Uğultuyu hissettiniz mi?
Adıyla müsemma eser bir çok duyguyu barındırsa da o kadar ağır bastıran bir intikam var ki ortada, her şeyi silip süpürüyor bu yüzdendir 19.yy İngiliz kasabasının o pitoresk manzarasının içinde geçmesine rağmen kendimi çorak bir arazide hissettim.Bence bu bir uğultudur.Kitabın ilk bölümlerinde kimin kim olduğunu anlamak
Bir kitap yazmak istediğimi söylemiştim. “İçinde öyle bir cümle olsun istiyorum ki, kitabı okuyan biri o cümleye geldiğinde kitabı birden kapatıp sımsıkı göğsüne bastırsın.”
"Eğer ben var olmak istediğim değilsem, istediğim, sözle değil,
arzu ve tasavvurlarlada değil,
fakat bütün kalbimle, bütün kuvvetlerimle, hareketlerimle istediğim değilsem,
ben var değilim ..."
Hissedersin sonunda yorulduğunu, sonsuz çabada yorulduğunu bu yorulmaz fantezinin, çünkü sonuçta olgunlaşırsın, önceki ideallerini geride bırakırsın: Küle, kalıntıya dönüşürler; eğer başka bir hayat yoksa, onu bu kalıntılardan inşa etmek gerekecektir. Bu arada ruh hep başka şeyler diler ve ister! Ve hayalperest boş yere, külleri karıştırır gibi eski hayalleri karıştırır, o küllerde bir kıvılcım olsun bulmaya çabalar; onu üflemek, soğuyan kalbini canlanan ateşle ısıtmak ve ondaki daha önceden tatlı tatlı gelmiş, ruhu huzursuz etmiş, kanı kaynatmış, gözlerden yaşlar akıtmış ve kendisini görkemli biçimde kandırmış olan şeyi tekrar diriltmek için!