510 syf.
6/10 puan verdi
Bu kitap tarih kitabı değildir.
Bu yüzden kitapta tarihi olaylardan çok, hoşuma giden alıntıları paylaştım. Kitapta hurafeleri, iftiraları baz alarak kurgulanmış tarihi bi içerik olmayan romandır. O dönemde 100 bin haşhaşinin yaşadığı iddia ediliyor. Bu rakam oldukça uydurma bir rakamdır. Zira rakamların sayısı gerçek olsa Selçuklu'da bütün devlet kademelerini kontrol
Fedailerin Kalesi Alamut
Fedailerin Kalesi AlamutVladimir Bartol · Koridor Yayıncılık · 201241.5k okunma
Gök kubemizi 1923 te çaldılar… Harf İnkilabı isimiyle
Kendi Gökkubemiz Yahya Kemal Merhum'dan mülhem bir ifade. Biz Gökkubemizi nerede yitirdik, ne zaman yitirdik, nasıl yitirdik... …bunu buna başlayalım mı…? Bu soruyu sormak bile aslında, bu yolculuğun ilk adımlarından biri olmalı. Çünkü birçok insan Gökkubemizi kaybettiğimizin bile farkın da değil. Önce meseleyi doğru ortaya koymak lazım.
Reklam
Böyle bir Türkiye bize göre yarı bağımlı bir Türkiye'dir.
Dünyada yüzden fazla devlet mevcuttur. Bunların hepsi birbirleriyle ekonomik, kültürel ve diplomatik İlişki içindedirler. Fakat Türkiye gibi ekonomisi Amerika'ya bu derece bağlı ve bu kadar üssün bulunduğu ülke parmakla gösterilecek kadar azdır. Ama ne yazık ki, Kurtuluş Savaşında milyonların canı ve malı paha- sına kurtulan Türkiye bir avuç insanın menfaati uğruna Amerika'ya bağımlı hale getirildi. Bugün yurdumuzda her doğan (çizildi) çocuk, Amerika'ya 3500 lira borçlu doğmaktadır. Yıllardır alınan borçların faizi borçların kendisini geçmiş fakat bu borçların kat kat fazlası kâr dışarı transfer edilmiştir. Yurdumuzu Amerika'ya peşkeş çekenler, 1940'larda Almanya'ya alkış tutanlar, 1900'lerde İngilizlerle Osmanlı Devleti'ni paylaşanlardır. Böyle bir ortamda halkımız demokratik taleplerle ortaya çıkınca zorla bastırılıyorlardı. İki yılda kanuni gösteri ve yürüyüşlerde 20'den fazla genç ölmüş, binlercesi yaralanmıştır. 1961 anayasasına öcü gözü ile bakıldı ve nerede ise anayasa sözcüğünü dahi yasaklar oldular. Böyle bir ortamda iktidarı yıpratıcı çeşitli baskı unsurları doğdu.
Sayfa 61 - Gönül Yayıncılık
MİHAİL BAKUNİN Devlet, artık kendini Monarşi değil, Cumhuriyet olarale ad landıracaktır; ama yine de Devlet -yani, o büyük, iflah olmaz ve korkunç çocuğu, halkı, gözetlernek ve yönetmek üzere becerikli küçük bir insan grubu tarafından, gerçek deha ve yetenek sahibi insanlar tarafından, resmen ve düzenli bir biçimde oluşturulmuş bir vesayet rejimi- devletliğini yapacaktır. Okulun profesörleri ve Devletin yetkilileri, kendilerini Cumhuriyetçiler olarak adlan dıracaklardır; ama bunlar yine vasiler, çobanlar olmaya devarn edeceklerdir; ve halk, ezelden beri ne idiyse o olarak, yani sürü olarak, kalacaktır. Bu arada koyun kırkıcılara da dikkat etmek ge rekecektir; çünkü nerede bir sürü varsa, orada, mecburen , görev leri o sürüyü kırkmak ve boğaziamak olan çobanlar da olacaktır. Bu sistemde halk, sürekli olarak, bir çömez, bir öğrenci ola rak kalacak ve kendisine ait olmayan düşüncelerin , istekterin ve nihayet çıkarların aracı olmaya devarn edecektir. Bu durum ile bizim özgürlük olarak adlandırdığımız -ve aslında tek gerçek özgürlük olan- durum arasındaki fark ancak uçurum sözcüğüy le tanımlanabilir. Bu durumda, eski baskı ve eski kölelik, yeni biçimler altında varlığını sürdürmeye devam eder. Ve köleliğin olduğu yerde, yalnızca sefaJet ve zulüm değil, hem ayncalıklı sı nıflar hem de kitleler arasında hüküm süren , gerçek bir toplumsal materyalizm de ortaya çıkar.
