insan bazen kıyısı olmayan bir deniz gibi hisseder ya
her şeyi yapabilir her yere uzanabilirmişsin gibi ama aslında ulaştığın hiçbir nokta yoktur.
sonunu bilmeden düşünmeden gider durursun. bazen bu iyi bir şeymiş gibi gelir insana. oysaki yürüdüğünü sanarken bir de bakmışsın ki tepetaklak yuvarlanıyorsun ve yolda ne seni yavaşlatıcak bir tümsek ne de durduracak bir dost var.
“…Çünkü sonra hayatıma biri giriyor ve ben her şeyin yeniden yolunda gittiğine inanıyorum. Sanki bu ilaçları içmeme gerek yokmuş ve o kişi her şeyi düzeltebilirmiş gibi.”
burda değilsin belki
burda değilsin belki ama
bazen kapının önündeki kedi kadar yakın
bazen hiç gitmediğim bir şehir kadar uzaksın
her gün konuştuğum bir insansın bazen
bazen de hiç tanışmamışız
biz hiç tanışmamışız zaten
sen beni hiç görmemişsin bile
üstümde öyle büyük bir çaresizlik var ki
anne karnından çıkmayı bekleyen bebek gibiyim
ve öyle pis hissediyorum ki
yıkandıkça yüzüme vuran gerçeklerle daha da kirleniyorum
Çok bir şey istemedik aslında. Biz de kafamızı yastığa rahat koyalım, yarın ne yiyeceğiz nasıl yiyeceğiz diye düşünmeyelim, sokağa rahat çıkalım, hiç değilse bir kadın olarak insan yerine koyulalım istedik. Nasip değilmiş.
Raflarda çözülmeyi bekleyen sorular ve duvarlarda çözülmeyi bekleyen sorunlar. Hangisinin öncelik taşıdığını bilemiyorum bu yüzden ikisiyle de ilgilenmiyorum.
Şu sıralar bize uyan bir alıntı; "Şu gerçeklerin görünmez olduğu kanısındayız: Bütün insanlar eşit yaratılmışlardır ve Yaradan onlara yaşam, özgürlük ve mutluluk gibi geri alınamaz bazı haklar bağlamıştır. İnsanlar, bu hakların güvence altına alınması için, yasal yetkilerini halkın onayından alan hükümetler kurmuşlardır. Bu hakları yok etmeye kalkışan herhangi bir hükümeti değiştirmek ya da ortadan kaldırmak ve yerine yeni bir hükümet kurmak halkın hakkıdır."