10/10 puan verdi
Sözlük okumak
Sözlüğe inceleme olurmu bilmem. Hazırlanışı güzel. Bana göre iki cilt olsaydı kullanımı Ve taşınması daha kolay olurdu. Yapım gereği konuşmayı hitabet ve retorik olarak beçerdigimi eşten dosttan zaman ,zaman duyardım. İlahiyat okumuş bir arkadaşım Osmanlıca okur ve yazardı. Kur'an okumayı bildiğim için Benimde bunu yapabileceğimi daha kolay olacağını belirti. (Edebiyatımızın büyük isimleri hayatlarını anlatırken sözlük okuduklarını vurgularlar. İsmet Özel, Cemal Süreya, Nihat Sami Banarlı, Hilmi Ziya Ülken, Mehmed Fuad Köprülü ilk aklıma gelen isimler. Amerikan Müslümanlarının liderlerinden Malcolm X de hayatının dönüm noktası olarak sözlük okuduğu hapishane yıllarını gösterir. Bana kalırsa tüm büyük isimler sözlükle haşır neşir olmuşlardır.) Buna benzer yazıları okurdum. İstanbul Üsküdar'da işbankası kültür yayınlarında öğretim görevlisi bir hocamın da kendisi alırken toplumda yozlaşmanın dilin,kelimelerin deyişlerin bilinmemesinden oldugunu söylemesi üzerine bende aldım. Zaman , zaman okuyup arkadaşlarında bilmemesin den faydalanarak bilmiş edasıyla okuyup muhabbetin dibine vuruyoruz. Vel hasılı akademik bir kaygım yok. İnsani iletişim için kaygım olduğundan dedemin mezar taşı kitabesini okumak için zevkle okuyorum. Sıkıcı degil... Etimoli sevenlerin aradıgı kitaplardan. Selam ve DUA ile
Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lugat
Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik LugatFerit Devellioğlu · Aydın Kitabevi · 201361 okunma
SÖZLÜK OKUMAK ÖNEMLİDİR
Öğrencilerime “Mutlaka sözlük okuyun” dediğimde önce şaşırıyorlar. Sözlüğü arada bir bakılan bir ansiklopedi olarak görüyor pekçoğu. Oysa dil bir insanın en önemli hazinesidir. Millet olmanın varoluş şartlarının başında dil gelir. Gün geçtikçe yozlaşan dilimizle birlikte kimliğimizi de kaybediyoruz. Bu farkına varamadığımız bir süreç aslında.
Reklam
Bizde 'hâl'leşen, hâlleşmesi gereken bir şeydir bilgi. Bu yüzden 'ilm-i hâl' diyoruz. Bu sebeple okumak ve dinlemek yetmez, dinleyerek ve okuyarak haberdar olunan mevzuları bizâtihî yaşamak gerekiyor. Efendimizin hadîs-i şerîfi sarihtir: "Siz bildiklerinizle amel edin, Allah size bilmediklerinizi öğretir." (Bu hadîs zâten bütün ehâdis-i Nebevî gibi Kur'ânî bir gerçeği anlatmaktadır: "ittekullah ve yualimü kümüllah -Allah'tan ittikâ edenlere Allah öğretir.) Öğrendiğimiz bilgiyi hayata taşımak esastır. Hayata taşındıkça o bilgi açılır, hakîkat olur. Meselâ, kitaplardaki yemek tarifleri ile yemek yapmak öğrenilmiş olabilir, ancak o yemekleri yapmadığımız sürece onları bilmiş olmayız. Kitap okuyarak yüzme öğrenilmez. İlle suya girilecek, çırpınılacak, belki biraz su yutulacak, ancak o zaman yüzme öğrenilir. İlim, ilmin gereğini yapmakla, ilmin kendisi olmakla kazanılır. Yoksa, yapılan şey ilim değil dedikodudur. Meselâ, edebiyat tarihiyle ilgili "Fuat Köprülü şöyle, Nihat Sami Banarlı böyle, Agâh Sırrı Levent öyle demiş..." demek insanı ilim adamı kılmaz.
Romanın Türü-Nasıl Bir Roman? Bozkurtların Ölümü evet, bir tarihî romandır; fakat herhangi bir tarihî roman olarak değerlendirilemez. O, bir destandır; bir destanın roman hâline getirilmiş biçimidir. Tarihî roman kavramı, Bozkurtların Ölümü'nü anlatmaya yetmez. Roman kahramanları 621 ile 639 yılları arasında yaşamış gibi görünürler ama
Romanın Macerası: Bozkurtların Ölümü Atsız'ın, tarihin tozlu sayfalarından çıkardığı Kür Şad'ın hikâyesidir. 639 yılında Çin sarayını basan 41 yiğidin hikâyesini Atsız Fransız kaynaklarından, muhtemelen Hüseyin Cahit'in De Guignes tercümesinden, daha üniversite yıllarında okumuş olmalıdır. Çin kaynaklarında Cie-şı-şuay olarak geçen
Sana müthiş bir sır vereyim mi? Haydi vereyim: Ben Kürşad'ı roman olarak yazıyorum. Beni buna sevk eden de Tahsin Demiray oldu. Benden Ateş Çocukları diye ortamektepler talebesi için çıkarttığı haftalığa milli mevzulu hikâye veya roman istemişti. Söz vermiştim. Bu sefer beni sıkıştırınca kaleme sarıldım. Her ne kadar ortamektep çocukları için yazılıyorsa da bizim münevverler de ortamektep seviyesinde olduğu için tam edebi bir roman yazıyorum demektir. Romanın adı Bozkurtların Ölümü'dür. Senin gibi tarihi tahrif etmeyerek yazıyorum. Senin berbat ettiğin Kürşad'ın şerefini de iade edeceğim. Biliyorsun ki ben şimdiye kadar hayatımda yalnız dört tane hikâye yazdım. Roman hiç yazmadım. Bu ilk kalem tecrübemdir. Bununla beraber Kürşad'ın aşkıyla muvaffak olacağım. Sen belki beğenmeyeceksin. Çünkü Kürşad orada bir sınıfı temsil etmeyecek. Roman ve temaşa işlerini iyi bilen Nihat Sami [Banarlı] romanın başlarını okudu, beğendi. İleride kitap şeklinde çıkınca sana gönderirim.
Reklam
135 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.