Basiret, şimdiye kadar anlatıldığı üzere insanın nefsi emmare, levvame. mülhime ve mutmainne seviyelerini geçtikten sonra Allahu Zülcelal'in insana takdir etmiş olduğu Mürşid'inin izni ve medediyle beraber kendisine verilmiş olan bir hakikattir. Bu hakikat nefsi mutmainneye gelmeden önce de görülebilir. Ancak bu dar kapsamlı olur. Dar olsa da o kapsam, insanın şahsı manevisini nefsin mertebelerinden kurtarması için ona verilebilir. Yani insan nefsi emmaredeyken bir rüya görür, bir ses duyar, bir görüntü görür, bir zuhurat görür ve kendi halinden utanır. Bu hal onu nefsi levvameye taşır. Ancak hakiki anlamda bir basiret ve fütuhat gözü Cenabı Hakk'ın takdiriyle mutmainneden sonra mürşitlerin ve büyüklerin izniyle ve onların bu hakikati çizmesiyle mümkün olur.
Sayfa 131 - Ya BasirKitabı okudu
Nefis ve Nefsin Terbiyesi
Müberra dinimiz İslâm'ın ayırt edici vasıflarından biri de, in. sanı olduğu gibi, yani gerçek kimliği ile kabul etmesidir. Beşer tabiatında bulunmayan şeyleri ona suni bir şekilde yüklememesidir. İslâm dini bu anlayışla insanoğlunu terbiye etmeyi amaçlamış, onu fıtri yapısıyla yücelikler arasında bocalatmamıştır. Bu gayenin gerçekleşebilmesi
Reklam
Refah ve konfor günümüz insanın nefsi emmare yolunda düştüğü sonsuz uçurumdur.
Binâenaleyh bu nefsi emmâre sahibinden iyilik güzellik beklemek muhaldir. Yılandan ve zehirden şifa beklemeye benzer.
tevhid, nefsi emmare hastalığının yegane devası, şifası ve kurtarıcısıdır.
Reklam
Nefsin İki Çeşidi!..
~•~ ...vuslat yolculuğuna çıkmayıp, haz imkânlarını kucağına alıp kendini batıran nefse, Nefsi Emmâre; bu yolculuğa çıkıp imkânlarını ayaklar altına alarak bencillik yapmadan HAKK limanına erişenlere de ‘Nefsi Kâmile’ ya da ‘Nefsi Sâfiye’ denir. ~•~
🌱 NEFS 🌱 ⁠●⁠ Çok kıymetli olmak, cimrilik etmek, haset etmek, nazar etmek, kadın âdet görmek, layık görmemek anlamlarındaki "n-f-s" kökünden türeyen nefs (çoğulu, enfüs ve nüfüs) sözlükte ruh, can, akıl, insanın şahsı, bir şeyin varlığı, zatı, içi, hakîkati, beden; ceset, kan, azamet, izzet, kötü söz, bir şeyin cevheri, arzu ve istek
Gördüm
Çağlar hiçbir çığır açmamış dünyada. Mevsimler aynı mevsim, yılın döngüsü aynı. Araçlar değişmiş olsa da amaçlar aynı. Akıl tekamül mü etmiş, Nefsi emmare neden aynı. Ölümler gördüm, felâketler. Emeği sömürülen işçiler, doymak bilmeyen zenginler. Firavun gibi Amerika, Karun gibi İsrail gördüm. Ama ne Musa ne İbrahim gördüm bu zamanda. Esaret
464 syf.
