Olcay Bağcı

Olcay Bağcı
@olcaybagci60
1552 syf.
·
Not rated
Başyapıtların başyapıtı. Uzun metrajlı bir dizi izlemek gibiydi bu eser benim için. İçerisinde herkesin taktirini kazanmış, izlenme rekorları kıran Ezel, Prison Break, Breaking Bad, Esaretin Bedeli ve daha sayamadığım bir çok dizi ve filmin temel karakterlerinin fikir babalarıyla karşılaştım sanki. Bu senaryolar, karakterler nasıl insanların akıllarına geliyor vallahi helal olsun diye söylerken, aslında klasiklerin modernize edilmiş uyarlanmış, süslenmiş hallerine hayranlıkla baktığımızı fark ettim. Bu romanın spoileri olmaz çünkü bildiğimiz sadece genç bir denizcinin arkadaşı, sevdiği kadının kuzeni, komşusu ve şehir savcısı tarafından kıskançlık ve hırs gibi sebeplerle ile bu genç denizciyi en mutlu gününde bir zindana göndermeleridir. Ve bu genç denizci intikamını almak için geri döner. Tüm bu senaryoları bilmemize rağmen hatta sayfaları çevirirken ince ince işlenmiş tesadüflerden haberimiz olmasına rağmen daima heyecanınızı yüksek tutacak ve bir akıma kapılmışçasına bildiğiniz şeyleri merak edeceksiniz.
Monte Cristo Kontu (2 Cilt Takım)
Monte Cristo Kontu (2 Cilt Takım)Alexandre Dumas · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202026k okunma
Reklam
92 syf.
9/10 puan verdi
"Bu öykü bir kıssaysa, belki de herkes ondan kendine göre bir anlam çıkarıyordur, kendi yaşamını onda yorumluyordur..." Kızılderili yoksul bir inci avcısı olan Kino, eşi Juana ve bebekleri Coyotito'nun kıssası. Bir solukta okunabilecek kısa bir roman. Çok gergin bir maceranın içerisinde buldum kendimi. Benim kavrayamadığım, hissedemediğim tek his hırs oldu bu kitapta. Yüzyıllardan gelen sömürülmüşlük, aldanmışlık, zihinlerin tutsaklığı ve çaresizlikten gelen bir durumda; kurtuluş yolu olarak bir inciden hayal edilen sadece bir tüfek, yeni elbiseler ve çocuğunu okutmak iken bu yaşantıya hırs diyemiyorum. Ve hırslarının cezasını çekiyor olarak ifade etmek bana çok uzak geldi. Merhamet ve vicdanlarını kaybetmiş bir güce karşı mücadelenin öyküsü idi bu benim için. Ve bu mücadelenin bedeli çok fazla.
İnci
İnciJohn Steinbeck · Sel Yayıncılık · 202337.9k okunma
184 syf.
9/10 puan verdi
Herkes kendinden bir parça buluyor ve bulacak Zezé'de. Doksanlı yıllardaki çocukluğumdan karelere rastlamamak mümkün değildi Zezé'nin hayatında. Yaramazlıklar, misket-bizim buralarda enek derler-, sporcu kağıtları, mevsimlere göre değişen oyunlar... Çocukların hislerinin, sevgilerinin, beklentilerinin aslında evrensel olduğunu bir kere daha anladım. Yalnız maalesef içim burkulmadı. Burkulmadı çünkü bu şekilde büyüyor ve büyütülüyoruz. Şiddet algılarımız bu şekilde gelişti. Aslında Portuga'da şiddetten uzak değil. Sadece şefkatinin ağır basmasından dolayı bir çocuğun kalbini tekrar kazanıp onun dünyasına açılabildi. Gerçekten ne kadar da kolay değil mi bir çocuğun kalbini kazanmak ve kendimizi affettirebilmek? Ve bir çocuğun tüm umutlarını, hayallerini yıktığımızda, çocuğun kalbindeki kendimizi de yıkıyoruz. Kolay değil aslında öyle yıkıp parçalamak; hepimizden daha metanetli ve sabırlı çocuklar. Nelere katlanıp, tahammül edip, masumiyetlerini koruyorlar. Bu kitabı okurken sadece birkaç saatliğine masumiyetimizi hatırladık ve sonra o eski hayatlarımıza devam ettik.
Şeker Portakalı
Şeker PortakalıJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 2022231.2k okunma

Reader Follow Recommendations

See All
172 syf.
8/10 puan verdi
Çavdar Tarlasında Çocuklar romanıyla meşhur Salinger masumiyeti yitirişin öykülerini de bizlere sunmuş. Hikaye okumak roman okumaktan her zaman daha zor olmuştur benim için. Frany ve Zooey kitabını maalesef okumadım; okumuş olsaydım eminim çok daha fazla tat alırdım. İlkler ve sonlar unutulmaz derler. Bu hikaye kitabında da ilk olan Muz Balığı İçin Mükemmel Bir Gün ve son olan Teddy hafızalara kazınıyor. Hanımefendiler için Sarsak Dayı Connecticut' ta hikayesini öneriyorum.