Tanrı ve Devlet
Tanrı ve Devlet
1Mayıs
Bir Mayıs tarihte ilk kez milletlerarası işçi kardeşliği teşkilatı 1889'da Paris kongresinde tekrarlı olarak kutlanmasına karar verilmiştir. Ülkemizde ilk defa 1 Mayıs 1923 tarihinde resmi olarak kutlandı. Bu kısa bir tarihçe olarak not olarak düşelim dedim, gelelim günümüze. Bugün tarih 1 Mayıs 2024, Taksim'de kutlama yasağı olduğu
88 syf.
·
Not rated
·
Read in 7 hours
Birbirinden güzel 8 öykü. Yazarın ikinci kitabı olan bu kitabı da beğenerek okudum. Her öyküsünde bize verdiği, ince ince serpiştirdiği mesajları yerli yerinde ve gözlerimizin dolmasına sebebiyet veren türdendi. Öyle ki kitabı okuyup rafa kaldıracağımız türden değil, üzerine çokça düşünecek çokça konuşacak türden bir öykü kitabı. Her öyküyü ayrı ayrı incelediğimizde bizden, hepimizden bir şeyler görüyoruz. Durup durup geçmişe, bugüne ve olacağından umut etmeye çekindiğimiz yarına umutlandırarak götürüyor bizi. Özellikle kitaba da ismini veren ve diğerinden farklı olarak modern öykü diyebileceğim bir öykü olan son öyküyü okuduğumda bu duyguyu çok derin yaşadım. Betimlemeye zaten söylenecek söz yok, kapakta ve her öykü başında bulunan çizimler de öyküler ile uyumu harika olmuş. Okudukça geri dönüp baktırdı. :) En sevdiğim öykü Çikolatalı Gofret oldu. Kitabı okuyanların birçoğunda da bunu gördüm. Aslında başarı olarak diğerlerinden farkı yok, biz orda geçmişi, nerede o eski bayramlar sitemimizi, sobanın (zahmeti hariç:)) bizde hissettirdiği o garip sakinliği kısaca bizi çocukluğumuza götürerek tatlı bir hüzünü bulduk. Bizle başbaşa bırakıyor bizi.. Bir damla suyun önemi, devlet meselelerini, enflasyonu:), affetmeni ne anlam taşıdığını, anne - babanın bizdeki yerini, kendini bulmak ile delirmek arasındaki ince noktayı inceden inceden aktarılmış,diğer öykülerinde. Kısacası okurken hem tebessüm etmek hem hüzünlenmek hem de umutlanmak istiyorsanız kitabı hemen okumalısınız. :) Yüreğinize, kaleminize sağlık hocam
Emrah Atiş
Emrah Atiş
Dünyanın Sonu Öykünün Başı
Dünyanın Sonu Öykünün BaşıEmrah Atiş · Okur Kitaplığı · 202231 okunma
Reklam
İtiraz ediyorum: Laik mahkemede zemzem sözcüğü kullanılamaz. :d
Apalar Meclisi toplandı; dostlar, düşmanlar bir araya geldi, hakim tokmağı masaya vurdu: - Susun! Salon derin bir sessizliğe büründü. - Davacı ayağa kalk! Şikayetin nedir?
Sayfa 127Kitabı okudu
31 Mart Yerel Seçimleri Bağlamında Marksizmin Tarihsel Doğruluğu Üzerine
Bilindiği gibi “Yüzyılın Felaketi” AKP iktidarı, devlet gücünü bütünüyle elinde tutmasına rağmen 31 Mart Yerel Seçimlerinde ağır bir yenilgi tattı. Bir ABD-İngiltere-İsrail yapımı proje partisi olan AKP, emperyalist efendileri tarafından iktidar koltuğuna oturtulduğu 3 Kasım 2002’den beri ilk kez bu kadar ölümcül, tedavisi çok zor bir yara almış
Seyit Kutub’un hezeyanları!
