Size bir sır vereyim mi?
Yaşamak çok güzel...
Sabahları uyanmak,
Nefes almak çok güzel.
Tam kıvamında demlenmiş çay, sevdiklerinle
Sıcak poğaça
Bir de
Yeni uyanmış bir çocuğun yanında olmak
Çok güzel.
Size bir sır vereyim?
Evren çok güzel,
Görünenin önü, ardı
Renkler, sesler
Çok güzel.
Ateş ve toprak,
Su ve hava,
Ağaçlar ve hayvanlar
İnsan olmak çok güzel.
Sarılmak
Darılmamak
Sevmek ve yermemek
El ele tutuşmak, dans etmek
Aşka düşmek çok güzel.
Ne yapmalı soru? Öyle ya da böyle yaşamak gerek, yüreğini lime lime eden görünür ve görünmez dar boğazların arasından geçmek, uykusuz gecelerin azabını yaşamak, sıkıcı havalarda günlerce nefes almak, ayakları takılana ve gözleri kararana kadar koşturma içindeki ve niyeyse hep aceleci silik yüzlü kalabalıkların arasından ilerleyip otomatik bir vurdumduymazlıkla itilen ve hiçbir yere açılmayan kapılardan geçmek gerek. Anılara ve ileriye dönük teskin edici bakışlara inanmadan yalnızca iradesiz hareketlerle gün ve gün avarelik ederek öyle ya da böyle yaşamak gerek
Yaşamak hakkı sadece ölülerin mi elinden alınmıştır? Yarım kalan hikâyeler niçin sonsuzluğa sarkar? Nefes almak kafi gelir mi,bir hikayeye sahip olmak için? Birine yeni bir yaşam vermek bir ölüye can vermekten neden daha zor?
Yaşamak sadece nefes almak değildi.
Susmamak haykırmak, benzeşmemek farklılaşmak, farkındalıklara dokunmaktı. İçinde bir yerlerde ışıkları açıp dans etmekti ruhunla, doğayla sevgiyle.
Oksijen Eksikliğinin Belirtileri
* Yorgunluk, ajite hissetmek
* Yüksek irtifada yaşamak
* Panik atak
* Çok düşük veya yüksek nabız
* Anemi
* Astım
* Çarpıntı
‘Yolculuk’ adını verdiğim hayatta başıma gelmeyen kalmadı. Ölümcül hastalıklar, kederler, tehlikeli sıçrayışlar, atlayışlar, düşüşler, kalkışlar, şahlanışlar... Her koşulda canlı kalabilmeyi öğrendim, müdanasız bir duruşla hem. Hayata rağmen yaşamak, inatla yaşamak gerektiğini öğrendim. Sonsuz kere kendini tekrarlayan, hep aynı olan zamana dirençle meydan okumak gerektiğini. Aşksız, nefretsiz, öfkesiz, cinnetsiz. Yaşamın sadece nefes almak olduğu..