·
Puan vermedi
·
3 saatte okudu
Son zamanlarda okuduğum en akıcı roman, erkek yazar gözünden kadın okumayı her zaman tuhaf bulmuşumdur. Anlayamadığım bir sevgi açlığı, aklanamayacak ve açıklanamayacak histerik tavırları ve bitmek bilmez istekleri ile Madam Bovary dönemi için çok önemli bir roman karakteri olsa dahi; gerçeklikten çok uzak görünüyor bana. Mükemmel aşk arayışı ve zihnindeki tanrılaştırılmış aşkı hiçbir muhatabında bulamamaması histerisini giderek arttırdı. İdrak edemediğim ise psikopatolojik olarak incelemeye değer bir öyküsü olmaması. "Bu kadın neden böyle oldu?" Sorusuna yanıt vermiyor kitap. Burjuvazi olma hevesi, para ve güç sarhoşluğu, haz ve şehvet düşkünlüğü... Ama neden? İşte orası yalnızca nefsi emmare...
Madam Bovary
Madam BovaryGustave Flaubert · Martı Yayınları · 201732,9bin okunma
Reklam
İkinci Misal: Bil ki! İnsan bedeni bir ülke, akıl da o ülkeyi idare eden bir hükümdar gibidir. Onun zahirî ve bâtınî olan idrak organları da askerleri ve yardımcıları gibidir. Azaları ise muhafızları gibidir. Diğer taraftan şehvet ve öfkeden teşekkül eden nefs-i emmare ise kralın ülkesinde kral ile mücadele eden, halkını yok etmek isteyen düşmanı gibidir. Onun bedeni ise bir hudut şehri, nefsi ise sınır boylarında yerleşmiş muhafız gibidir. Eğer bu muhafız düşmanla çarpışır da onları hezimete uğratırsa, düşmanı istenilen şekilde tahakküm altına alırsa kralın huzuruna döndüğü zaman övgü ve iltifat görür. Nitekim Allah (cc) şöyle buyurmuştur. “Allah, malları ve canları ile cihat edenleri, derece bakımından oturanlardan üstün kıldı.”* Ancak nefis sınır boyundaki şehri kaybeder, görevini ihmal ederse yerilir, Allah katında ondan intikam alınır ve Kıyamet günü ona şöyle denilir: “Ey kötü muhafız! Eti yedin, sütü içtin, yitirdiğini bulamadın, kırığı onaramadın. Bugün senden intikam alacağım!” Bu mücahedeye işaret eden şöyle bir hadis vardır: “Küçük cihattan büyük cihada döndük.”** *Nisa suresi, 4:95. **Hatîb el-Badâdî, Tarihu Bağdadi, 4587
Helâk etmez bir iki darb-ı zikr emmâre-i nefsi O bir tünd ejdehâdır kim nice cellâddan kalmış İnsana daima kötülüğü, günahı emreden nefsi sadece bir iki zikir darbesi ile yok etmek mümkün değildir. Zira o, nice cellâtların elinden kurtulmuş gaddar bir ejderhaya benzemektedir. (Yenişehirli Avni)
Sayfa 46 - Profil KitapKitabı okudu
Nefis mertebeleri yedidir: 1-Nefs-i Emmâre: Kâfir, şeytan, münafık ve fâsıkların, 2-Nefs-i Levvâme: Günahkâr mü’minlerin, 3-Nefs-i Mülhime: Âlimlerin, 4-Nefs-i Mutmainne: İlmiyle âmel eden kişiler 5-Nefs-i Radiyye: Evliyâların 6-Nefs-i Mardiyye: Âriflerin 7- Nefsi Safiyye: Nebiler ve rasüllerin -aleyhimü’s-selâm- nefislerinin makamıdır. (Müminler bu makamın hallerine kavuşabilir.) (NEFİS MERTEBELERİNDE RÜYA TABİRLERİ)
Rub u l Muhlikat
Allah ı bilen,Allah yaklaşan ,Allah için amel eden Allah a doğru say eden ve nihayet Allah katında olanları keşfeden kalbdir. Diğer uzuvlar kalbe tabi ve onun hizmetçileridir. Onlar,kalbin çalıştırdığı alet ve vasıtalardır. Masivalardan temizlendigi zaman, Allah a yaklaşıp saadete eren ve felah bulan bu kalb olduğu gibi,masivayı içine alıp
496 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.