Birden durup dururken içim cız etti. Bir baktım, gene aynı karın ağrısı. Öyle özlemişim ki seni. Dönerken bir meyhane gördüm, bir içeri girdiğimi hatırlıyorum bir de rakıya yumulduğumu. Arkasından en az dört cıgaralık içmişim. Sonra bir gözümü açtım, karşıdan karlı dağlar geçiyor. Bir daha açtım, başımda bir çocuk "Kalk abi," diyor, "Kars’a geldik." Otobüsten indim, yürümeye başladım. Dedim, Allah’ım neredeyim ben, burası neresi? Sonra güç bela burayı buldum. Kapının önünde durup düşündüm. Dedim, "Bekir, bu kapı ahiret kapısı, bu köprü sırat köprüsü, bu sefer de geçersen bir daha geri dönemezsin. İyi düşün," dedim, düşündüm, düşünüyorum, ama olmadı, dönemedim. Sonra "Bak oğlum," dedim kendi kendime, "Yolu yok, çekeceksin. İsyan etmenin faydası yok, kaderin böyle. Yol belli, eğ başını, usul usul yürü şimdi."
(Kader, 2006)