Öğrencilerime “Mutlaka sözlük okuyun” dediğimde önce şaşırıyorlar.
Sözlüğü arada bir bakılan bir ansiklopedi olarak görüyor pekçoğu.
Oysa dil bir insanın en önemli hazinesidir.
Millet olmanın varoluş şartlarının başında dil gelir.
Gün geçtikçe yozlaşan dilimizle birlikte kimliğimizi de kaybediyoruz. Bu farkına varamadığımız bir süreç aslında.
Sol memenin altındaki cevahir: Nâzım Hikmet
*
Nâzım bir halk şairidir. Kerem’dir bir şiirinde, bir şiirinde Şeyh Bedrettin. Kavganın ve aşkın içinde bir halk şairi. Ama kavgası aşkından daha büyük.
*
Nâzım Hikmet sadece bizim edebiyatımız için değil, dünya edebiyatı için de önemli bir şair. Ama Türk edebiyatı tarihçileri ne yazık ki siyasi
Gül, goncagül, yazgülü, gülendam, gülşah, birgül, gülbeyaz, güldane, güldalı, gülcemal, nurgül, gülnur, gülnihal, şengül, ayşegül, gülpembe...
Anadolumuzu âdeta bir gül bahçesine çeviren bu isimler edebiyat tarihçisi Nihat Sami Banarlı hocanın dikkatini çeker. Adı Güldalı olan bir kadına sorar: - Sizin oralarda gülbahçeleri çok olmalı. Evlerinizin bahçelerinde çok mu çiçek yetiştiriyorsunuz?
- Hayır efendi, bizim oralarda çiçek bahçesi ne gezer. Biz toprağı "tarla" diye kullanırız.
- Peki gül'e hasret duyduğunuz için mi kızlarınıza böyle güzel adları koyuyorsunuz?
- Hayır bey, bizim hasret duyduğumuz başkadır. Gül sevgili peygamberimizin remzidir (sembolüdür). Onun için biz bu ismi kullanırız. Banarlı hoca hatırasını kaydederken şu notu düşmekten kendini alamaz:
- Türk köylüsünün irfânı modern mektebin yaz-boz tahtası haline getirdiği hedefsiz eğitimle bile bozulmamıştır.