet cehennem? Kim senin 'yasa'nı çiğnemedi ki söyle? Günahsız bir
"Bir şeyi saklamak istiyorsan, onu ortada bırak" der eskiler. Yazdıklarımı okumasın diye, şiirlerimi onun hiçbir zaman okumadığı şiir kitaplarının sayfalarına yazdım ben şairlerden özür dileyip. Bir köşeye kıvrılır benim dizelerim, az kayın öteye diye rica minnet. Kime yazıyorsun bunları dediğinde, hiçbir cümlede kendine rastlamadığında,
Reklam
Her işimiz ters gittiği zaman, ruhumuzun karşı koyuşu ve değeri olup olmadığını denememiz ne mutlu şeydir!
Sayfa 327 - Can YayınlarıKitabı okuyor
“Efsaneler her zaman abartılarla doludur ve daima taraflı olmuştur. Aşk ise bir hikâyeyi akılda kalır kılmanın en dolambaçsız yoludur. Ne duyduysan bilmeni istediklerini duydun.” Daha ciddi bir hâl aldı. “Bu diyar kızım, bir kadının başkaldırısını kaldıramayacak kadar küstahdır. Ve cesareti kırmanın en tabii yolu da o yolda gidenlerin nasıl yolda perişan olduklarını anlatmaktır.” Sözleri kemiklerime kadar işledi ve sadece kelimeleri bile daha önce bu diyarda kimsenin yapmadığı kadar irkilmeme neden oldu. “Doğrusu dört yandan kuşatılmış olduğumdu. Ateş Krallığı’ndan ilk kez benim kadar ileri giden bir önce gördüler. Kendi krallığım bile beni durdurmak istedi. Çünkü bir kez öne geçeni herkes takip eder. Aşk bir masaldır, seçilecek tek şey kiminle işbirliği yapacağın diğer bir deyişle kiminle günah işleyeceğindir.” Bir şeyin altını çizmek isteyen gözleri kısıldı. “İblis tahtını su üzerine kurar.”
Sayfa 167Kitabı okudu
ikimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar şu aranıp duran korkak ellerimi tut bu evleri atla bu evleri de bunları da göğe bakalım falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım inecek var deriz otobüs durur ineriz
Bazen tüm dünya başkalarını hiç düşünmeyen, herkesi ken­di çıkarları için kullanmaya çalışan insanlarla doluymuş gibi görünür. Sanki onların ihtiyaçları herkesinkinden daha önem­lidir ve başkaları derhal bunları karşılamalıdır. Büyük resmi göremiyor veya önceliğin neden kendileri olmadığını anlamı­yor gibidirler. Her ne kadar çocukça beklentilere giriyor olsa­lar da, bunlar karşılanmadığı zaman büyük bir öfkeye kapılır veya acınacak bir umutsuzluğa düşebilirler. Çoğu zaman du­rumu daha da kötüleştirmemek için bu insanlara teslim oluruz.
Sayfa 14 - Kuraldışı Yayınları
Reklam
İşte size başka bir imge. Röntgenciyi çok yoğun bir ana caddedeki XXTV kamerası olarak da düşünebilirsiniz. Kamera olan biten her şeyi görür, ama olan bitene ne karışır ne de “Hey, büyük burunlu adam, o ceketin içinde çok komik duruyorsun,” diye bağırır. Sadece izler. Aslında, onun büyük burnunu ve ceketini izleyen bir insan yoktur. Kamera sadece izleyen ve lazım olur diye kaydeden aptal bir makine parçasıdır. Bu makine sadece izler, yargılamaz ya da eleştirmez. Bu küçük cansız makinenin insanlar üzerindeki etkisini biliyor musunuz? İnsanlar daha dikkatli hareket ederler. Akınızda ya da vücudunuzda olan da aşağı yukarı aynıdır. Ne kadar tarafsız izlersen ve gördüğün şeyi olduğu gibi kabul edersen, aklın ve vücudun o kadar çok dikkatli hareket eder. Tabii ki daha iyi hareket etmesi gerekmez, düşünce suçlarının görüntülerine bakacak bir MI5 yoktur. Fakat Röntgenci vasıtasıyla düşüncelerini ve duygularını olduğu gibi kabul ettiğin zaman, her şey yavaş yavaş durulmaya başlar. Deneyin ve kendiniz görün.
Türk Fırtınası diyor ki;
TÜRK DEVRİM BAYRAMI Açmaz solan çiçekler bir daha, yeniden dal verir devrim gibi çiçeklere ağaçlar Mevsim hangi bahar? Soldurdu zulmü sonbahar Hıdırellez günü devrim tohumu ile dal sürdü sevgiye ilkbahar Zulüm uzun sürerse insanın yüreğini soğutur Biri insanlık adına çıkar insanlığın yüreğini ısıtır Yürek meydanına çıkan her insan devrim bayramı* ne zaman diye sorar Önder Karaçay * Her yıl 21 Aralık TÜRK DEVRİM BAYRAMI olarak kutlanacak. İnsanlığı kurtaran son ibret Mahşer Tufanı ve canlı ölüler ibretini yaşatmak için susuz denize kitap kılıklı gemim baharın başladığı gün şer denizine indi. Ve ibreti yaşattı.
"Ne zaman o sokağa yolum düşse şimdi, Ayaklarım geri geri gider. Evler cansızdır elbet, insanlar vefasız, Komşumuz başkalarına komşuluk eder."
Siyasetçileri anladım, çözdüm demeyin. Her zaman bir taraflardan alengirli işler yapmayı bulurlar. Mesela tahmin edeceğiniz bir kişinin İsrail hükümeti demek yerine netenyahu hükümeti demesi gibi. Bakalım ne olduğunu çözen çıkacak mı?
Bizim ne zaman yüzümüz gülecek ya
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.