şu fani dünyada beka istiyorsan, beka fenadan cıkıyor. nefsi emmare cihetiyle fena bul ki baki olasın...
"Ben nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis, gerçekten kötülüğü emreder. Ancak Rabbimin esirgediği müstesna! Çünkü Rabbim, çok bağışlayıcı; çok merhametlidir. (12.53)" Ben buradaki "Çünkü nefis, gerçekten kötülüğü emreder" ifadesindeki nefsi, nefs-i emmâre (zalim nefis) şeklinde tercüme ediyorum; çünkü bu olumsuz temayüller yaşamımıza tıpkı bir zalim-i mutlak gibi egemen olmaktadır. Bunların kökü genellikle derin bilinçaltında yer alan egoist güdülerdir. Hala büyük ölçüde zalim nefsin etkisi altında bulunan bir çok Batılı psikolog, filozof ve diğer uzmanlar, nefsin bu halini normal görmektedirler. Halbuki Sufi psikolojisine göre zalim nefs, düşünce ve kavrayışın en ağır sapıklıklarının temelinde yatar. Kendimiz ve başkaları için en büyük tehlike kaynağıdır. Tasavvuf, zalim nefsin anlaşılması ve dönüşümü için güçlü ve etkili araçlar sağlar, Bu araçlar arasında nefs muhasebesi, öz-disiplin ve başkalarında kendini görme yer alır.
Reklam
Helâk etmez bir iki darb-ı zikr emmâre-i nefsi O bir tünd ejdehâdır kim nice celllâddan kalmış. Nefsi ufak bir iki gayretle, zikir darbesiyle hizaya getiririm zannetme. O, çok cellatlardan kurtulan korkunç bir ejderhadır.
Sayfa 46 - Profil KitapKitabı okudu
Ben
"Ben" deyince idolleşir nefsi emmâre, "Benim deyince keskinleşir dünya tamâhı
Sayfa 106 - Nobel KitabeviKitabı okudu
İkinci Misal: Bil ki! İnsan bedeni bir ülke, akıl da o ülkeyi idare eden bir hükümdar gibidir. Onun zahirî ve bâtınî olan idrak organları da askerleri ve yardımcıları gibidir. Azaları ise muhafızları gibidir. Diğer taraftan şehvet ve öfkeden teşekkül eden nefs-i emmare ise kralın ülkesinde kral ile mücadele eden, halkını yok etmek isteyen düşmanı gibidir. Onun bedeni ise bir hudut şehri, nefsi ise sınır boylarında yerleşmiş muhafız gibidir. Eğer bu muhafız düşmanla çarpışır da onları hezimete uğratırsa, düşmanı istenilen şekilde tahakküm altına alırsa kralın huzuruna döndüğü zaman övgü ve iltifat görür. Nitekim Allah (cc) şöyle buyurmuştur. “Allah, malları ve canları ile cihat edenleri, derece bakımından oturanlardan üstün kıldı.”* Ancak nefis sınır boyundaki şehri kaybeder, görevini ihmal ederse yerilir, Allah katında ondan intikam alınır ve Kıyamet günü ona şöyle denilir: “Ey kötü muhafız! Eti yedin, sütü içtin, yitirdiğini bulamadın, kırığı onaramadın. Bugün senden intikam alacağım!” Bu mücahedeye işaret eden şöyle bir hadis vardır: “Küçük cihattan büyük cihada döndük.”** *Nisa suresi, 4:95. **Hatîb el-Badâdî, Tarihu Bağdadi, 4587
Kuran'da insan nefsi üç tip olarak sınıflandırılmaktadır. Birincisi, insanı kötülük yapmaya teşvik eder, bunun ismi 'nefsi emmare'dir. İkincisi yanlış bir iş ve düşünceye niyet ettiği zaman o kişiyi bu yüzden kınar ve azarlar, buna 'nefsi levvame' denir. Bugün buna biz 'vicdan' adını vermekteyiz. Üçüncüsü de, doğru yol üzerinde sebat ederek sapık yollardan sakınmak suretiyle tatmin olan nefistir, buna da 'nefsi mutmainne' denir.
Sayfa 531Kitabı okudu
Reklam
Müzekinnüfûs (Müzekki'n-Nüfûs) Eşrefoğlu Abdullah Rûmî tarafından kaleme alınmış mensûr bir eserdir.[1] Eserin temel olarak dini ve tasavvufi nasihatler içerir. Eser bir anlamda halka tasavvufu anlatmak için yazılmıştır ve bu sebeple zaman zaman Eşrefoğlu'nun Divan'ından daha çok ilgi çekmiştir. Mensûr bir eser olsa da, eserde beyit, kıta ve ilahiler de bulunur. Ayrıca eserde zaman zaman konuyu anlatmak için çeşitli hikâyelere de yer verilmiştir. 1448 yılında yazılmış olan eserde iki bâb bulunur. Birinci babta nefis incelenir ve dörde ayrılır: Emmâre, Levvâme, Mülhime ve Mutmainne. Bu babın konusu nefistir. İkinci babın konusu ise nefsi terbiye etmenin yollarıdır. Eserin bu kısmında Eşrefoğlu az yemek, az söylemek ve az uyumayı nefsin temizlenmesinin üç temel şartı olarak gösterir.
Dünya, nefsî hislerin tatmin yeri olur, isyan ve günahlarla dolu bulunursa (nefs-î emmâre) bu takdirde menfurdur, melundur. Ancak ahiretin tarlası olarak, yeryüzü mescid haline getirilip, salih amellerle dolu bir meydan şekline çevrilirse, bu defa tatlıdır ve güzeldir.
Sayfa 101Kitabı okudu
Dünya, nefsî hislerin tatmin yeri olur, isyan ve günahlarla dolu bulunursa (nefs-i emmâre) bu takdirde menfurdur, melundur. Ancak ahiretin tarlası olarak, yeryüzü mescid haline getirilip, salih amellerle dolu bir meydan şekline çevrilirse, bu defa tatlıdır ve güzeldir."İşte Cenâb-ı Hak, bütün cezbedici güzellikleriyle dünyayı bize vermiş ve onunla bizi imtihan etmektedir. Bu açıdan dünyanın iyi yanlarını almak ve atılması gereken yönlerini atmak gerekir.
Sayfa 101Kitabı okudu
464 syf.
·
Puan vermedi
·
3 saatte okudu
Son zamanlarda okuduğum en akıcı roman, erkek yazar gözünden kadın okumayı her zaman tuhaf bulmuşumdur. Anlayamadığım bir sevgi açlığı, aklanamayacak ve açıklanamayacak histerik tavırları ve bitmek bilmez istekleri ile Madam Bovary dönemi için çok önemli bir roman karakteri olsa dahi; gerçeklikten çok uzak görünüyor bana. Mükemmel aşk arayışı ve zihnindeki tanrılaştırılmış aşkı hiçbir muhatabında bulamamaması histerisini giderek arttırdı. İdrak edemediğim ise psikopatolojik olarak incelemeye değer bir öyküsü olmaması. "Bu kadın neden böyle oldu?" Sorusuna yanıt vermiyor kitap. Burjuvazi olma hevesi, para ve güç sarhoşluğu, haz ve şehvet düşkünlüğü... Ama neden? İşte orası yalnızca nefsi emmare...
Madam Bovary
Madam BovaryGustave Flaubert · Martı Yayınları · 201733,4bin okunma
509 öğeden 331 ile 340 arasındakiler gösteriliyor.