Başlarda kendimi zorlayarak okudum, kalitesiz bir watpadd kitabı okuyormuş gibi hissettim. Ancak karakterler biraz daha büyüdükten ve üniversiteye gittikten sonra kitap beni içine çekmeye başladı. Evet, Connell ve Marianne'in sahip oldukları ilişki bazı yönlerden fazlasıyla toksik. Birbirlerine bağlı olmaktan çok bağımlılar. Ancak yaşamları ve büyütülme tarzları göz önünde bulundurulduğunda bunu garip bulmuyorum. Biri babasını tanımadan büyümüş, diğeri ise ailesi tarafından hiç sevgi görmemiş ve üstüne sürekli sözel ve fiziksel tacize uğramış. Bu nedenle yaşadıkları hiçbir yere ait olamama hissini ve sağlıklı bir ilişki kuramamalarını anlayabiliyorum. Romanda beni kendine çeken şey de bu acımasız gerçekçilik oldu. Mental olarak sağlıklı olmayan, toplum tarafından "outcast" ilan edilen veya kendilerini bir yere ait hissedemeyen insanların varlığına ve bunun oluşmasında rol oynayan gelişimsel faktörlere değinilmesi bana fazlasıyla anlamlı geldi.
Her ne kadar kusurları ve yüzeysel kalan noktaları olsa da benim keyif alarak okuduğum, bazı yerlerde kendimden bir şeyler bulduğum bir romandı. Bu yüzden beklentiyi çok yükseltmemekle beraber bir şans vermenizi öneririm.