Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Eğer halk iyi olursa, başlarındaki idarecileri de iyi olur ve eğer halk yolunu şaşırır da fâcir ve kötü olursa, idarecileri de onları ezerler, baskı yaparlar. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmuştur: 'İşte böylece işledikleri günahlardan ötürü zalimlerin bir kısmını diğer bir kısmının peşine takarız.' (En'âm, 6/129)
Dikkat edin! Ben sizden önce gidiyorum. Siz de sonunda gelip bana kavuşacaksınız. Dikkat edin! Sizinle buluşma yerimiz benim Kevser havuzumun başıdır. Benim havuzum, Şam'ın Bisra'sıyla Yemen'in Sanâ bölgesi sınırları arasındaki genişlikten çok daha geniştir. Benim Havuzuma akan sular sütten beyaz, kaymaktan yumuşak ve baldan çok daha tatlıdır. Buradan eğer bir kimse su içerse kesinlikle bir daha susuzluk duymaz. O havuzun çakıl taşları inci taşlarındandır, yeri de misktendir. Yarın Kıyamet gününde Mahşer yerinde kim bundan mahrûm bırakılırsa, o hayırların tümünden mahrûm kalmış demektir. Dikkat edin ve aklınızı başınıza devşirin! Kim yarın o havuzun başında benimle buluşmak istiyorsa, mutlaka diline ve eline sahip olsun.
Reklam
Kesinlikle her şey, Allah'ın izniyle cereyan eder. Herhangi bir işin gecikmesi durumunda, sakın aceleci olarak hareket etmeye kalkışmayın. Çünkü Yüce Allah, herhangi bir kimse aceleci davranıyor diye, onun hatırı için aceleci davranmaz.
Ebû Bekir gibi yaren olabilmek..
"Mescidin sokağa açılan tüm kapılarını kapatın. Ancak Ebû Bekir'in giriş yaptığı kapı kalsın. Çünkü ben, sohbette, arkadaşlıkta ve sabırda, kanaatimce Ebû Bekir'den değerlisini bilmiyorum." Buyurdu.
Rivâyet olunduğuna göre, Rasûlullah (sav), ölümü sırasında Cebrâîl (as)'e: "Benden sonra ümmetimin durumu ne olacak?" diye sorar. Bunun üzerine Yüce Allah, Cebrâîl (as)'e şöyle vahyetti: "Ümmeti açısından O'nu rezil etmeyeceğimi, Kıyâmet günü herkes kabirlerinden dirileceği günde, O'nun ümmetinin öncelikle diriltileceğini, Mahşer'de toplandıklarında da liderleri olarak başında bulunacağını müjdele. Rasûlümün ümmeti cennete girmezden önce başka hiçbir peygamberinin ümmetinin girmeyeceğini, senin ümmetinden önce onların girmesinin haram olacağını bildir." Bu müjdeyi alan Rasûlullah (sav): "İşte şu anda gözüm aydın olmuştur" buyurdu.
Yezid Rakkaşî diyor ki: "Eğer ölenin üzerine ağıt yakanlar, gerçekten kötü sonlarını bilebilselerdi, ağlamaları daha farklı olurdu."
Reklam
Dilediklerine lütuf ve ikrâmıyla davranan Rabbim, her türlü eksiklikten Yüce ve münezzehtir.
Eş'as b. Eslem der ki: Hz. İbrahim (as), Azrail (as)'a sorar. Bu meleğin biri yüzünde ve diğeri de ensesinde olmak üzere iki gözü bulunuyordu. "Ey Ölüm Meleği! Eğer adamın birisi doğuda ve biri de batıda iken, her ikisinin de ölümü aynı an ve dakikaya rastlarsa, sen nasıl hareket ediyorsun? Bir yerde vebâ salgını baş gösterdi, bir yerde iki ordu karşı karşıya çarpışıyor, sen bu durumda ne yapıyorsun?" Azrâîl (as), Hz. İbrahim (as)'e şu cevabı verir. "Ruhları, 'Allah'ın izniyle gelin!' diye çağırırım. Onlar da hemen gelip elimin iki parmağı arasına giriveriyorlar. Yeryüzü önümde âdetâ bir yayvan bir leğen gibi durur. Ondan dilediğimi alırım."
