Ülker Abla...
Ülker abla aslında bizim hiçte yabancı olmadığımız biri. Kendisi hayatımızdan, haberlerden, gazetelerden, sosyal medyadan sık sık rastladığımız kadına şiddet mağdurlarından sadece biri... Baba evinde babasından koca evinde ise kocasından her türlü şiddeti görmüş Ülker Abla. Baba evinde şiddet gören bir çok kadın gibi evliliği bir kaçış yolu olarak görüp kocasıyla evleniyor fakat bilmiyor ki aslında başka bir şiddet hapishanesine düşeceğini. Oğlu askere gidene kadar kocasının şiddetine bir şekilde dayandıktan sonra oğlu da artık evde olmadığı için kendisini evde tutacak bir şey kalmıyor ve evden kaçıyor. Hiçbir yerde kaydım olmasın kocam beni bulmasın diye sığınma evine bile gitmeye korkuyor bu yüzden hastaneye sığınıyor. Fakat hastaneye bir hasta, şiddet mağduru olarak değil de bir refakatçi olarak sığınıyor. Ülker Ablamız gel zaman git zaman kendisini hastanedeki hemşirelere, hasta bakıcılara, doktorlara hatta başhekimine bile kabul ettiriyor. Bu süreç onun için kolay geçmese de bir şekilde hayatta kalmayı başarıyor. Hayatta kalmak için kendi kimliğinden vazgeçiyor, hiç bir kaydı olmasın kimse kimliğini bulamasın diye kendi kimliğini yakıyor. Ülker Abla kendini bize o kadar toplumsal gerçekçi bir bakış açısıyla anlatıyor ki asıl bunları yaşayan binlerce Ülker Abla olduğunu bilmek bizi üzüyor... Benim adım Ülker... Diriyim... Şimdilik...