Herkes aynı soruyu soruyor. "Nereye gidiyoruz?" Bana öyle geliyor ki, hiç bir yere gittiğimiz yok. Hep böyle idik. Gidip duruyoruz işte. Neden kimse bunu düşünmüyor?
AY İNSANLARININ HİKÂYESİ
Yaşlı kemikler, ışığı kaçmış gözler. Her şey sarı, görünüyor. Kendı- mi görüyorum. Orada uzakta, zamanın sarı yıllarında kendimi görüyorum.
Gezgin bir adamın karısıydım ben, ömrümüz dünyayı dolaşarak geç- ti. O ve ben yollarda gezerdik, sırtımızda küçük bir bohça iş kovalardık. Ayaklarımızı yorar, kemiklerimizi
"Nereye gidiyoruz?" dedim. Salakça bir soruydu, sanki her şey normalmiş ve nereye gittiğimizin bir önemi varmış gibi. Oysa hiçbir şey normal değildi. Neden çığlık atmıyordum?
Fournier'i Nereye Gidiyoruz Baba ile tanıdım orada kısacık da olsa babasının alkolik olduğunu belirtmişti. Sonra Dul'u okudum. O da muhteşemdi Fournier benim için kısacık ama oldukça derin yazan bir yazar. Burada doktor ve alkolik babasını ailesi ve kendisi üzerinde bıraktığı çocuk gözüyle yazmış. Etrafı tarafından sevilen ama ailesine bir türlü doğru düzgün BABA olmayı becerememiş bir adammış ama son sayfada Fournier yaşlandikça onu daha iyi anladım ve affettim mahiyetinde yazması da oldukça büyüktü. Şahsen en ufak bir olayla bile kendimi mahveden beni bu otobiyografik yazı kahretti ve utandırdı hayat cidden bazı insanlara karşı çok acımasız.... Fournier okumayı kesinlikle tavsiye ederim.