Eskiden erkekler ne ince nüanslarda fark edermiş kalpte gizli sevgiyi...
"Ah, şimdi yavaşça bir uçak gelse de bombasını üzerimize atsa, böyle oturduğumuz sırada... Sen de böyle düşünmüyor musun?" O anda bana duyduğu sevgiyi itiraf ettiğinin farkında değildi.
Sayfa 136Kitabı okudu
Hayatın Gizli Anahtarı
.....“Büyüklerin, ‘Sen planlar yaparken hayatın gizli anahtarı kader de boş durmaz. O da planlar yapar, hem de senin planların hakkında,’ demeleri boşu boşuna değilmiş,” diye düşünmüş Agu.".... sayfa 172, ilk paragraf
Sayfa 171 - Yazar Ak HanKitabı okudu
Reklam
Şimdi âhir zamandır; nifak ve yalan pazarı kurulmuştur. Sakın ola! Yalancı, münâfık ve deccâllerle oturmayasın. Yazık sana! Nefsin yalancı, kâfir, günahkâr, müşrik ve münafığın teki iken onunla nasıl oturuyorsun?! Ona uyma, hep muhalefet et; Onu bağla, serbest bırakma. Nefsine yapman gerekeni yap. Mücadele ederek onu pes ettir. Nefsine sen bin, Onu kendi hâline bırakırsan o sana biner. Tabiatınla da arkadaşlık etme. Çünkü o, aklı olmayan küçük bir çocuktur.
- Kıral Murşil 400 yıl önce bütün Assuva ülkesine baş eğdirdiği zaman, Lidyalılar ona üzüm vergisi göndermeyi kabul etmişlerdi. Bir yıl çok üzüm oldu. Andlaşma gereğince kendi ülkelerinde çıkanın onda birini vermeye mecbur olduklarından bunu beş yüz fıçıya doldurup arabalarla getirdiler. Üzüm çok diye, sarayda herkes tıka basa yedi. Murşil'in karısı bir gece üzümden patladı. Bunun üzerine Murşil üzüm yemeyi yasak edip, yiyeni zehirlesin diye de başrahibe dua ettirdi. Başrahip dua edince herkes korkup zehir oldu diye üzümden el çekti. Kıral, Lidya'yı üzüm vergisinden bağışladı. Rahip İduskam dayanamadı. Ayağa kalkarak bağırdı: - Sen rahiplerin adını ağzına ne diye alıyorsun? Senin gibi yabancılar kutlu olanların adını anmamalıdır. Tılsımlı suya üzüm diyorsun. Biz üzümün ne olduğunu biliriz. Nasıl oluyor da yuvarlak üzümler böyle bir su oluyor? Neden kıralın karşısında yalan söylüyorsun? İkeznini hiç kızmamıştı: - Yahu! Beyni sulanmış kocakarılar gibi ne telâşlanıyorsun? Ben daha sözümü bitirmedim ki... Kıral Murşil'in zamanında da senin gibi salak bir rahip vardı. Kıralın gözüne girmek için üzümlere dayak atmaya kalktı. Kocaman bir sopa ile bütün fıçılardaki üzümleri dövdü. O sopayı yiyince tabiî, üzümlerin hep suyu çıktı. O kadar sopayı sen yesen, kart bir herif olduğun hâlde senin de suyun çıkar. Sonra bu fıçıların üzerine birer kapak konuldu. Zamanla onlar şarap oldular. Şarap denilen içki zaten böyle yapılır.
Sayfa 37 - Dalkavuklar Gecesi, 6- KurultayKitabı okudu
İyilik ve Kötülük
İlk öğretmeni iyi yürekliydi. Severdi ilk öğretmenini. İyi bir insan mıydı kötü müydü bir türlü karar verememişti. Annesi hastalandığında sınıf arkadaşları, okuldaki diğer öğretmenler, hademeler, memurlar, okulun yakınındaki kırtasiyeci, simitçi, bakkal, hepsi ona ve kardeşine acımışlar, acıdıklarını çok merhametli bakışlarla ve başka yollarla, kimileri açık açık söyleyerek belli etmişlerdi. Bir tek öğretmeni tutumunu değiştirmemişti. Ne daha iyi olmuştu ona karşı ne daha kötü. Neyse oydu, aynıydı. Bu tutumu şimdi iyiliğe daha yakın görünüyordu ona. Oysa o sırada ona acıyıp da sen ödev yapma demediği için kızıyordu.
Niye? Çünkü insanda öyle bir yer var. İnsan kaybolmak ister çünkü. Bakma sen söylediklerine, insan kendini feda etmek ister. Bir acıda, bir sevinçte, bir kavgada, bir hikayede erimek ister. Başka türlü katlanamaz aslında kendine. O yeri, bir tek obiliyor, o alçak ömür hırsızı!
Sayfa 172Kitabı okudu
Reklam
Ey aziz kişi! Sen bil ki, bazı insanlar uzlete gurulanmak için çekilirler. Ya da meclislerde artık halk saygısını kendisinden esirger diye korkarlar. Yahut ilminde veya amelinde noksanlık görüleceğinden endişe ederler. O zaman da bir kenara çekilme ile kendi noksanlıklarına perde çekmeye kalkarlar. Daima halkın kendisini ziyârete gelmesini bekler ve kendisinden bereket dilenmesini isterler. Bu da sadece bir nifâktır.
O zaman sen de kendi kendini yargılayacaksın, dedi kral. Kişinin kendisini yargılaması, başkasını yargılamasından çok daha zordur. Eğer kendini doğru bir biçimde yargılamayı başarırsan, gerçek bir bilgesin demektir.
Evet görüyoruz ki, hayvanlar hiss-i nefiste tam ve kâmildirler. Ve çocuklar, hiss-i kalbde baliğ ve mükemmeldirler. Belki senin çocuğunun hissi, senin aklından daha mükemmel ve daha çok müteyakkızdır. Çünkü meselâ, sen bir yetimi zulmen tokatladığın zaman, senin aklın seni o zulümden menetmediği halde, fakat senin o zulmünü gören ve bakan çocuğunun hiss-i şefkati onu ağlatır. Eğer o çocuk senin yerinde olsaydı, onun o hiss-i şefkati, onu o zulümden vazgeçirirdi. Mesnevî-i Nurîye(Bd.)
Gördüğünün ardında olanlar vardır, sen bakmıyorsun ya da görmüyorsun diye o yok demek değildir ki..
Sayfa 240 - Nesil YayınlarıKitabı okudu
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.