Dokuz Öykü
Dokuz ÖyküJ. D. Salinger · Yapı Kredi Yayınları · 20191,132 okunma
208 syf.
9/10 puan verdi
Bu kadar ucuz olmamalıydı. Gerçekten bir ergenin buhranı ve vıcık vıcık yaşantısı diye tanımlamak, bu kadar kolay karalamak aslında Salinger'ın ne kadar haklı olduğunu ve insanlardaki samimiyetsizliğin ne kadar doğru olduğunu göstermiyor mu? Bu esere tahammül edilememesinin altında kabullenememek olduğunu düşünüyorum. Biraz kabul etsek, o hiç susmayan içsel konuşmalarımızla biraz yüzleşsek bu eserin bir köşesinde ortak noktada buluşacağımıza inanıyorum.
Çavdar Tarlasında Çocuklar
Çavdar Tarlasında ÇocuklarJ. D. Salinger · Yapı Kredi Yayınları · 202159.5k okunma
Reklam
208 syf.
6/10 puan verdi
Medeniyetten uzak kalmış, ilkel toplumlar üzerinden Oedipus kompleksini ispatlamaya çalışan ağır bir kitap. Üzerinde düşünülmeden okunduğu zaman kavrayabilmek gerçekten zorlaşıyor. İçerisinde obsesif vakalar, fobiler, mitolojik ögeler, psikolojik tahliller ve antropologların bol bol alıntıları mevcut. Her ne kadar çürütülmüş olduğu iddia edilen fikirler olsa da Freud gerçeği ile baş başa olduğumuzu da kabul etmekten kendimizi alamıyoruz. Herkesin diline az çok pelesenk olmuş olan bilinçaltı, bilinçdışı gibi kavramların kaşifi kendileri. Gerçi saldırılar o dereceye varmış ki ne vakaları ne fikirlerinin kendine ait olduğu, asıl amacının Hristiyanlığı yıkmak olduğu, baldızına tacizde bulunduğu, kendi duygularına mantıklı bir yol bulmak için bu şekilde bir kuram ortaya attığına kadar söylenmiştir. Bunların hangileri doğru hangileri yanlış bilemiyorum. Sadece psikanalizin patlama yaptığı dönemlerde sinir ve ruh hastalarının ilaçla tedavisi konusunda ciddi çalışmalar yapılmış. Ve saldırılar da o dönemde başlıyor. İşin boyutunun ekonomik olduğunu söylemek pek mümkün durmuyor çünkü psikanaliz daha masraflı ve zaman alan bir tedavi yöntemi. Yine de ilaç firmaları konusunda komplo teorilerinin varlığını yok sayamıyorum. İnançlı bir insan olarak Hz İsa ile ilgili kısımdan ben de gerçekten huzursuz oldum. Zaten kendisi inançsız bir insan bunu aleni bir şekilde ifade ediyor. Yazdıklarım kişisel yorumlardır. Mutlaka okumalısınız, okumazsanız çok şey kaybedersiniz diyemiyorum.
Totem ve Tabu
Totem ve TabuSigmund Freud · Tutku yayınevi · 20146k okunma
80 syf.
9/10 puan verdi
"Bir kuşu özgür olduğuna ikna edebilmek niye dünyanın en zor işi?" Onca zaman, fedakarlık, başkaldırı ve çabalar neticesinde kendi özgürlüğümüze kavuştuktan sonra ancak başkalarının özgürlüğü için-her ne kadar onlar inanmasa da- mücadele verebiliriz. Peki ritüeller, dogmalar, tabular, akla gelebilecek tüm kısıtlayıcılardan daha da öte, kendi şişirilmiş bencilliğimizden vazgeçmek kolay mı?
Martı Jonathan Livingston
Martı Jonathan LivingstonRichard Bach · Epsilon Yayınları · 201967.4k okunma
464 syf.
8/10 puan verdi
Kitabın çok karmaşık, anlaşılmaz, bitirmek için sabır gerektiren, defalarca yarıda bırakma hissi uyandıran vb. yorumlar ve tavsiyeler neticesinde okumaya başladım. Yüzüncü sayfalara geldiğimde kitaptaki karakterlerin ve olayların içinden çıkılamaz bir hale ne zaman geleceğini merak ederek okumaya devam ettim. Bu merakımı giderecek bir karmaşa ile
Yüzyıllık Yalnızlık
Yüzyıllık YalnızlıkGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202036.5k okunma
335 syf.
