Hakikatte sevgiyle aşk arasındaki ilişki cömertlik ile israf, tutumluluk ile cimrilik arasındaki ilişki gibidir. Nasıl ki cömertliği aşan şeye israf, tutumlulukluğu aşan şeye de cimrilik deriz? Aşk dedikleri, sevginin bir adım ötesidir.
Aşk mevzubahis olunca bütün ağlayışların sonu gülmeye varıyor, bütün gülmelerin sonunda gözden yaş geliyordu ama gururlu hassasiyetler göstererek sevgili elde edilemiyordu. Demek ki aşk gururu kaldırmıyordu.
Ezcümle, herkes varlığındaki boşluğu doldurmak istiyor. Dolduramadan ölüyor. Ama uğraşma boşuna, o boşluk dolmaz! Varolmanın boşluğu o ! Dolsa biz, biz olmayız.
Aşkın has olanı bir karşılığı olup olmadığıyla ilgilenmez. Has aşk, tutulduğu varlıkta bir değeri var mı yok mu umursamaz. Has aşk tanrı aşkına benzer. Sen tanrıyı çok seversin, ama o herkesi sever, hatta belki seni sevmez.
Günah da her şey gibi unutulabilen bir şeydi. Ayrıca zaman vicdanın ağrı kesicisiydi. Zaman ağrıyı acayip hafifletiyordu. Sonra bir an geliyor, insan, sona eren bir migren krizinin ardından pırıl pırıl uyanır gibi, yükünden tümüyle kurtuluyordu.
Kemik kırığı ile duyulan acı birbiriyle doğru orantılıdır. Kırığın şiddeti arttıkça acının şiddeti de artar. Onur kırığı ile duyulan acı ise ters orantılıdır. Darbe sayısı arttıkça hissedilen acı azalır, hassasiyet tabakası kalınlaşır. Onur dumur olur.