Nedense bize Allah yetmedi.
Allah var, tabii, ama başka bir şeydi, aradığımız. Bu uğurda acılar çektik, çiçekler açtık. Oluşuyoruz dedik, olduk sandık. Güzel olana meylettik. Tatlandık. Lezzet aldık. Sevdik nihayet kendimizi. Nihayet 'kendimiz' olduk sandık.
Sonra yine yetmedi. Olsun dedik, yoldu mesele, nihayet değildi. Yürüdük.
Sonra ansızın, sonu uçurum olan bir düzlükte bulduk kendimizi.
Otlar öylesi güzel degildi. Rüzgâr öylesi efsunlu esmiyordu. Üşüyordu icimiz. Renkler aldatıcı geliyordu. Sesler ürkütücü. Bir an. Koca bir yalnızlıkta bulduk kendimizi. İnsanlar sahiden gülmüyordu. Hatta onlar yoktu. Ayaklarımız bulandı, hangi yolda dolandım ben, nerede senin kanatların diyordu. Tir tir titriyordu. Çok üşüyordu.
Koca bir yalnızlık, o hep teferruatta olan, tanrıyı fısıldıyordu.
...
Meğer, gerçek boyutlu bir resimde, düşmüş, kalkmışız, inmiş, çıkmışız, tırmanmıs, yuvarlanmışız, tek bir düzlemde...