Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Nida

Nida
@nidanurrrr
Okuma günlüğüm. Kitap arşivim. Düşünce havuzum.
Süreyya’ya şikâyet edemiyor, onu engellemek istemiyordu. Kendisi anlasaydı, ah Suad’ın kalbinde ne acılar, ne özlemler olduğunu anlasa da öyle hareket etseydi... Evde kalırsa daha çok canı sıkılacağından korktuğu için cesaret edip bir şey söyleyemiyor, hatırı kalacağından, öfkeleneceğinden korkuyordu. Fakat bir gün sandaldan da bıkacak değil miydi? Sandal da onu sıkacaktı, o zaman ne yapacaktı? Tekrar o yara, o küçük yara bağırdı: Ah niçin ona yetmiyordu? Niçin ona her şeyi unutturamıyordu? Erkek kalbinin kadınların kalbinden daha fazla isteği olması bir haksızlık değil miydi?
Reklam
"Önce birden uçmak için gökyüzünü yeterli bulmayan bir şiir, bir yüce emel, bir masum arzu ile boğulur, o zaman bir hiç için canını verecek hâle gelirdi. Fakat sonra yine o hiçlerden biriyle bütün uçma arzusu yaralanır, bütün araştırması her şiiri bir yara yapan bütün inceleme melekeleri uyanır, hayatın, dünyanın insanların, ruh ve kalbin ne olduğunu soğukkanlılıkla, kendine karşı bile düşmanca, bir parça bile şiire yenilmeyerek, arzularının ne iğrenç, emellerinin ne gülünç, başarılarının ne miskin, bütün mutlulukların, neşelerin ne kadar süslü olurlarsa olsunlar ne pis olduğunu düşünmekten doğan ümitsizlik ve korku ile yıkılır, sisli, küflü kalırdı. Ah, ara sıra ruhunu heyecanla titreten o temiz sevgi ve şiir sürekli olsaydı... Herkes gibi o da hayatı sade, renkli, günahsız gözlerle görseydi... Hayat onu kollarının arasına alıp tırnakları, dişleriyle paralayarak bu hâle getirmemiş olsaydı..."
ah benlik...
"Bu kızda 'id' yani arzu ve isteklerin yer aldığı alt benlik hiç doyurulmamış, 'süperego' yani yasak ve kuralların içinde bulunduğu üst benlik ise ilkel ve vahşi. Bu ikisinin ortasında kalan 'ego' yani benlik ise her şeye rağmen yıkılmamış. İşte bu çok iyi! Ona yardım etmeli, bu karanlık kuyudan çıkması için elimi daha da derinlere uzatmaktan çekinmemeliyim. "
Sayfa 157Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"İlk defa olarak, Şark'ın bi-çâre ferdinin hayat savaşında ezilmemesinde kadere inanışın bir amil olacağını düşünüyordu. Başlarında boza pişiren en kavi, en zalim hükümdarları hep kül gibi savrulmuş, geçmiş çınar gibi insanları deviren fırtına, zamanında baş eğmeyi bilen, nazenin sazlara benzeyen insanları köklerinden koparamamıştı. Manevi kuvvetlere deruni teslimiyetin hilkatte en nafiz bir kudret olmadığını kim iddia edebilir. "
Reklam
"Hiç kimse kendisini nelerin beklediğini bilemez; insan doğumunu hatırlayamadığı gibi, nasıl öleceğini de hayal edemediğinden sonsuzluğun sezgisine sahiptir, işte bunun için şimdi ve sonsuzlukta yaşar."
Sayfa 213Kitabı okudu
Geri13
52 öğeden 46 ile 52 arasındakiler gösteriliyor.