Kafka'nın babasına yazdığı mektup baştan başa bir iç dökme aslında. Sakladığı acılarını haykırışı,çocukluktan yetişkinliğine kadar her dönemde güçlü bir otorite olarak karşısına çıkan babasına serzenişleri.
Babasının istediği gibi, daha da önemlisi Kafka'nın da kendisini görmek istediği gibi bir birey olamayışının sebeplerini, babasının kişiliğinde,ruhunda açtığı onulmaz yaraları kağıda aktarışı.
Bu kitap her anne babanın hatta eğitimcinin dersler çıkarması gereken noktalarla dolu. Çünkü çocuk yetiştirmek çok hassas bir görev. Bu görevi layıkıyla başaramamak tamamlanmamış bireyler yetişmesine sebebiyet verir tıpkı Kafka'da olduğu gibi. Her çocuk bir bireydir ve hep çocuk kalamaz. Bir yetişkinin kendi duyguları,istekleri olacaktır. Geleceklerini ebeveynlerinin değil kendi isteklerinin doğrultusunda çizeceklerdir.
Ebeveynler çocuklarına eğriyi doğruyu, iyiyi kötüyü öğretmek, aile terbiyesi ve görgüsünden mahrum bırakmamakla görevlidir elbette fakat terbiye etmenin de bir usulü,inceliği vardır. Çocuğumuz dahi olsa en nihayetinde hayat herkesin kendi seçimlerinden ibarettir.
"Ruhumda oluşan değersizlik duygusunun en önemli nedeni senin üzerimdeki etkindi.Halbuki beni biraz olsun yüreklendirmeni,bana arkadaşça davranmanı,üzerinde yürüyeceğim yolu bana açık tutmanı beklerdim.Sense -doğru olduğuna inandığın yolda yürümemi istediğin için- bana engeller çıkardın."
"Ben karşında özgüvenini yitirmiş,kendini hep suçlu sanan bir çocuk olmuştum."
"Sen bu yaşımda da beni ruhumdan yaralıyordun,hem de çok derinden."