Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gerçi yaşın bizi yumuşatmasını niçin bekliyoruz ki?
Erdemleri ödüllendirmek yaşamın işi değilse, onun sonuna doğru bize uyarılarda bulunmak, rahatlık duyguları vermek niye yaşamın işi olsun? Nostalji, olası hangi evrimci amaca hizmet edebilir?
"Bakın, böyle bir şeye inanıyor olamazsınız, bunun da bal gibi farkındasınız." "İnanmadığımı biliyorum. Ama siz inanıyorsunuz, öyle değil mi? Bir de insan vücudunu ele alalım. İnsan vücudunun kıvrımlı bir kuyruğu olmasını, kuyruğun ucunun tavus kuşu kuyruğu gibi süslerle dolu olmasını neden istemiyorsunuz? Kulakları da akantus
Reklam
Gerçi yaşın bizi yumuşatmasını niçin bekliyoruz ki ? Edemleri ödüllendirmek yaşamın işi değilse, onun sonuna doğru bize uyarılarda bulunmak, rahatlık duyguları vermek niye yaşamın işi olsun? Nostalji , olası hangi evrimci amaca hizmet edebilir? Avukatlık stajı yapan ama sonra hevesini kaybedip bu işi hiç icra etmeyen bir arkadaşım vardı. Bana, boşa harcanmış bu yılların bir kazancının artık hukuktan da avukatlardan da korkmamak olduğunu söylemişti. Böyle bir şey daha genel olarak da oluyor, öyle değil mi? Ne kadar çok öğrenirseniz, o kadar az korkuyorsunuz. Akademik çalışma anlamında "öğrenmek" değil de pratik yaşam anlayışı içinde öğrenmek.
Atsız'ın Kalem Kavgaları ve Kalem Kavgalarında Atsız Üslubu 1930'lardaki kalem kavgaları: Atsız, kalem kavgalarıyla da tanınmış bir isimdir. Onun deyişiyle "mürekkepli kalem tartışmaları” ilk yazı hayatından vefatına kadar sürer. Bu tabiri Atsız, 1956 yılında Ocak gazetesinde yazdığı "Bir Felsefe Öğretmeninin Yanlışları"
Atsız'ın 1940'lardaki kalem kavgaları: 19351940 arasında Atsız dergi çıkaramamış, daha çok bazı kitaplarının hazırlığıyla ilgilenmiştir. 1937'de Bozkurtların Ölümü'nün ilk bölümünü yayımlamaya başlamış, 1939 yılına kadar da Şükrullah ve Müneccimbaşı tarihleriyle meşgul olmuştur. 1940 yılında Atsız'ın tekrar şiddetli bir
Ben, kişi olarak belki de başka ‘ülkü’lere bağlıyım, insanlığa hizmet etmek istersem belki de ederim, hem de belki bütün, o bol bol nutuk atan din adamlarından on kere fazla hizmet ederim; ancak hiç kimsenin bunu benden istemeye hakkı olmamalı, hiç kimse Bay Kraft’ı zorladıkları gibi beni buna zorlamamalı; hatta parmağımı bile kımıldatmasam yine tam anlamı ile özgür olmalıyım. İnsanlığa karşı sevgi duyuyorum diye herkesin boynuna sarılmak, yufka yüreklilik, edip göz yaşları dökmek gösterişten başka bir şey değildir. Hem de niçin yakınımı yahut sizin sözünü ettiğiniz o geleceğin insanlığını sevmek zorunda kalayım? Geleceğin o insanlığı ki, kendisini hiç görmeyeceğim; o da beni hiç tanımayacak, o insanlık ki sırası gelince hiçbir iz, hiçbir hatıra bırakmadan geçip gidecek, o zaman sırası gelince toprak da bir buz parçasına çevrilerek kendisi gibi sayısı belirsiz buz parçalarıyla birlikte hava boşluğunda uçacak, kısacası bundan daha anlamsız bir şey düşünemiyorum. İşte sizin teoriniz! Madem ki her şey bir dakika kadar kısa bir zaman sürüyor, neden ben mutlaka soylu olmalıyım?
Reklam
Bana düşüncesini açıklayan hayranım; düşlerini bana açan insana da saygım sonsuz. Ama bana hizmet edenin karşısında, niçin rahatsız oluyorum; hatta biraz da utanıyorum, niçin?
Dünya, büyük bir manevî buhran geçiriyor. Manevî temelleri sarsılan garb cem'iyeti içinde doğan bir hastalık, bir veba, bir taun felâketi gittikçe yeryüzüne dağılıyor. Bu müdhiş sâri illete karşı, İslâm cem'iyeti ne gibi çarelerle karşı koyacak? Garbın çürümüş, kokmuş, tefessüh etmiş, bâtıl formülleriyle mi? Yoksa İslâm cem'iyetinin
184 syf.
·
Puan vermedi
Hiçbir Öğüt Eski Değildir
Makul Yönetici serisinin 2. Kitabı olarak Mustafa Özel’in okumalarının mahsulü olarak karşımızda. Mustafa Özel’in kitap okuma metodu onları kendi alanına evirerek maksadına hizmet ettirmesi ayrı bir kabiliyet ve Özel bu kabiliyete sahip birisi. Kitabı okuyunca binlerce yıllık insan tarihinde iz bırakan şahsiyetleri bir nebze tanıyor ve kendinize
Makul Yönetici 2
Makul Yönetici 2Mustafa Özel · Albaraka Yayınları · 20225 okunma
Kampanya: Atsız Affedilmelidir! Atsız'ın hapse atılmasıyla ilgili ilk protesto bir Alman bilim adamından gelmiştir: Dr. Heinrich Georg Baum. 20 Kasım 1973'te Bon'daki Türkiye Büyükelçisi Vahit Halefoğlu'na yazdığı bir dilekçede olayı protesto ettiğini ifade ediyor, Cumhurbaşkanı'na da bir dilekçe yazdığını belirtiyor ve
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.