Kızıma veya oğluma:
"Bak, bütün bunları dinle! Dünyada olan biten bu hengâmeyi dinle. Bir taraf tutma, hemen bir sonuca atlama, sadece dinle. Bir sesin diğerinden daha iyi olduğunu söyleme; onların hepsi ses, önce dinle. Ayrıca, kendi sesini, gevezeliklerini, dileklerini de dinle ve dinlemenin ne demek olduğunu keşfet. Sen keşfet, sana anlatılmasın. Kendin izle ama izlerken ben merkezli hale gelme. İzlerken ileriki büyümenle çok ilgili ol."
Günlerden 3 mart 1994...Saat 21.30...Hacer'in karakolda babasına teslim edilişinden tam sekizbuçuk saat sonra. Polis telsizlerinden Beykapısı Mahallesi'nde bir cinayet işlendiği duyuruldu. Verilen adres Hacer'in eviydi. Öldürülen de Hacer'di...Aşiret kanunlarının uygulandığı Karamusa Sokağı'nda "kara bir
Reklam
Nefsini, seni dünya ehline karşı gösterişli, takva ehline ise düşkün olarak tanıtmayacak iki güzel elbise ile ört.
Günaydın. Her şeyi planlamak mümkün değilken bunca uğraş vermemiz ne tuhaf. Yarın şöyle olacak. Öbür gün böyle. Mümkün olsa bile ne korkutucu olurdu belirlenmiş, planlanmış bir gelecek. Frank Herbert, "Gelecek belirsiz kalsın çünkü o arzularımızla boyayacağımız tuvaldir," der. Yaşamak böyledir sevgili okur: Hayatın her an karşımıza
“Bir kadın bana bağırıyordu: “Oğluma ne oldu? Bana yardım et! Yardım et bana!“ Oğlanı alıp, evden çıkardım. Ambulansa koyacağım sırada önce kucağıma koymuştum ki… Kafatasını boş olduğunu gördüm. Tüm canlılığıyla kafamda yer eden, asla unutamayacağım sahneler vardır, korkunçtu! Tümüyle yok olan aileler vardı. Kan nehirleri akıyordu.”
Recep Yazıcıoğlu
Deprem olur, sel basar, yangın çıkar, vatandaş devletin yakasına yapışır, ona bir diyeceğim yok, ama oğluma, torunuma, yeğenime iş bul diye de devlete gidilmez ki.
Reklam
“Yaşamımda en büyük sevinci oğluma baba olduğum gün duydum. İnanır mısınız tam iki yıl oğlumun nüfus cüzdanını cebimde taşıdım. Cebimdeki sanki dünyanın en zengin cüzdanıydı.”
Sayfa 78 - Ahmed ArifKitabı okudu
Okulda hata yapmanın, hile yapmaktan çok daha haysiyetli olduğunu öğret ona. Kendi fikirlerine inanmasını öğret, herkes ona yanlış olduğunu söylediğinde dahi... Nazik insanlara karşı nazik, sert olanlara karşı da sert olmasını öğret ona. Herkes birbirine takılmış bir yönde giderken, kitleleri izlemeyecek gücü vermeye çalış oğluma. Bütün insanları dinlemesini öğret ona. Fakat bütün dinlediklerini gerçeğin eleğinden geçirmesini ve sadece iyi olanları almasını da öğret. Eğer yapabilirsen, üzüldüğünde bile nasıl gülümseyeceğini öğret ona. Gözyaşlarında hiçbir utanç olmadığını öğret oğluma. Herkesin sadece kendi iyiliği için çalıştığına inananlara dudak bükmesini öğret ve aşırı ilgiye dikkat etmesini...
MEÇHUL ŞEHZADE: DELİ KURT Olay Örgüsü 1403 yılının sonlarıdır. Üstü örtülü bir kağnı gecenin karanlığında ilerlemektedir. Genç bir atlı tedirgin bir şekilde kağnıyı yönetmektedir. Kağnıda Yıldırım Bayazıd'ın oğlu İsa Beğ'in eşi Bala Hatun vardır. Bala Hatun hamiledir. Osmanlı sipahisi Çakır Ağa onu sütanasının evine götürmektedir.
“Yaşamın bir başlangıcı vardır ve doğrusal bir yol izler. Ben yalnızca bunu oğluma aktaran bir kuryeyim. O da zamanı gelince ölümle yüzleşecek. Galiba o an,istisnasız hepimizin bir vadesi olduğu kafama dank etmişti.”
Sayfa 172 - HelenaKitabı okudu
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.