Sabit Bünânî diyor ki: "Çok afacan bir genç vardı. Annesi ona hep öğüt verip dururdu. Derdi ki: 'Oğlum! Bir gün öleceksin. Mutlaka o günü düşün ve onun için hazırlık yap.' Nihayet o ölüm günü gelip çatmıştı. Oğlu can çekişmekteyken, anne oğlunun üzerine kapanarak diyordu ki: 'Oğulcağızım! İşte ben seni hep bugünle ilgili olarak uyarır dururdum ve derdim ki, 'Evlâdım! Bir gün ölüm var!' Oğlu annesine döner ve şöyle cevap verir: 'Anacığım! Benim öyle bir Rabbim var ki, O'nun iyilikleri sonsuzdur. Ben umut ediyorum ki, yaptığım bazı iyilikler sebebiyle Rabbim beni fedâ etmez." Sabit Bünânî diyor ki: "Çocukcağız, Rabbine olan hüsn-ü zannıyla rahmetli oldu. Allah rahmetiyle karşılık versin."
Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Şu üç durumda ölmek üzere olan kişinin yanından ayrılmayınız: Alnından terler akmaya başladığı zaman; gözlerinden yaşlar boşalmaya başladığı zaman ve dudakları kuruduğu zaman. İşte bu üç durum, Allah'ın bu kuluna rahmetiyle muamelede bulunduğunun bir göstergesi ve işaretidir. Allah rahmetini ona indirmiştir. Ancak, âdetâ boğulmak üzere olan biri gibi hırıltılı ses çıkarınca; rengi kızarınca ya da sararınca ve dudakları pas bağlayınca, işte bunlar da Allah'ın azabıdır ve bu azap ona inmiştir."
Reklam
Hasan Basrî diyor ki: "Mü'min için ancak Allah'a kavuşunca rahat mümkün olur. Kim, Allah'a kavuşmakla rahata kavuşacaksa, ölüm günü onun için mutluluk ve sevinç günü, emniyet, saygınlık ve şeref günü olacaktır."
Hz. İbrahim aleyhisselâm'dan yapılan rivayete göre, kendisi ölüm meleğine: "Sen kötü kimselerin ruhunu alırken, onlara gösterdiğim yüzünü ve çehreni acaba bana gösterebilir misin?" dedi. Azrail aleyhisselam: "Hayır, sen böyle bir şeye dayanamazsın." cevabını verdi. Ancak Hz. İbrahim aleyhisselâm: "Bilakis, ben buna dayanabilirim!" dedi. Bunun üzerine melek kendisine "Öyleyse yüzünü çevir, dedi. O da yüzünü çevirdi. Daha sonra dönüp baktı. Bir de ne görsün: Karşısında saçları diken diken vaziyette simsiyah bir adam, etrafa çok iğrenç bir koku saçan, simsiyah giysiler içerisinde, ağzından ve burun deliklerinden alevler ve duman çıkan bir varlık! Bu manzara karşısında Hz. İbrahim aleyhisselâm baygın düşer ve olduğu yerde yığılıp kalır. Daha sonra ayılınca bakar ki, melek ilk şeklinde durmaktadır. Bunun üzerine Hz. İbrahim (as) ölüm meleğine şöyle der: "Eğer o kötü kimsenin, başka hiçbir derdi ve hastalığı olmadan bile senin bana gösterdiğin şeklini görmesi, ızdırap olarak ona yeter."
İsyan içinde helak olup gidiyoruz...
Hazret-i Peygamber (sav) bir hadislerinde şöyle buyuruyorlar: "Aslında kul, ölümün verdiği ızdırapla ve can çekişmeyle didinip durur. Ancak kişinin bütün eklemleri, ayrılmanın verdiği üzüntüyle birbirlerine selâm verir ve biri diğerine: 'Selâm sana! Artık bundan böyle birbirimizden tâ Kıyâmet'e dek ayrılıyoruz' derler." * İşte bu ölüm şekli, Allah'ın velî kullarıyla dostlarının ölüm şeklidir. Onların hâli böyle olduğuna göre, ya bizim durumumuz ne olacak? Çünkü, bizler isyanlar içerisinde helâk olup gidiyoruz.
Hazret-i Ömer radıyallahu anh, Ka'bu'l-Ahbara şöyle diyor: "Ey Kâb! Bize biraz ölümün ahvâlinden söz etsen olmaz mı? O da: "Ey Mü'minlerin Emiri, olur." der ve ölümden söz etmeye başlar: "Ölüm, dikenleri çok olan bir dala benzer. O dal insanın içine girer ve her bir dikeni bir damara takılarak dışarı çıkar. Fakat, bu dal çıkarken öylesine şiddetli bir şekilde çıkar ki, adamın içinden beraberinde alacağını alır, kalan da kalır."
Rasûlullah (sav) diyor ki: “Dünyâ sevgisi ve Dünyâ’ya olan bağlılığı nedeniyle yaşlı kimse bir gençtir. Hatta yaşlılıktan ötürü kamburu çıkmış olsa da Dünyâ’nın peşini bırakmaz. Ancak gerçekten takva üzere hayat sürdüren yaşlılar müstesnâ. Bunların sayısı ise oldukça azdır.”[25]
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.