Ölümsüz olduğu (sınırsız olduğu) farzedilebilecek bir hayatın, aynen bir ekonomi kuralının söylediği gibi, değeri de olmazdı. Bir şeyi değerli kılan onun nedret halinde (nadir) oluşu keyfiyetidir. Bir şey istendiği kadar ve herkese yetecek kadar varbulunuyorsa (eskiden buna örnek olarak hava ve su gösterilirdi, bazan da toprak ...) o şeyin ekonomi yönünden değeri bulunmadığı da kabul edilmiş olur. Sonsuz hayat (ölümsüz hayat) da, aslında değersiz birşey olurdu. Bu yüzden hayata değerini ve anlamını veren olgunun ölüm olduğunu söyleyebiliyoruz.
Her insan ölürken bi cümle bırakır ardında. Ve her ölüm son cümlesidir insanın.hem dünyaya hem insanlığa.insan yaşarken izler bırakır. kimi güzel bir iz bırakır ardında iyilikle anılacağı güzellikle anılacağı. Kiminin acısı,kiminin ızdırabı,derdi, çilesi ama bildiğim birşey varsa anamın dediği gibi bu dünya tadımlık fazlası acı demek ızdırap demek..
Birşeyi Hala Anlamadılar,
Ölüm diye bir gerçek var herkese uğrayacak
Hiç Ölmeyecek Gibi Kan Döküyorlar
Hiç Ölmeyecek Gibi Zulmediyorlar
Hiç Ölmeyecek Gibi Çalıyorlar
Hiç Ölmeyecek Gibi Kalp Kırıyorlar
Ama unuttukları birşey var ölüm anamızdan babamızdan yakın bize.
Ölüm; bazı insanlar için korkunç birşey gibi gözükse de inanan insanlar için bir kurtuluş kapısı, bazen de ülkü uğruna kolaylıkla vazgeçilmesi göze alınabilecek bir olgudur.
İnsanı en çok yıpratan kelime sözcüklerinin arasından sadece bu ikisi. Ölüm gibi birşey oldu mevzusuna getirilip ama kimse ölmediyle bağlanılır. Gurur sana bir kalp kaybettir, Ön Yargı ise bir düşman kazandırır. Ne hayret verici ki ikisinin de ortak yanı kabullenemeyip, anlamak istememekten geçer.
Rüyamda sabah namazı saatinden sonra bir çatı gibi yerden atlamışım amacım kaçan iki adama soru sormaktı. Atlarken ne düşündüm bilmiyorum çünkü adamlar tehlikeli mafyatik tipler çıktı. Sırtı dönüktü o an bana dönüşünden kötü bir olduğunu hissettim. Bana doğru gelmeye başladı kurtulmam için ya da diğer çatıya atlamam lazımdı ya da beni yakalamasına
Sanırım bugüne kadar okuduğum en ilginç ve bir o kadar da rahatsızlık uyandıran bir kitapla geldim. Son günlerde fazlaca paylaşılan ve birçok kişinin favorilerine giren bu kitap hakkında ben biraz farklı bir yorum yapacağım. Yakın arkadaşımın önerisi ile okuyup üzerine uzun uzun konuşmak istediğim bir kitap oldu. Olay örgüsü ayrı anlatımı ayrı
OSMAN GAZİ
Dünyanın en büyük devletlerinden birinin kurucusu
Osman Gazi; imanını, azmini harc ederek inşa ettiği, 623 yıl payidar olan, büyük ve şerefli İslam devletini kurucusu büyüğümüz... O'nun, Rıza-i İlâhî uğruna gösterdiği ihlaslı gayretleridir ki, şanlı devleti altı asır üç kıtada payidar kılmıştır. Yine yaptığı Kur'an hizmeti
Ben o kadar önemli kişiyim ki,
O kadar iyiyim ki aklım ve düşüncelerimle.
O kadar da fenayım ki ben
Delice niyetlerimle.
Ama ben en çok şeyi
En kısa zamanda sana söyledim
Yalnız sana.
Nedense Naziler ismi bize her zaman, öncelikle Holokostu yani İkinci Dünya Savaşı sırasında Yahudilerin ölüm kamplarında topluca katledilerek imha edilmelerini çağrıştırır. Doğrudur. Resmi kayıtlara göre 6 milyon Yahudi bu kamplarda topluca katledilmişlerdir. Ama unutulmaması gereken birşey vardır ki o da Nazilerin sadece Yahudileri katletmediği
Zamanı dolunca her canlı bu gezegenden gidecek, ölüm kötü birşey değil, sadece bilinmeyen bir yolculuk olduğu için korkutuyor insanları. Bu yüzden, yaşadığın her gün ikramiye gibi gelsin sana, neden ben diye de sorma artık bir daha.
1932 mi? Bu kitabın o yıllarda yazılıp zaman mekan üzerindeki etkisi ilgi çekici. İster ütopya deyin ister distopya kitabı okumaya başladığınızda bambaşka bir dünyaya merhaba diyeceksiniz.
Kitap ilk olarak bir okul grubunun Kuluçka Şartlandırma Merkezinde geziye çıkması ve bir Müdürün çocuklara tek tek insan üretiminin yapıldığı bölümleri