Seyit Kutub’un Hazreti Osman efendimiz hakkındaki akıl almaz iftiraları ile zekât konusundaki İslam’a zıt, sosyalizm benzeri sözlerini iki yazımda kaleme almıştım. Pek çok okuyucum Seyit Kutub’u böyle bilmediklerini ifade ederek başka hatalarının olup olmadığı konusunda sorular sordular. Bu itibarla kendisi hakkında bir yazı daha almaya karar
256 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 3 days
Cehennem Vadisi
Herkese Merhaba Bugün sizlere
Ali Erkan Kavaklı
Ali Erkan Kavaklı
kaleminden
Cehennem Vadisi
Cehennem Vadisi
kitabının yorumu ile geldim Nisan ayının sonuna doğru gelirken polisiye okumazsam olmazdı. Yerli polisiye ile sizlerleyim. °•Diyarbakır'ın Bağlar ilçesinde yirmi altı yaşındaki Mehmet Kaya altı kişinin silahlı saldırısını uğrar ve ölür. Sefa isimli polis müfettişi, arkadaşı Hüseyin ile beraber Diyarbakır'daki silahlı saldırıyı incelemek için görevlendirilir. Diyarbakır’a olay yerine geldiklerinde Emniyet Müdürü (Merhum) Gaffar Okkan gözlerinin önünde şehit edilir ve Sefa kaçırılır ve Hüseyin sağ kurtulur. Olay sonrasında CIA ajanı Elizabeth ile beraber Amerika'ya giden Hüseyin, İkiz Kuleler saldırısının planlanmasına ve bombalanması şahit olur. Hüseyin ABD Başkan'ı ile görüşmeler yapar ve kaçırılan Sefa’nın nerede olduğuna dair bilgiler edinmeye çalışır. Bu arada Güneydoğu'da işler iyice kızışır. Şemdinli'de olaylar büyür, bir kitapçı bombalanır. °•İkili işlerin iyice karıştığı Güneydoğu'da tekrar bir araya gelebilecek mi ? Türkiye'nin başındaki bu kara bulutları dağıtabilecekler mi? Gerçekle kurgunun bir arada olduğu sürükleyici bir polisiye romandı. Ayrıca Şehit Emniyet Müdürü Gaffar Okkan'ı, dış mihraklar, ikiz kuleler, derin devlet gibi konular işlenmiş. Yazarımızın kalemine sağlık. Kitap ile ilgili düşüncelerinizi yorum bırakabilirsiniz Okumayı ihmal etmeyin
im t u b i s ʚĭɞ
im t u b i s ʚĭɞ
Cehennem Vadisi
Cehennem VadisiAli Erkan Kavaklı · Nesil Yayınları · 2013102 okunma
Reklam
Köleliğin Menşei
Köleliğin çok eski kavimlerde de bulunduğu; bunu İslâmiyet'in ihdas etmediği bellidir. Maamafih bu müessesenin kaldırılmasını, siyasî, sosyal ve iktisadî sebepler dolayısıyla uygun görmeyip, onu ıslah ettiği, kölelerin hukukî ve sosyal vaziyetlerini düzelttiği de bir hakikattir. Eski cemiyetlerde, kölelik neticesini doğuracak pek çok yol
Nalıncı Baba Padişahın İşi Ne! Murad Han (III. Murad) o gün bir hoştur. Telaşlı görünür. Sanki bir şeyler söylemek ister, sonra vazgeçer. Neşeli deseniz değil, üzüntülü deseniz hiç değil. Veziriazam Siyavuş Paşa sorar: - Hayrola efendim, canınızı sıkan bir şey mi var? - Akşam garip bir rüya gördüm. - Hayırdır inşallah. - Hayır mı şer mi
Neden Boykot Yapamıyoruz? Boykot Yapmaya Kalksak Bile Neden Başarı Şansı Yok!
Emperyalizmin ve onların taşeronu olan şirketlerin ürettiği ürünleri satın almamanın yolu alternatif ürün üretmeye ve hizmet araçlarının sahibi olmaya bağlı. Üretim ve hizmet araçlarının neredeyse tamamı bunların elinde. Boykot yapmaya kalksanız bile seçeneksiz olduğumuz için başarı şansı yok. Geri adım attıracak belli bir süre bunu yapmakta
Çocukları yanlış duraklarda bekletip, yanlış kişilere adres sormalarına izin verirsek yanlış tariflerin yanlış trenine biner , nerede ineceklerini bile şaşırırlar . Yanlış trene binip demokrasi bizim için amaç değil araçtı diyerek şimdi indim demokrasi treninden ben ne dersem o durağa gideceğiz diyenlere mahkum kalırız çocuklarımızı bu tür felaket zihniyetlerden korumak ve kurtarmazsak . Demokrasi treninden indikleri zaman çocuklara tecavüz edilen ve tecavüzü kanunla koruma altına alan hukuksuzluğa bile imza atanlara katlananların verdiği en büyük zarar çocuklara olmuştur . Çünkü çocuklar her toplumun geleceğidir . Tecavüze uğrayan çoçukların geleceğini karartanların ve karartanlara göz yumanların bir geleceği olmamalıdır . Çocuklarını korumayan bir devlet yönetme zihniyeti adaletsiz, hukuksuz, haksız ve sorumsuz bir zihniyettir
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.