"Bütün hayatınızı kitaplar arasında geçirirsiniz, sonra budalanın teki size okuma yazma öğretmeye kalkar."
Sayfa 21 - CanKitabı okuyor
(...) Kitle eğitimin düzeyi gitgide gerilerken, çalışan kesimlerin çocukları için ortaöğretimden sonrası girilmesi zor bir eğitimken, çalışan kesimin çocuklarına humanities denen kültür alanları ile hiçbir tanışma olanağı sunmayan çırak mektupları, meslek mektupları dışında bir olanak tanımazken, yüzlerce yıl boyunca insanoğlunun geliştirebildiği bilgileri öğrenmek istemeyen, bunları arayıp öğrenmekten kaçınan ve bunların hayatımızdan uzak bırakılmasını önmelek için kendilerine çok iş düştüğü halde bu konuda sorumluluk almak istemeyen bu modern okuryazarlar, okuma yazma yeteneği ile kazanabilen kültürlü insan olmaktan vazgeçip verili sistem için teknisyenler olmayı kabullenmiş gibidirler.
Sayfa 205
Reklam
"Raflarımıza koyabileceğimiz şeyleri beyinlerimize koymamalıyız. " Forel
Kitap okuma konusunda iyi değilim. İşin doğrusu hep resim olsun istiyorum, birer ada gibiler, sözcüklerin denizinde onlara sığınabilirsiniz.
Sezgisellerin neyde iyi olduğuna ilişkin genellemeler yapmak zordur, o yüzden tarz hakkında düşünmek daha mantıklıdır. Matematik, yemek pişirme, harita okuma, iş yönetme . . . Bunların her biri sezgisel ya da "kitaba göre" yapılabilir.
"Toplum, belli başlı nesne seçimlerine kısıtlamalar getirirken bir yandan da uygun gördüğü yedekler sunar. Toplum, uygun yedekler tedarik etmekte başarısızlığa uğrarsa insanlar yasak nesneleri kullanmaya doğal olarak yönelecektir. 1920'lerde Amerika Birleşik Devletleri'nde alkollü içki üretiminin yasaklanmasına verilen karşılığın ne olduğunu hatırlarsınız sanırım. Kaçak içki üreticileri mantar gibi türemiştir çünkü insanlar böyle bir oral hazdan yoksun kalmaya razı olmamışlardır."
Reklam
Okuma yazma bilmeyen bir insan olarak utanılacak bir duruma düşmekten korktuğu için mi, bir cani olarak daha utanç verici bir durumu yeğliyordu? Okuma yazma bilmeyen bir insan olarak utanılacak bir duruma düşmekten korktuğu için mi suç işlemişti?
“Biliyor musun, hayatta pek fazla dileğim olmamıştır, “ diye söze başladı. “Bir şeyleri dileme küçük yaşta öğrendim. Dilemek hak edilmiş hüsrandan başka şey getirmez.”
Yanan Ormanlarda Elli Gün
İki katlı,iki kapısı,camlı penceresi, masası,yerleri temiz,rutubeti az olan mağarasında Şeyh Hüsamettin ateş yakıp, kahve yaptı.Eline sağlık.
Sayfa 73 - YkyKitabı okuyor
Elma portakal değildir, şeftali de erik. İnsan farkı dilinde hisseder ve sonra, kendisinin içindeymiş gibi bilir. Oysa her şeyin tadı aynı gelmeye başlamıştı bana. Artık açlık hissetmiyor, ağzıma bir lokma atamıyordum.
Sayfa 116Kitabı okudu
Reklam
Yanan Ormanlarda Elli Gün
Şeyh Hüsameddinin zengin mağara. sına gittik.Saray gibi.Mağarada padişahın fermanı vardır.Şeyhler her mağarada büyük kaya gördüğünde bir şeyler mırıldanıp,eliyle yüzünü sıvazladıktan sonra yürüyor.Bunlar bir ziyaret.Bunların her birinde iyi insan yatar.Bütün iyi insanlar mağara köyüne gelip ölmüşler.İşte burada evliyanın en büyüğü yatar.Kayanın üstü sipsivri bir kaç mağara bir arada.Bazılarında kapı yok.Kapı yapılmasının zararlı olduğu söylendi. Kapı olunca içerde yaktığın ateşin. dumanı çıkmaz.
Sayfa 70 - YkyKitabı okuyor
Mobbing Bank Diyor ki;
Niyet Okuma Barkodu Teknolojisi Bu teknoloji bir tek Türklerde var şu anda ✓ İçinden geçirdiklerini, dışından okuyoruz. Karekod vb sömürge üretimi hiç teknoloji ile uyumlu değil.
Yanan Ormanlarda Elli Gün
Dedim ya,içerim yanıyor ki,yanı başın. daki su da delirtiyor beni.Herkes içti. bana mı bir şey olacak dedim.Kirli, pis,etrafında kuş pislikleri,hayvan pislikleri olan sudan gözümü yumup, ağzımı dayadım ve içtim.
Sayfa 68 - YkyKitabı okuyor
Yakın yerler insanın yakalarına takılmış zincirlerdir. İnsan şuanda olduğu yerdedir, eskiden olduğu değil.
Yanan Ormanlarda Elli Gün
Mağarada hayvanların yeri ayrıdır.As. kerden önce hayvanlarla beraber yatardık.Askerden sonra ben bu duvarı ördüm.Öteki mağaralarda hayvan duvarı yoktur.Öteki köşede de gene tavandan bir metre aşağıya kadar örülmüş duvar var.Buradada saman yığınları var.Mağaranın sağında ocak taşlarıyla örülmüş bir ocak…Solda su pınarı.Pınarın suyu kirli ve yosun bağlamış.Su istedim.İşte pınarın suyu bundan iyi su olur mu?Başka su yok mu .Var bir çeşme çok uzak.Ona bizim mağaraya giderken gideceğiz.Onlar pınarın suyunu alışkınız diye içtiler.Ben içmedim.Köylüler su içmek için hep buraya gelirler.Su içmek için gelen köylüleri görürsen fermana geçirirsin. Birazdan buraya kıllı adamlar gelir. Yalnız olsaydın korkardın.Kadınlar bir bir deri bir kemiktiler.Yüz binlerce yıldan beri insanlara yuva olmuş mağaralar.Bu mağaralardan nice hayat,nice macera,aşk,sefalet,kıskançlık,dostluk,düşmanlık gelip geçmiş.Nice kadın burada doğurmuş,nice burada gerdeğe girmiştir.Hala da devrimizde bir kısım insanların inanılmaz sefaletlerine,değişmez yaşayışlarına yataklık ediyor.İlk hayvanları mağaraya sokmuş ve lerine arkadaş etmişler.Sonra kabinlere çoğalmalar, azalmalar,mağarasını başkasına kap. tırmamak için savaşanlar
Sayfa 66 - YkyKitabı okuyor
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.