Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsan, insanlığını yavaş yavaş şöyle yitiriyor: Hiçbir vakit yaptıklarının karşılığını görmeyerek. Bir kedi, başı okşandığında gözlerini kısıyor; güneş batınca suladığımız fideler bir gün çiçek açıyor fakat insan... İnsan öyle mi? Marjan Kamali, "Bazı insanlar neden ruhumuza yerleşiyor, boğazımıza düğümleniyor, zihnimize kazınıyor?" diye
Kardelen /✍🏻Hayrullah Paşalıoğlu Bu bendeki bir dert ki, anlatamam kimseye Kulak verip de beni dinler misin kardelen? Sardı tüm benliğimi, mecalim yok gülmeye Sende benle ağlayıp, inler misin kardelen? Mis gibi sıla kokan eş, dost mektuplarında Taze güller yeşerir eski anılarında Hatıralarla dolu gurbet akşamlarında Hasret denen türküyü söyler
Reklam
Beni tanıyor musun sahi, Ya da beni ne kadar tanırsın ki sen Hangi karanlık geceyi paylaştın benimle söyler misin Hangi acılarımla harman oldun Kaç damla gözyaşımı sildin ellerinle Başını yasladın mı göğsüme benim, “Üzülme, geleceğim” dedin mi “gözlerimin içine bakıp” Beni tanıyormuş! .... Hadi canım! .. *** Beni tanıyor musun sahi, Ya da beni ne
Şen Bilim
Bu boğucu, iç karartia havanın, yaşamın avuntusu çiydir. Şair, kendinin ar- dındadır, kendine varamamanın, kendine yalan söylemek zo runda oluşunun acısıyla, kendinin, kendisiyle aradığı hakikatin ardındadır. Hakikatin ardında, onunla sevişmek, onunla evlen- mek için. Ulaşamayacağını bile bile arayan: Delidir şair. Işıltılı. parlak, renkli
Yazarken
Düşünüyor insan yazarken- gerçekten bunları benden başka okuyacak kimse var mı diye. Yani laedri olarak gönderebilirim tabii ki her daim dünyaya, ama benim altımda benimle alay etmeden okuyacak, benim yazdığımı bilecek... İşte burada duraksıyor insan. Etrafta başkaları da varken yazmak çok garip değil mi? Sanat sanat içinse yazmak da benim için
Faik Baysal
Muharrem Dayanç
Muharrem Dayanç
: "Türk edebiyatında en çok ilgimi çeken bahislerden biri “yazarlar ve anneleri”dir. Konu bu kadar genel değil elbette bahsi biraz daha daraltarak söylemek gerekirse “küçük (hatta çocuk) yaşta annesini kaybeden yazarlar”dır. Başlangıçta Tevfik Fikret (12), Ahmet Hâşim (7), Yahya Kemal (13), Ahmet Hamdi Tanpınar (14), Ziya Osman Saba
Reklam
Sana anlatacak çok bi şeyim kalmadı artık dönsen ne olur? Bizi yan yana getiremeyen bu sokaklara tekrar sövsem ne olur? Bana nefretle bakan gözleri gülümsüyorken görsem ne olur? Hiç bi zaman sevilmedim ben, senin kalbinde ölsem ne olur? Ben zaten karanlığım sana güneşli günler vaad etmiyorum Dünyayla barışsam ne olacak ben daha kendimi affetmiyorum Sana yürüdüğüm yolların içinde kayboldum ama kaybetmiyorum Eski güzel günlere dönemeyiz artık bundan bahsetmiyorum Kapına kadar geldim çok kez lakin tekrar sana gelemezdim Beni hep kaybetmeyi seçtin neden kazanmayı hiç denemezdin İnecek bir durağım kalmadı kaptan gideceğim hiç bi yerim yok Ben zaten çok yol yürüdüm sensiz, kalmadı geçmediğim yol Mayıslar da sonsuza dek yaşamak zaten tek sana yakışırdı Pişmanlığım her sene koşup da bi türlü kalbine varamayışımdır Senden yana zarar ettim umarım ben sana kâr kalmamışımdır
Annem İçin
Öldükten beş gün sonra geldin rüyama. Babaeski’deki eski evin oradasın. Hayır gelin çıktığın ev değil, diğeri. Biz çocukken her yazları kardeşlerinle, kuzenlerimle bir araya geldiğimiz eski mezarlığın oradaki ev. Evin bahçesine çiçekler ekilmiş. 20 li yaşlarındasın. Sanırım hiç evlenmemişsin. Bahçedeki çiçekleri suluyorsun. Çok mutlusun. O kadar
"Yatağın içinde, hiç bir şey yapmaya cesaret edemeden korkuyorum. kafka’nın korkusu gibi değil; insanın evrendeki hiçliğiyle ilgili bir korku değil. anlamsız bir korku. zavallı bir böceğin vücudunda duyduğu ve anlamını bilmediği bir korku. bitkisel bir korku. Beni korkutan bu yaşama içgüdüsünü göğsümden söküp atabilsem, ben de çekinmeden,
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.