Halil Nihat Boztepe
Hiçe saydım cümle meb'usanı da âyânı da, Yılmadan hicveylemekten devri de devranı da! Bak şu İstanbul serapa oldu bir yangın yeri, Farkeden yoktur bugün mamuru da viranı da! Farkı yok yazdan kışın asla değişmez kostümüm, Kahbe devrin bir kanunu da nisanı dal Görmedim dünyada ben gönlümce olgun bir kişi, Görmem asla bulsa sinnim kırkı da doksanı da! Dün okurken şair Ahmet Haşim'in bir şiirini, Eyledim gaip tamamen aklı da iz'anı da! Bir zamanlar saklıyordum câmı bir canan için, Aldı lakin şimdi açlık cânı da cananı da! Kırk kuruş verdim dün akşam bir kavun aldım, düşün, Kırk kuruş versem alırdım eskiden bostanı da! Dinleyen yok, muttasıl söyler durursun ey Nihat, Sen okursun yazdığın maniyi de destanı da!
Sayfa 137Kitabı okudu
"Kim olduğunu biliyorum. Ama sen benim kim olduğumu bilmiyorsun. Bana meydan okurken iki kez düşün. Kabul etme ihtimalim var."
Reklam
Tahtından feragat eden bir kral gibiyim okurken. Nasıl ki kralın asasıyla tacı en yüksek değerine, kral giderken onları yere bıraktığında ulaşırsa; ben de sıkıntının, düşün bütün madalyalarını giriş odalarındaki taşlara bırakıyor, sadece bakışımdaki soyluluğu kuşanmış olarak merdivenleri tırmanıyorum.
Sayfa 90
Aramızdaki son adımı da kapatıp ona doğru uzandım ve dudaklarımı kulağının çok yaşına getirdim. "Kim olduğunu biliyorum!" dedim kısık bir sesle. Tüm vücudu kaskatı kesilirken hızlı ve yorgun nefeslerim kulağına çarpıyordu. "Ama sen benim kim olduğumu henüz bilmiyorsun." Başımı geriye çekip soğuk gözlerinin en derinine korkusuzca baktım. "Bana meydan okurken iki kez düşün... Kabul etme ihtimalim var." Sertçe yutkundu. Anne kız karşı karşıya dururken bir parça bile geri adım atmadım. "Oyun mu oynamak istiyorsun, Medusa?" dedim alay ederek. "Kabul ediyorum ben varım!" dediğimde belki de ilk kez onun insani bir tepki verdiğine şahit oldum. Kaşlarını çatmıştı.
Sayfa 65 - ElzemKitabı okudu
Zafer
Ekonomi bakanımız Zafer Çağlayan gazete okurken kol saatinin reklamını görmüş, meğer o sırada hayırsever Rıza oradaymış, sen zahmet etme abi, ben ayarlarım demiş, ayarlamış, biz bakmayalımmış faturayı kimin ödediğine, garanti belgesi kendi adınaymış filan. Aslına bakarsanız, Zafer Çağlayan'ın suçu yok. Hani, sünnet çocuklarına kol saati
Sayfa 249 - Kırmızı Kedi Yayınevi - Üçüncü Basım: Aralık 2017, İstanbulKitabı okudu
"Bana meydan okurken 2 kere düşün - kabul etme ihtimalim var."
Reklam
Elzem Akay.
"Bana meydan okurken iki kez düşün...kabul etme ihtimalim var."
Şehrin ışıkları altında yürümeye devam ederken, hayatın mazi tarafında kalan yıllarımı düşündüm. Tozlu raflarda yalnızlığa terk edilmiş kitapların arasına konulan eskimiş takvim yaprakları gibi uzakta duruyor geçen güzel günler. Onları bulmak ve bir daha o günlere gitmek imkansız. Biliyorum, güzel günlerin kıymeti gidince anlaşılır. Gidip de dönmeyen güzel günlere dargınım. Dünya rahat yeri değil bilirim. Dile söylemek kolay, kalbe anlatmak zor. Hayat imtihanı ağır olur bazen. Yaslanacak bir omuz ararız yakınımızda bizi anlayan. Hayat, geriye asla dönülemeyecek bir sûrette biz zaman ve mekânla kayıtlı olan fâniler için geleceğe doğru akıtılıyor tüm zaman ve mekânların Sahibi tarafından. Allah (cc), O' dur kudreti her şeye yeten. Geçen yıllar, sıkıntıyla geçmiş olsa bile yine de özlem duyuluyor o yıllara. Hayat gidiyor diye mi bu özlem? İnsan hayatta olmayı seviyor. Bu hayatın sona doğru gitmesini ve bir gün son bulmasını istemiyor. Sonlu bir hayata kalp razı değil çünkü. Dinle kalbini, duyacaksın. Biraz yalnız kaldığında anlayacaksın. Bazen yalnızlık iyi gelir. “Kalb, ebedü’l-âbâda müteveccih açılmış bir penceredir. Bu fâni dünyaya razı değildir." diyerek bu hakikate ışık tutar Bediüzzaman. Ey dost! Bu yazıyı okurken sen de sonsuzluğu düşün ve hakikat penceresinden bakarak kalp ve ruhunun sesini dinlemeye çalış veya benim gibi yalnız bir gece yürüyüşüne çık, kendini dinle, kalbini dinle, vicdanını dinle. 'Bir Gece Yürüyüşünde' başlıklı yazımızdan Yoldan Geçerken/ Mehmet Kazar 5 Ocak 2021
6 )Sözel judo: eleştiri ateşi altında olduğunuzda karşılık vermeyi öğrenin değersizlik hissinizin nedeninin süregiden de öz eleştirileriniz olduğunu öğreniyorsunuz Bu durum sürekli kendinize nutuk çektiğiniz ve sertt gerçekçi olmayan bir şekilde zulmettiğiniz üzücü bir iç konuşma şeklini alır Genellikle öz eleştiriniz başka birinin sert bir
Sayfa 143
Okurken tırstım :D
sakın aklımdan şüphe etme. Hantise* hikâyelerini bilirsin. İskoçya şatolarını düşün. Kapılar gece yarısı kendi kendine açılır kapanır, camlara vurulur, havada eller dolaşır. Klâsiktir bunlar. Gülme. Hepsini gördüm bu gece ben. Çıldırıyordum az daha. Nedir bunlar? Evham mı?
Sayfa 342 - *Hantise : KorkuKitabı okudu
206 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.