İzmirli'ye bir yazardan okuduğum en güzel kitaplardan biri. Çok akıcı bir dili var ve konu insanın sürükleyip götürüyor. Özellikle İzmir'de oturanlara öneriyorum. İzmir'in eski haline sokaklarını merak edenler varsa mutlaka okunmali bence. Romanda 1950'lerin sosyal durumu ekonomik durumu siyasi durumu bunun yanında Doğa insan ilişkisi akıcı bir şekilde anlatılmış. Kısaca bu romanı bir İzmir masalı diyebiliriz çünkü Eser tam bir masal tadında.
Yazarın okuduğum ilk kitabı. Bu kitapla tanıştım yazarla fakat kitap beni çok etkiledi. Sonundaki sürpriz ise kitabı iyi ki okumuşum dememi sağladı . Yazarın son derece akıcı bir üslubu var. Olay kadın kahramanın gözüyle anlatılıyor. Zaman zaman kendi hayatımızdan hatta bilinçaltımıza baskıladığımız bazı düşünceler ve duygulardan esintiler buluyoruz eserde.
Bu nasil bir kitap? Bu nasıl bir yazar ? Ben nasıl bir kurgu okudum? Muhteşem. Mutlaka okunması gerekir bence. Anlatılacak gibi değil . Yezidilik , kuantum, mafya çok şey öğrendim .
Yalnızlikta -Onu böyle adlı adını söylemek gerek - katlanılmayacak bir taraf yok. Sessizliğin kendisi ,o sessizliği doldurma dürtüsünden daha az rahatsız edici gibi, tek başına susmak da iki kişi susmaktan kesinlikle daha az acı verici.
Dili çok akıcı. Aynı olayı üç farklı gözden anlatmış yazar. Böylece empati duygusunu görmüş oluyoruz. Bu yönüyle bana Orhan Pamuk un sessiz evini hatırlattı.
Kafeslerin en fazla bulunduğu yer kuş dükkanları dır Dünya üzerinde bu dükkanlar kadar kısıtlanmış lık üzerine inşa edilmiş başka bir mekan yoktur ve bazı kafesler insanların düşündüğü gibi kuşların dışında değil içindedir kuşlar açık kapıya bakmaktan kaçınmaya çalışarak bir köşeye biz üşürler ve gözlerini en ürkütücü kapılardan biri olan özgürlükten kaçırırlar kendilerini yanlışı bir hapishanedeyken özgürüz ederlerdi kafes onların içindeydi