Seni tamamen bıraktıktan sonra anladım ki aslında seni değil sana yüklediğim anlamı sevmişim. Bazen bir şeylerin bizim için ne denli önemli olduğunu anlamak için onlardan uzak kalmamız gerekir. Şimdi anlıyorum ki varlığın benim için o kadar da önemli değilmiş. Hayatım fazla yolunda gidiyordu ve ben bu tekdüze hayattan sıkılmıştım, üstelik dünyada bu kadar acı varken mutlu olmak bana hep bencilce gelmiştir. Bu yüzden de yaşamda tutunacak bir yücelik ararım. İnsan yaşamaktan da sıkılıyor ve ölmek için bahane arar oluyor. Benim bahanem de sendin. Senin bir suçun yok ben yaşamdan sıkılmıştım. Her şey bu kadar basit aslında biz zorlaştırıyoruz. Bundan sonrası için çok mutlu olmanı diliyorum 😄
"şayet her bir şeyin ilk ilke ve nedenlerinin bilgisine ta ki öğelerine kadar erişmiş isek o şeyi bildiğimizi addederiz" —
Aristoteles
Aristoteles
. [
Fizik
Fizik
, 184a12-14]
Reklam
Adalete güvendiğim, tecelli edeceğine inandığım, masum canına kıyanın bir daha güneşi göremeyeceğinden emin olduğum o eski günleri o kadar özlüyorum ki. 20 yaşında üniversite öğrencilerinin kuryelik yapmak zorunda kalmadan sadece derslerine çalıştığı, çalışanın da sokakta uluorta katledilmediği o eski güzel günler. Bu gece huzurla uyumama imkan yok, uyuyamam. Kimse de uyuyamasın zaten. Hayat "bitse de gitsek" dediğimiz kötü bir gerilim filmi artık bu ülkede. Her yeni doğan gün yeni kötülükler getiriyor. Organize ya da münferit kötülükler. Ve hiçbir filmimiz mutlu sonla bitmiyor artık. Çok üzgünüm çocuk. Ne desem anlamsız. Birkaç kişinin nasıl yaşayacağımıza, nasıl öleceğimize karar verdiği, milletin hiçbir söz hakkının olmadığı, ilahi adaletten gayrı sığınacak limanımızın kalmadığı Yeni Türkiye! Aynı yaşta öğrencilerim var, hepsi de Ata gibi pırıl pırıl. Bir sonraki derste yüzlerine nasıl bakacağım? Offfff! Alıntıdır.
Mırıldandıklarım
Mırıldandıklarım
masumlar ne anlatır yüzlerinde? cennet, neyi yitirdikten sonra aramaya başladığımız şeydir? içimizdeki boşluktan başka nedir ki ölüm? bu boşlukla nereye dek gidilebilir?
Kabe'nin aslında Suudi Arabistan'da değil de, Petra'da olabileceği ihtimali hiç aklınıza geldi mi? Bir düşünün bakalım; Allah onu sırlayarak, içinde içki alemlerinden tut, her türlü pislik ve fuhşiyatın yapıldığı yüzlerce katlı gökdelen ve lüks otellerin arasında kaybolmaktan ve bu kadar necis ve pis ayakların altında ezilmekten gizlemiş olmasın? Bunun bir de YouTube'da bir buçuk saatlik bir belgeseli var. Oradan bir bakın bakalım, bundan 1200 ila1400 yıl önceki yüzlerce camilerin temeli ve mihrapları Mekke'ye mi bakıyor yoksa Petra'ya mı? Bir de şunlara da dikkat edin, hadislerde geçen yaşanmışlıklarda bahsi geçen coğrafya tariflerin hiçbirinde ne Mekke'nin ne de Kabe'nin bulunduğu coğrafya ile örtüşmüyor. Ama petra'da bu durumlar birebir kusursuz örtüşüyor. Kur'an'ın hiçbir yerinde Kabe'nin bulunduğu yerin ismi Mekke olarak geçmez. Bekke geçer, Petra'nın eski ismi ne biliyor musunuz? Bekke! Ben burada sadece birkaç örnek verdim, ama o kadar ince ayrıntılar var ki ağzınız açık kalacak. Hemen linç etmenize gerek yok. Ben "İlle bu böyledir" demiyorum. Ama şüphe ve araştırma Allah'ın ve onun peygamberinin özellikle emrettiklerindendir. Ayrıca salak yerine konmaya da hiç gerek yok.
Günaydın...
Unutmabeni çiçeği. O kadar ufacık ki ancak ihtimali bu kadar küçük bir şeyin ismi ona yakışırdı.
Reklam
BAKSANA İŞTE
Kalbim huzursuzlaştı, Neden ki bilemem. Bir bakıp çıktı dost, Nasıl geçti zaman? Hiç bilemedim, Anlamadan bir hâlde, Allah'ın yanına vardım. Satırlara, her şeye selâmı var...
Kitap okumanın eleştirildiği bir zamana denk geldik. Yani insanlar seni kitap okurken gördükleri zaman "Ya hocam bırak, okuyacaksın da ne olacak, başımıza edebiyatçı kesildin, Sait Faik okuyacağına İmam Rabbâni'nin Mektubat'ını oku, Felsefe, Roman, Deneme okuyacağına Bediuzzaman oku diyebiliyorlar. Hem de hiç çekinmeden, utanmadan. Şunu anladım ki bir insan ne kadar bilgili, ahlâklı, kültürlü ve entellektüel olursa olsun çevresindeki insanlar cahilse, bayağı ise ve yobaz ise o da çukura düşme tehlikesiyle yaşıyor. Tanrı cehaletin belasını versin. Galiba bu benim rüşdümden ölümüme kadar dâimi imtihânım olacak..! ... 15 05 2024
Sosyal Bir Tehdit Olarak Dövme ve Dövmecilik
Çocukluk ve gençlik yıllarımda gördüğüm dövmeli insan sayısı o kadar nadirdi ki hem tuhaf hem de korkunç geldiğini hatırlıyorum. Çünkü gördüğüm dövmeli kişiler genelde sosyopat veya psikopat denilen, hapishane hayatı yaşamış, kollarında faça tabir edilen jilet çizikleri olan belalı tiplerdi. Doğal olarak dövmeli kişilerin belalı ve sorunlu kişiler
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.