Sen öp geçmezse o da yaramın ayıbıdır.
Ne kadar sarılırsan sarıl, bıraktığın an özlersin.
Öyle sev ki beni, ben bile kıskanayım beni.
Sevmek ölmektir bence, ben de sevmiştim ölmeden önce.
Sonunda sen gelirsin diye, çok şeyin adı küçük yazıldı.
Daireden çıktığında saat onu dokuz geçiyordu. Yeni gelen çeviriler masanın üzerinde bir yığın tepeciği andırıyordu.Bir türlü bitmek bilmeden sanki bu tepecikler çoğalıyordu.Daireden kendini zor atmıştı.Temiz havayı içine çekti .Burnunda hala eskimiş kitapların kokusu vardı.Ellerini eski bir alışkanlık gereği cebine soktu yürüdü .
Eve geldiğinde bereket versin ki yağmur yeni yağmaya başlamıştı.Kapıyı açtı ince bir gıcırdama sesi kulaklarını deldi
Yarın yağlıyacağım bu kapıyı dedi
-Dünden böyle söylemişti-
Odasına girdi.İnsan bedenine ağır gelen bir sessizlik vardı.Masasına baktı kalemle kağıt onu bekliyormuşcasına duruyordu.Sandalyesine oturdu .Sanki iki iç bükeyi andıran gece lambasını yaktı
Kalemi eline aldı o an Romada bir gladyatör gibi hissetti sanki arenadaki bütün insanları yenebilirdi.Kendi kendine güldü odada ki sessizlik aynı hızla uçup gitti
Elini sayfanın üzerinde yavaşça oynattı
BİLGEYE;
Savaş hızla ilerliyor Bilge çiğerlerime kadar geldi.Soluduğum nefes Sezarınkiyle aynı dersem gülersin bana yada seni geri getirmek için İsa ya ihtiyacım var dersem benide çarmıha gererler Bilgecim . Beklemek ne demek bilge cehennemdende kötü shakespeare yanılıyor bence beklemek her gün ölmektir .Hayatım günden güne durgun su gibi buharlaşıyor.Çıkmaz bir sokakta ismimi fısıldıyorsun veya yağmur yağıyor .
Bilge savaşta kolunu kaybetmiş ortaçağ askerleri gibi çakılıyorum hayata
Veya son sözlerini gülerek söyleyen Sokrates gibi bütün salon alkışlarken sonumu izliyorum....