Şimdi klitoris ve benzerlerini anatomideki adlarıyla söylediğimde, sakın sizi ürkütmesin... bu akşam birkaç kez bunları tekrarlayacağım. Evet oğullarımız bir kızla çıkıyor, nişanlanıp evleniyor... ama eşini tatmin etmeyi beceremiyor... Kız ürkek, utangaç, sormaya cesareti yok, gözyaşı ve umutsuzlukla ilişki bitiveriyor. İnanamamıştım... nasıl olur? Artık iki bindeyiz ve erkek çocukları, tüm porno bombardımanları arasında onun nerede olduğunu bilemeyecek... Şaka mı yapıyoruz?
İnsan emeği sevgilimdir benim. Yatağımız bugün de
hala acılarla, çilelerle dürülü,
ama oğullarımız var bizim, kızlarımız var,
deviremez hiç kimse, adları dava, eylem.
- Bir gün bunların hepsi kurt başlı sancağın gölgesinde birleşecektir.
- Biz o günü göremeyeceğiz.
- Oğullarımız görür. Oğullarımız göremezse torunlarımız görür.
Şu an bu kitap yüzünden ağlamak istiyorum.
Selamlar, sevgili okurlar;
O kadar fena bir hâldeyim ki, ağlayamıyorum bile. Keşke ağlayabilecek kadar daha az üzülseydim ama bu kitap, bana sonlarında yaşattığı şokla bu dramı yaşattı.
Kitabın konusunu zaten arka kapakta okuyup anlarsınız. Çocukluğundan beri hep karşılaştırılmış olan ve Nor’un aldığı
“Evet oğullarımız bir kızla çıkıyor, nişanlanıp evleniyor... ama eşini tatmin etmeyi beceremiyor... Kız ürkek, utangaç, sormaya cesareti yok, gözyaşı ve umutsuzlukla ilişki bitiveriyor.”
..
Adı kavga ise şayet
Zulüm gören bir milletin
Celladına kafa tutmanın adı
Kızlarımız ve oğullarımız
Sayısızca militan
Dar sokaklarda, ovalarda
Çarpışarak dövüşmedik mi
...
...
Adı kavga ise şayet
Zulüm gören bir milletin
Celladına kafa tutmanın adı
Kızlarımızı ve oğullarımız
Sayısızca militan
Dar sokaklarda, ovalarda
Çarpışarak dövüşmek mi...
...
...
Adı kavga ise şayet
Zulüm gören bir milletin
Celladına kafa tutmanın adı
Kızlarımız ve oğullarımız
Sayısızca militan
Dar sokaklarda, ovalarda
Çarpışarak dövüşmedik mi
...
...hanımlarımızın, beylerimizin etrafında kızlarımız ve oğullarımız var. Evlilik yaşları gelmiş. Birileri aracı olmalı. Şöyle bir tavır var: "Aman karışmayayım. Başımı ağrıtmayayım." Bu tavır yanlış bir tavırdır. Her iki tutum da yanlış. Eğer gerçekten evlenme yaşına varmışlarsa iyi insanları iyi insanlarla karşılaştırmak bu âyetin hükmü gereği bizim üzerimize bir sorumluluktur.
Bir gün bunların hepsi kurt başlı sancağın gölgesinde birleşecektir
- Biz o günü göremeyeceğiz.
- Oğullarımız görür. Oğullarımızda görmezse torunlarımız görür.
Bir gün bunların hepsi kurt başlı sancağın gölgesinde birleşecektir
- Biz o günü göremeyeceğiz.
- Oğullarımız görür. Oğullarımızda görmezse torunlarımız görür.
Yıldızlara koştuğu zaman
Uzun soluklu olmalı insan
Düşman güler sonra
Dost darılır
Yolcu yolunda gerek
Kurşun hedefi bulmalıdır
Türküler yarım kalmasın
Sen
Biz, can evimizden bir salkım sevinç gönderdik, siz o sevincimizi çığlığa çevirdiniz. Ölümle çevirdiniz, göz yaşıyla çevirdiniz, yalnızlıkla çevirdiniz, öfkeyle çevirdiniz... ama asla korkuyla değil. Korku sizin varlığınızın mayasıdır, bizim değil. Bizim her birimizin şimdi binlerce oğlu, kızı var. Siz, çocuğunuzdan bile korkarak çürüyeceksiniz. Biz, bin yıl sonra da aynı saygıyla, hasretle çocuklarımızı seveceğiz. Bizim sevgimizin zaman ölçüsü yok. Ey sabahlar -diyeceğiz- ey akşamlar, yazlar, tenha yapraklar, al yeşil arzular... ey aralık kapılar, gözyaşı boyalı perdeler, alın çizgileri, kuruyan boğazlar, kir pik döken öfke... her saniyesi bin ölüm bekleyişler, bilmenin çeki taşı, acının onuru, haklı olmanın çaresizliği... ah bizim oğullarımız, kızlarımız... sizin büyük hatıranızı, bizim büyük yalnızlığımızı hafifletecek bir zaman ölçüsü olabilir mi hiç?