6/10 puan verdi
Kitabı hakkında neredeyse tüm incelemeleri okudum. Irvin D. Yalom'un Nietzsche Ağladığında kitabını da okuduktan ve Zerdüştlük hakkında da kısa bir araştırma yaptıktan sonra kitabı okumaya başladım. Temel fikirler olan üstinsan, bengidönüş ve güç istenci düşüncelerini daha iyi kavrayabilmek ve anlamak adına Nietzsche Ağladığında romanından sonra okumanın faydalı olabileceği kanaatindeyim. Kitap bende hikmetli herhangi bir şey uyandırmadı ya da hayretler içerisinde kalmadım. Tabi ki içerisinde sayısız aforizma içeren cümleler var. "İnsanlığa verilmiş en büyük armağan" olarak tanımladığı ve kendinden yüz sene sonra anlaşılacağını belirttiği bu kitabı başucumda bulundurup, sürekli faydalanabileceğimi düşünmüyorum. İnandığım ve her ne kadar tatbikinde zorlansam da bağlı olduğum hakikatler karşısında bu eserin çok bir kıymetinin olmadığı görüşündeyim.
Böyle Söyledi Zerdüşt
Böyle Söyledi ZerdüştFriedrich Nietzsche · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202038k okunma
328 syf.
9/10 puan verdi
Kutsal, hazlardan uzak, tamamen masumiyet içeren bir aşk romanı olarak tanımlamakla birlikte; yasak bir aşkın konusu olarak tanımlamak da mümkün. Bunun ızdırabını en ağır şekilde yaşayan ve sonunda ödeyen Henriette bunu ispatlıyor. Kitapta benim en fazla hoşuma giden noktalar; olay kurgusundan ziyade o kurgu içerisinde verilen hayat dersleri ve davranışların sebeplerinin temellendirilmesi oldu. Özellikle Henriette'nin Felix'e yazdığı mektup çıkartılıp arada bir okunmalı diye düşünüyorum. Neticede her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır. Öyle değil mi? Tabi artan yaş ve tecrübe ile birlikte bunun tam tersini yaşıyor karakterimiz Felix. Tüm hikaye bittiğinde güzel, çekici ve zeki hiç bir kadınla ilgilenmeme kararı veriyor ve olağanüstü bir başarıya ulaşıyor. Kitabı hangi ruh halinde iseniz ona göre şekillendirebileceğiniz farklı senaryolar ve çıkarımlara ulaşabileceğinizi fark ediyorsunuz. Bunun dışında aşkının somutlaştırılmış hali olarak gördüğüm o çiçek buketlerindeki detaylar... Buketlerin oluşturulmasında yazarın betimlemelerine sayfalar ayırdığı kısma benimde özen göstermem gerektiğini düşündüm. Hanımellerini, yoğurtotunu, civanperçemini, yaseminleri, unutmabeni çiçeklerini, zambakları ve daha sayamadığım nicelerini tek tek inceledim. Sanki o vadide size de bir yer olması için bir anahtardı bu buketler. Böyle bir klasiği okumayı tavsiye etmeye çekiniyorum. İyi okumalar efendim.
Vadideki Zambak
Vadideki ZambakHonore de Balzac · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202242.7k okunma
Reklam
208 syf.
·
Not rated
Açgözlülük, cimrilik, kısmi istifçilik,dalkavukluk, masumiyet, teslimiyet ve sadakat konularını tüm çarpıcılığı ile işleyen bir roman. Evet birbirinden tamamen zıt karakterler bir ailede yer alıyor. Okurken kesinlikle "bu kadarı da fazla, hayır bu kadar ileri gidemez!" diyeceksiniz. Maddiyat, makam, mevki ile kalplerini doldurmuş ve kendilerine yaşam amacı edinmiş bir toplumdan soyutlanmış olan Eugenie Grandet ve Madam Grandet, belkide bu soyutlanmanın ödülü olarak asil oldular. Elde etmek istediklerimiz için hırslı olmak; bizi harekete geçirmek için bir araç olarak kullanılmaktan çıktığında, hırslarımız amacına ulaşmak için bizi araç olarak kullanmaya başlar. Ve bu hırsların kör ettiği gözler; en sevdiklerimizin halini anlamayı ve onları görmeyi engeller.
Eugenie Grandet
Eugenie GrandetHonore de Balzac · İş Bankası Kültür Yayınları · 20193,057 okunma
210 syf.
·
Not rated
Betimleme yağmuru ile başlayan kitap size nasıl bir deha ile karşı karşıya olduğunuz konusunda ciddi bir uyarı yapıyor. Yorgunluğunuzu atmanıza, bir nefes almanıza hiç müsaade etmiyor bu eser. Buna sabır ettikten sonra siz isteseniz de istemeseniz de kendinizi bu romanın içerisinde buluyorsunuz. Belkide bu sert karşılama bir insanın sinir uçlarındaki baskıya ne kadar dayanabileceğinin bir ön testi. Balthazar a saygı duymak ve tahammül edememek arasında mekik dokumaktan yoruldum. Aşırı derece rahatsızlık ve gerginlik içerisinde iken iki kadının (Bayan Claes ve Marguarite) vakur, şefkatli ve fedakarlığın sınırlarını zorlayan tavırlarına hayran kalmamak elde değil.
Mutlak Peşinde
Mutlak PeşindeHonore de Balzac · Türkiye İş Bankası Yayınları · 2021583 okunma